TBMM Genel Kurulunda, grup başkanvekilleri arasında Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava konusunda tartışma yaşandı.
Genel Kurulda, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Gezi olaylarına ilişkin davada tutuklu tek sanık Osman Kavala’ya da tahliye kararı çıktığını söyledi.
Parti olarak adaletin geç de olsa tecelli etmesinden memnuniyet duyduklarını belirten Altay, “Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunun bilinmesi lazım. Bir ülkede insanların, tepki ve protesto haklarını kullandıklarında kriminalize ve terörize edilmelerinin, ‘terörist’ diye yaftalanmalarının ne yönetenlere ne de yönetilenlere hiçbir faydasının olmadığının bilinmesi gerekiyor.” dedi.
Gezi’nin baskıya karşı bir tepki, doğa ve çevre hassasiyeti, yeşil şehir duyarlılığı olduğunu söyleyen Altay, “Gezi halkın refahı, huzuru ve mutluluğunu istemekten ibaretti. Bu ve benzeri davaların artık Türkiye’de son bulması hepimizin dileğidir. Yargının gerçekten kelimenin tam anlamıyla bağımsız olarak iş göreceği bir Türkiye hayalimiz ısrarla sürmektedir.” diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, mahkemenin verdiği her karara saygılı olduklarını ifade ederek, “Sanıklar mahkemece beraat ettirilmiş olabilir ama bir hak arama iddiasındaysanız, oradaki araçları ters çevirip yakmazsınız. Simitçinin tezgahını bile yakıp yıkmak, oraları dağıtmak, AKM’nin çatısına terör örgütlerinin paçavralarını asmak bir hak arama yöntemi değildir. Gezi bizim nazarımızda Vandalizm’dir.” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Altay, Vandalizm’in, Gezi eylemlerinin sıcak döneminde, şimdi AK Parti’yle yollarını ayıran dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e ait bir kavram olduğunu söyledi. Altay, “Bir Vandal arıyorsanız Gezi Parkı’nda insanlar içinde uyurken o çadırları tutuşturan devlet görevlilerine bakacaksınız. Herkes Vandalizm’e tevessül edebilir ama devlet Vandalizm’e tevessül etmişse ki öyledir; AK Parti’nin, Gezi’de devleti tefessüh ettirdiğinin çok açık resmini bugün de hepimiz görmüş oluyoruz.” görüşünü savundu.
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, kendisinin de Gezi eylemlerine katıldığını hatırlatarak, “Vandalizm suçlamasını kesinlikle reddediyorum. Vandalizm’den bahsedeceksek ‘FETÖ üyesi olmak’ nedeniyle ceza alan dönemin Valisi Hüseyni Avni Mutlu ve dönemin Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’dan bahsetmek gerekir.” dedi.
TBMM Başkanvekili Levent Gök, tartışmanın sürmesi üzerine grup başkanvekillerini “konuşmalarını toparlamaları” konusunda uyardı.
AK Parti Grup Başkanvekili Muş, eylemleri Vandalizm olarak gördüklerini yineleyerek “Yüzlerini kapatıp, kaldırım taşlarını söküp, vatandaşın dükkanını tuvalete çevirmek ne zamandan beri hak arama oldu? Terör örgütünün paçavralarının AKM’nin üzerine asılması nasıl bir hak arama yöntemi oluyor? Bu suç işlenmiş. Gözlerimizin önünde belediye otobüsleri yakılmış. Araçların üzerine ağzımıza alınmayacak ifadeler yazılmış. Bunları hiç olmamış gibi göreceğiz öyle mi? Bu Vandalizm’dir, şiddettir, eşkıyalıktır. İnsanlar haklarını demokratik şekilde, kurallar dairesinde sonuna kadar arayabilirler. Burası demokratik bir ülke. Böyle bir hak arama olabilir mi? Adamın dükkanını tuvalete çevirmek eşkıyalık değil midir?” ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Altay, Muş’a, “Gezi’ye ‘eşkıyalık’ demek, 30 milyona eşkıya demektir. Belediyenin otobüsünü, yüzüne maske geçirip yakanların da ajan provokatör, polis olduğunu sayın Mehmet Muş gayet iyi bilmektedir.” karşılığını verdi.
Bunun üzerine Muş, “Aracı ters çevirip yakmak eşkıyalık değil mi? 30 milyona eşkıya dediğimiz yok.” ifadesini kullandı.