BAHÇELİEVLER / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 33’üncü ilçe belediyesi ziyaretini Bahçelievler’e yaptı. Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır ile makam odasında bir araya gelen İmamoğlu, gazetecilere yaptığı değerlendirmede, “Değerli Başkan’ımızla Bahçelievler’i konuşacağız. Bahçelievler’de neler yapmamız gerektiğini, nasıl ortak çalışmalar yürütmemiz gerektiğini hem Büyükşehir ekibimizle hem Bahçelievler ekibiyle bir arada bir çalışma günü tasarladık. Başkan’ımıza başarılar diliyoruz. İnşallah kalan ilçeleri de tamamladık mı, çok güzel bir deneyim olacak bizim açımızdan. Bunun yapılmasının ne kadar faydasını gördüğümüzü, tarif bile edemem. Biz bu ilişkiye, hem kurumsal anlamda hem bireysel anlamda devam edeceğiz bütün ilçelerimizde. Bir sorun varsa, yerinde tespit edeceğiz, muhatabıyla konuşacağız. Çözümü beraber oluşturmanın keyfini yaşayacağız. Güzel şeyler, paylaştıkça büyür. Başarıyı paylaştıkça, herkesi sahibi yaptıkça hiç kimse bundan kaybetmez; herkes kazanır” ifadelerini kullandı.
ÖNCE SUNUM SONRA SAHA İNCELEMESİ
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Bahadır ise, “Bahçelievler, tüm kesimleri içeren, İstanbul’un küçük bir örneği hem sosyoekonomik olarak hem siyasal olarak, kültür açısında da. İnşallah birlikte, karşılıklı, tüm belediyeler olarak da Büyükşehir olarak da güzel şeyler yapacağız. İnşallah toplantılarımız verimli olur Bahçelievler adına Büyükşehir adına. Biz tabi Büyükşehir’e katkı sunacağız, Büyükşehir bize katkı sunacak. Güzel şeyler olacak diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından, İBB ve Bahçelievler Belediyesi ekipleri, ilçenin sorunlarının ele alınacağı sunum salonuna geçti. İmamoğlu ve Bahadır, yaklaşık 1 saat süren sunumun ardından, İBB’ye ait Kocasinan Spor Tesisi ve Zeminaltı Otopark inşaatında incelemelerde bulundu.
“DEPREM OLDUĞUNDA BU ŞEHİRDE BANKA DA KALMAZ FABRİKA DA KALMAZ”
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da şantiye alanında yanıtlayan İmamoğlu, “Ziyaretinizde kentsel dönüşüme ilişkin neler konuşuldu? Çok yakın zamanda Bahçelievler’de bir tecrübeyle karşı karşıya gelmiştik” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Kentsel dönüşümde zaten bir yol haritası çizildi. Hatta bugün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul’da bir toplantı yaptı. İlçelerden başkan yardımcıları, bizden de daire başkanları ve bir genel sekreter yardımcısı orada. Yani, bu işin bütüncül çözüleceği ortada, net. Bahçelievler’de yaşadığımız olay… Zamanında müdahale etmenin önemini de yaşadık. Bir binanın sağlam olmadığı tespit edildi, boşaltıldı. Sonradan ama kendiliğinden ama bazı müdahalelerle yıkıldı. Tespit edilmemiş olsaydı, Allah korusun o binada onlarca can da kaybedilebilirdi. O bakımdan burada tam da olumlu bir örneği yaşandı aslında. Sadece yıkımdan bir gün önce kendi yıkıldı. O ayrı bir şey. Dolayısıyla bu iş bütüncül bir iş. Bugün, elbette kendi aramızdaki sohbette konulardan birisiydi. Daha güncel konuları da konuştuk. Ama bu bizim her günümüzün konusu. Kentsel dönüşümün birinci ayağı; beraber hareket etmek. İkinci ayağı; bu şehrin iyi durumda olmayan yapı stokunu tespit edebilmek. Tespit ettikten sonra bu işte her türlü imkanı kullanmak. Nedir bu? Bazen güçlendirmektir, bazen kentsel dönüşümdür, bazen bir plan bütünlüğü yaratıp ortak çözümler bulmaktır ilçe belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi ile. Bazen işin içine Bakanlığı katarsınız. Daha büyük bir kapsamda çözüm üretirsiniz. Milli bir meseledir. Ortak komisyon ya da konsey… Önerimizin karşılık bulması değerliydi. Sayın Bakan bununla ilgili adım attı. Genişlemeli. Tekrar söylüyorum; deprem sorununu çözebilmek, bu şehrin yapı stokunu güçlendirebilmek ne tek başına bir hükümetin işi, ne de tek başına bir belediyenin işidir. Tüm alanlarıyla; bankacılık sektörü de işin içinde olacak, ucuz para bulacak, bazen sıfır faiz bulacak. İş dünyası da işin içinde olacak. Sanayi dünyası da işin içinde olacak. Çünkü, Allah korusun deprem olduğunda bu şehirde, bu ülkede banka da kalmaz fabrika da kalmaz, iş de kalmaz. Bütün bunların çözümü, hepimizin elinde. Bu bütünlük sağlandığı takdirde; çözüm yakındır. Onun kol kola yürüyüşünü yapıyoruz. Umarım başarıya ulaşır.”
