HABERMAX.Tarkan’ın “Geççek” adlı şarkısının saatler içinde 8 milyona yakın bir izleyici ile
buluşması, çok açık ki, toplumdaki umut arayışının ve değişim isteğinin somut bir
göstergesi. Şarkı yayınlandıktan sonra gördük ki, umutlu ve iyimser olma isteği o
kadar öne çıkmış ki, hiç kimse Tarkan’ın şarkının sözlerini “Pandemi koşullarında
yazdığını” açıklamasını duymak istemiyor, dikkate almıyor, tartışmıyor bile…
Aykırılıktan ve özgürlükten beslenen, “kurulu düzeni” eleştiren, statükoyu reddeden
ve “başka bir düzen hayali” kurulmasına aracılık eden sanatın, bu anlamıyla da son
şarkısıyla Tarkan’ın statükoyu temsil eden, mevcut konumunu korumayı hedefleyen,
iktidar tarafından eleştirilmesi ve hemen hedefe oturtulmasında şaşılacak bir durum
yok. Tıpkı bir süre önce Sezen Aksu’ya, Fazıl Say’a alınan tavır gibi, çünkü iktidar
statükoyu, Tarkan şarkısıyla değişimi temsil ediyor!
Yetmediğini Tarkan’ın şarkısı bize gösterdi. “Yarının Türkiye’si”ni inşaa etmek için
Tarkan’ın şarkısının yarattığı o heyecanı yakalamak gerekiyor. Siyaset yalnızca
doğruları didaktik bir şekilde yazılı ya da sözlü ifade etmek değil, değişim isteyen
milyonlara o heyecanı ve ruhu vermek, yarın hayali kurdurmaktan geçiyor. Türkiye’de
bütün dünyada da siyaset böyle şekilleniyor. Matematiksel büyümeler değil, heyecan
dalgasının yaratacağı geometrik büyümeler siyasal iktidar yürüyüşlerini
şekillendiriyor. 1950’lerin Menderesi, 1970’lerin Ecevit’i, 1980’lerin Özal’ı ve
2000’lerin Erdoğan’ı bu tür değişim dalgaların üzerine oturarak iktidara geldiler.
Bütün veriler bize, gençler başta olmak üzere toplumun önemli bir bölümünün
değişim istediğini gösteriyor. Belli ki, insanlar yarın için daha umutlu olmak istiyorlar,
yeni bir siyasal iklime, uzlaşmaya, yan yana yaşamaya, paylaşmaya ve dayanışmaya
hazırlar. Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin daha da otoriter bir yapı hedefledikleri bir ortamda
6 siyasi parti daha “yeni ve köşeli” söylemlerle kimlikleri aşan eşit yurttaşlık kavramını
öne çıkaran bir demokrasi dalgası yaratma şansına sahipler. Üstelik yaratılabilecek
bu demokrasi dalgası yalnızca Türkiye’yi değil, bütün bölgeyi de barış ve demokrasi
lehine değiştirebilecek bir dalgaya dönüşür. Bunun için daha cesur ve özgür
söylemler kaçınılmaz. Değişimi isteyen gücün, iktidarın çifte standartı karşısında
kendi çifte standartlarını, zorla beyinlere kazınmış bariyerleri aşması, sahici,
inandırıcı, güven verici ve kucaklayıcı olması gerekiyor.
“Yarının Türkiye’si” HDP dahil olmak üzere, demokrasi isteyen bütün güçleri kenara
doğru itmekten değil, aynı masanın etrafında buluşturmaktan geçiyor. Çünkü yarının
Türkiye’si 40 yıldır bıkkınlık veren eski söylemlerle değil, Cumhuriyet ve demokrasi
değerleri üzerinde yükselecek yeni söylemler üzerinde şekillenecek…
Siyasi aktörlerin yapamadığı, yaratamadığı heyecan dalgasını, umudu, iyimserliği,
değişim isteğini Tarkan hepimize bir kez daha hatırlattı. Şimdi sıra CHP’de, İYİ
Parti’de, SP’de, DEVA’da, Gelecek Partisi’nde, DP’de, HDP’de, TİP’te, Sol Parti’de,
TKP’de…
18 Şubat 2022, İstanbul
Necdet Saraç