Bu enerjinin ana taşıyıcı kolonlarını, hiç kuşkusuz üç nesildir iktidar yüzü göremeyen CHP tabanı oluşturacak gibi görünüyor.

Muharrem İnce’nin, CHP tabanındaki laneti kırarak iktidar yolunu açma temelli bu istek ve arzuya yanıt verme potansiyeli olup olmadığının tartışması bile var olan siyasi dengeleri etkiliyor. En azından bu ateşi tutuşturacak bir kıvılcım potansiyeli taşıyor.

Daha dün CHP’yi çağ dışı bir ideolojiye sahip olup dünyayı anlayamamakla ve halka inememekle suçlayanlar ise, şimdi çarıklarını giyip “ak saçlılar” olarak ortaya çıkıp CHP tabanına birlik ve beraberlik çağrısı yapar oldu.

“Erdoğan gidici” algısı yaratarak kurulan ittifak siyasetinin yoldan çıkmasını engellemeye, denetim altına alamayacakları bir gücün oluşmasını önlemeye çalışıyorlar.

Lafa büyük bir hararetle girip Güven Partisi’nden başlayarak, Anadolu, Yenilik diye devamla Yeni Parti’den çıkıp, Muharrem İnce’yi de Tuncay Özkan, Öztürk Yılmaz ya da diğer başarısız siyasetçiler kategorisine indirgeyen, Memleket Hareketi’nin de yok olup giden diğer partilerin arasına katılacağından adı gibi emin olan bu güruh, her tartışmayı başarısız CHP alternatifleri ve oyların bölünmesi konularına indirgeyerek kapatma yolunu seçiyor. Oysa amaçları çok açık: seçmeni seçeneksiz bırakıp, mevcut pozisyonlarında tutma çabasındalar.

Bu “sol siyaset üstadı” güruhun neredeyse tamamının, Erdoğan iktidara gelirken ve geldikten sonra girdiği her seçimde onun yanı başında durup açıkça destek vererek yol gösterenlerden oluştuklarını bildiğimize göre, gerçek niyetlerinin, iktidara hasret CHP tabanının buna ulaşmasını sağlamak veya yok edici açlık veya sefaletle boğuşan halkın çıkarlarını gözetmek olmadığı da gayet net anlaşılabiliyor.

Amaçları, olsa olsa, Türkiye’yi yoksullaştırıp, insanları işsizlik ve açlıkla sınayan ekonomi programını sonuna kadar devam ettiren Erdoğan’ın çok yıprandığını bildiklerinden, buna yol açan gerçekleri gizleyip, suçu da ona yükleyerek, ondan kurtulmak olabilir.

Ak Parti, CHP, İYİP, MHP, HDP, Saadet ya da türevleri olan diğer siyasi organizasyonların dışında halkın bir seçenek tartışmasını engellemeye çalışıyorlar. Hedefleri ülkemizdeki mevcut kurulu siyaset düzeneğinin bugünkü haliyle yola devam etmesi.

Kararsızların oy oranının yüzde 30’larda ölçüldüğü, her partinin içinde ciddi oranda oluşan mutsuzlar çoğunluğu hesaba katıldığında, kürsü hakimiyeti olan, halkın anlayacağı sadelikte konuşması ile bilinen bir figürün, yapay ittifaklarla tahkim edilmiş günümüz siyasi arenasında ciddi bir kitleyi peşine takabileceğini fark etmek için çok büyük bir siyaset alimi olmaya gerek yok.

Bunun, yüksek veya düşük fark etmez, bir ihtimal olduğunu bildiklerinden, şimdilik, Muharrem İnce’nin siyaseten neyi kurmak istediğinden ziyade, onun yıpratıcı ve ezber bozan bir etkiye sahip olan dili ve hitabetinin mevcut siyaset düzleminde yaratabileceği sarsıntıyı önleme derdindeler.

Belirleyici olansa İnce’nin yaratacağı sarsıntıyla oluşacak yeni siyaset ikliminin karakteri olacaktır. İnce, şimdiden, kendisinin bile öngöremeyeceği bir etki gücüne ulaşabilir.

1999 kriz koşulları Erdoğan’ı yaratmıştı. Şimdi ise çok ağır bir buhran yaşayan ülkemizde, her cenahtan ana akım partilerin seçmenlerinin bir kısmının partileri tarafından temsil edilemediğini düşündüğü bir ortamda, Muharrem İnce gibi popüler siyasi bir aktörün peşine takabileceği kitleyi ve bunun ülke siyasetinde yol açabileceği sonuçları küçümsemek, ilk başta CHP’deki yönetim ve ülkemizdeki siyaset yapıcıları için yeni bir siyasi hata olarak tarihe geçebilir.

Kaynak:Solhaber