“KANAL İSTANBUL’U KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ OLARAK DEĞERLENDİRMİYORUM”
İmamoğlu, “Takvimin bir an önce kısaltılmasını talep ediyor İstanbullu. Depreme de gerek yok bazı binaların yıkılması için. Çünkü çok kötü şartlardaki binalarda yaşayanlar var, hala. Dün da Sayın Cumhurbaşkanı, grup toplantısında, ‘Kanal İstanbul aynı zamanda kentsel dönüşümdür’ dedi. Siz, Kanal İstanbul’u bir kentsel dönüşüm projesi olarak değerlendiriyor musunuz?” sorusuna, “Ben, değerlendirmediğimi söyledim zaten. Değerlendirmiyorum. Bir kentsel dönüşüm değildir. Şehrin, çok acil çözümlere ihtiyacı var; anlık, günlük, haftalık, aylık, 1 yıllık, 2 yıllık. Bizim ne zaman depremle karşılaşacağımız belli değil. Farklı çözümleri konuşmamız lazım” yanıtını verdi.
“ORTAK MASA BİRÇOK SORUNU ÇÖZMÜŞ OLACAK”
İmamoğlu, “Peki nasıl bir çözüm var? Yapı stokunu dile getirmiştiniz…” sorusunu da “Şehrin çözümü şu: Şu an 750 bine yakın, 1999 öncesi bina var İstanbul’da. Can güvenliğini önceleyip, -5 katın yerine 10 kat yapmak asla çözüm değil- güçlendirmeli. En başta güçlendirmeyi bir haneye yazmak zorundayız. Güçlendirilir ve insanların can ve mal varlığı korunabilir. Bazı binalar vardır ki, güçlendirmek imkanı yoktur. Yıkılıp, yapılacak. ‘İmkanım var; yıkıp, yapmak istiyorum’ diyen olabilir. Ona bütün kolaylıkları sağlayacağız. Hep beraber; ilçe belediyesi, Büyükşehir Belediyesi. ‘İmkanım yok; ama şöyle bir plan revizyonuyla yapmak istiyorum’ diyene de makul, bir artış ya da nüfus yoğunluğu yaratmadan bir plan oluşturulabilir; onu yapacağız. Yine hep beraber, hızlı kararlar alarak yapacağız. Dolayısıyla, bu ve bunun gibi yöntemlerle, o ortak masa göreceksiniz birçok sorunu çözmüş olacak. Geçen gün, konut sektörünün temsilcileriyle beraberdik. Ben söylemiyorum, onlar söylüyorlar. Şu anda anahtar teslimi bekleyen, iskanı alınmış yeni konut sayısı, 700 bin. Şu an adresi boş, ama ikinci el ama sıfır ama iskanı alınmamış, -biz demiyoruz, Nüfus İşleri Müdürlüğü’ndeki rapor söylüyor- 1 milyon 300 bin konut stok fazlası var. Dolayısıyla bizim yeni bir alan üretmeye, 1 milyon daha nüfus yaratmaya değil, şu an mevcut olanı koordine etmeye ihtiyacımız var” şeklinde yanıtladı.
“BU ŞEHRİN 1 MİLYON 300 BİN KONUTU MÜŞTERİ BEKLİYOR”
Bu sırada araya giren Bahadır, “Belki kuzeye kaydırmak bir şeydir. Deprem hattından uzaklaştırıp, -Cumhurbaşkanı’mızın kastettiği o- güneyde deprem hattımız biliyorsunuz, kuzeye kaydırmak… Orada, Kanal İstanbul’un kenarında değil ama uzağında bir şehrin faydalı olacağını düşünüyorum” görüşünü ortaya koydu. Sözü tekrar alan İmamoğlu ise “Bu, başka bir tartışma konusu. Başkan’ımla bunu uzun uzun konuşuruz. Ama bu alana girersek, çıkamayız işin içinden. Çünkü, bu şehrin, tekrar söylüyorum, yapılmış 1 milyon 300 bin konutu, anahtarı üzerinde müşteri bekliyor. Böyle güçlü bir yapı stoku varken, ‘Bu şehre ben, 1 milyon nüfusluk daha ya da 1,5 milyonluk nüfusluk daha konut yapıyorum’ demek, çözüm aramak anlamına gelmez. Konut yapmak için, kanal yapmayı da gerektirmez” ifadelerini kullandı.