Dolar 34,5498
Euro 36,4662
Altın 2.962,01
BİST 9.146,35
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 18°C
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 11°C

NECDET SARAÇ YAZDI: GÖÇ BAKANLIĞI KURULMALI

NECDET SARAÇ YAZDI: GÖÇ BAKANLIĞI KURULMALI
26 Ağustos 2021 23:26
356

AHA.1990’larda sosyalist sistem çökünce emperyalizm “tekleşti” ve yöntem değiştirdi,
“Komünizm tehlikesi” bitince bizim coğrafyada, yani Balkanlarda, Kafkaslarda,
Ortadoğuda etnik yada dini kimlikleri öne çıkardı.


NATO ile birlikte 1950’lerde komünizme karşı “Yeşil Kuşak’ oluşturmak amacıyla
bölgemizde İslamcı grupları güçlendiren emperyalizm, SSCB’nin Afganistan’ı işgaliyle
birlikte bu kez de aynı gücü daha da siyasileştirerek silahlı güce dönüştürdü.
Bölgenin demografik yapısı değişti, yan yana yaşamayı öne çıkaran çok kültürlülük
yerini tekçi anlayışa bıraktı. Ayrışma Müslüman Hristiyan ayrışmasını aşarak, Sünni
Şii ayrışması başta olmak üzere etnik ve dini kimlik temelli bölündü, cihat ve ölüm
“normalleşti”…
Emperyalizm, bölgenin bütün demokratik yapılanmalarını önce “komünist” sonra
“terörist” diye tasfiye etti ya da belini kırdı, bölgeyi hem çoraklaştırdı, hem de sonu
gelmeyen ve kendi içinde çatışan bir bölgeye dönüştürdü, Suriye, Yemen, Irak,
Afganistan gibi ülkeleri felç etti. Kaos ve savaş istikrarsızlığı besledi.
2010’larda ABD’nin, AB’nin, dolayısıyla NATO’nun başlattığı ve Erdoğan’ın da
doğrudan desteklediği “Arap Baharı” kaosu ve iç savaşları daha da büyüttü ve savaş
bölgede normal göç hareketlerini aşan kitlesel göçlere neden oldu. Milyonlarca
Suriyeli kendi ülkesini terk etti, Türkiye ve Ürdün başta olmak üzere bir çok ülkeye
göç etti. Bu göç dalgası daha sonra ve özellikle bugün Afganistanlılardan oluşan
büyük göç dalgasıyla buluştu.
Bu sonuçlara bakarak değerlendirirsek, birincisi bu göç dalgası bölgede kaos ve
çatışmalar sürdükçe devam eder, sınırlara çekilen tel örgüler ya da duvarlar bu göç
dalgasını durduramaz; İkincisi bu göç dalgası Türkiye başta olmak üzere yabancı
düşmanlığını ve nefreti körükler ve yeni çatışmalara zemin oluşturur.
Nitekim yapılan araştırmalar bunu doğruluyor. Aksoy Araştırma’ya göre Türkiye
nüfusunun yüzde 85,2’si bu gelişmelerden endişeli, Metropol de benzer sonuçlarla
bunu doğruluyor. Üstelik göç hareketlerinden endişeli olanların partilere dağılımında
CHP’liler en önde. AKP seçmeninin yüzde 78,5’i, MHP seçmeninin yüzde 79,4’ü
CHP ve İYİ Parti seçmenin ise yüzde 90’ı endişeli!
“Suriyelileri ve Afganlıları istemiyoruz” tepkisine rağmen, deyim yerindeyse bu
gerçekliğin üzerine “benzinle giden” başka bir gerçeklik daha var. O gerçeklik de şu;
İster siyasi, ister ekonomik nedenlerle ülkelerinden göç etmiş olan insanların yaklaşık
yüzde 80’i daha sonra kendi ülkelerine dönmüyor. Bu gerçek yalnızca Avrupa’daki
göç hareketlerine özgü de değil. ABD’de de böyle, Latin Amerika’da da böyle, bizim
coğrafyada da böyle…
Yani söylemek istediğim şu: Bu büyük göç dalgası duygusal reflekslerle ya da
“göndereceğiz” söylemleriyle çözülemez. Tartışmayı göç eden kişiler üzerinden değil,
göçe neden olan siyaset üzerinden yürütmeli! Çünkü dünyanın hiçbir yerinde tam
anlamıyla çözülememiş ve Avrupa başta olmak üzere yabancı düşmanı, faşist ve
ırkçı hareketleri büyütmüş bu büyük sorun karşısında aklı ve bilimsel gerçekleri öne
çıkaran daha sağduyulu bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.

Bunlardan birincisi, en hızlı bir biçimde Türkiye’de bir Göç ve Entegrasyon Bakanlığı
kurmak, ikincisi, adına ne dersek diyelim, göçmenleri, sığınmacıları, mültecileri bir
“pazarlık aracı” olmaktan çıkarmak, üçüncüsü ise bölgede yaşanan sorunları, BM
başta olmak üzere uluslararası alana taşıyarak, bölge ülkeleriyle birlikte barış ve
istikrar için uluslar arası çözüm üretmektir.
25 Ağustos 2021, İstanbul
Necdet Saraç

Paylaşın:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.