AHA.’İstanbul seçimi yenilenecek mi?’ sorusu gündemdeki yerini korurken, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı’ sözleri çok konuşulmuştu. Seçim sonrası süreci ve ‘Türkiye İttifakı’ söylemini değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, sorunun kaynağının bizzat AKP yönetimi olduğunun altını çizdi.
Erdoğan’ın “Biz şu anda 82 milyonu ayırarak konuşamayız. 82 milyonu biz bir ittifak içerisinde ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ olarak topluyoruz. Kastımız da budur” şeklindeki sözlerini Yurt Gazetesi’nden Nil Kahramanoğlu’na değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Türkiye İttifakı’nı bozan, yetki alanını aşan yani mızıkçılık yapan bizzat AKP’nin kendisi. AKP yönetimi hukukun üstünlüğünü kabul eder, din, dil, cinsiyet, etnik kimlik, inanç veya politik görüş nedeniyle kimseye ayrımcılık yapmaz ise zaten bugün yaşanılan sorunların yüzde 85’ini çözmüş oluyoruz” diyerek sorunun kaynağının AKP yönetimi olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın bahsettiği ‘Türkiye İttifakı’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anayasa diye bir şey var. Ne demek anayasa? Toplumsal sözleşme demek. Türkiye İttifakı anayasadır. Zaten bu sözleşmede herkesin hakkı, hukuku, yetkisi, sorumluluğu var. Türkiye İttifakını bozan, yetki alanını aşan yani mızıkçılık yapan bizzat AKP’nin kendisi. AKP yönetimi hukukun üstünlüğünü kabul eder, din, dil, cinsiyet, etnik kimlik, inanç veya politik görüş nedeniyle kimseye ayrımcılık yapmaz ise zaten bugün yaşanılan sorunların yüzde 85’ini çözmüş oluyoruz. Yok efendim “Biz CHP’ye, İyi Parti’ye, Saadet Partisi’ne, HDP’ye her türlü saldırıyı yapalım, iftira atalım, hukuki kurumları yok edelim, dövelim, sövelim onlar da sussun” diyorlarsa böyle bir şey olmayacak. Saadet Partisi’nin Elmadağ adayı seçim döneminde kaçırıldı. 24 Haziran’da İyi Parti miting yapmasın diye kamyonlarla yollar kapatıldı, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı seçim sürecini hapishanede geçirdi, CHP liderine organize saldırı düzenlendi. Ondan sonra çıkıyorlar “Türkiye ittifakı.” Türkiye’de AKP’nin zulmünden yaka silkmeyen kimse kalmadı. AKP’nin hali mahallede huzursuzluktan şikayet eden kabadayıya benziyor. Sen efendi durursan zaten bu mahallede başka sorun yok.
CHP’de ekonomik krizden çıkmanın reçetesi var mı?
Ekonomik krizden çıkışın reçetesi belli. Demokrasi ve hukuk. Hukukun üstün olmadığı bir ülke gelişemez, kalkınamaz, ilerleyemez. Bu yıl Türkiye sadece Ekim ayına kadar 173 milyar dolar dış borç ödeyecek. Buna 30 milyar dolar da cari açık eklerseniz yıl sonuna kadar bulmamız gereken para 200 milyar dolar. Biz bu parayı ağaçtan mı topluyoruz? Hayır bu ülkenin yatırıma ihtiyacı var. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ülkeye de kimse yatırım yapmaz. AfrAsia Raporu var. Diyor ki 2018 yılında Türkiye’deki dolar milyonerlerinin yüzde 10’u ülkeyi terk etti. 4 bin dolar milyoneri göçüyle Türkiye birinci oldu. Son 4 yılda 17 bin dolar milyoneri Türkiye’den başka bir ülkeye gitmiş. Bu ne demek? Yatırımcı kaçıyor demek. Zaten kuş kadar paramız var, küçücük bir yatırımcı ekosistemimiz var. Onu da yok ediyoruz. Yetmiyor. Rasyonel para politikası ve ekonomi politikasından da vazgeçtik. 2015 yılında faiz yüzde 8, dolar 2,5 TL iken Erdoğan Sn. Ali Babacan ve Erdem Başçı’ya “kendinize çeki düzen verin” diye medya üzerinden fırça atıyordu. Bugün faiz yüzde 24, dolar 5.9 TL. Damada ağzını açmıyor. Bu ekonomi politikası ve yönetim anlayışı ile bu ülkenin rahatlaması, gelişmesi, kalkınması imkansız. Türkiye’yi krize sürükleyen AKP yönetimidir. Krizden çıkaracak olan da biziz.
Bu siyasal krizin normale dönmesi için ana muhalefet olarak ne öneriyorsunuz?
Bütün önerilerimizi sayısız defa kamuoyuyla paylaştık. Bugün Türkiye’nin acil ihtiyacı ortak akıldır. Kimse tek başına milletin temsilcisi değil. Millet tek bir şeyden ibaret değil. Farklı görüşler, farklı kimlikler, farklı inanışlar var. Bizim en büyük gücümüz işte bu zenginliğimiz. Milletin temsilcisi de bu zenginliğin ceminden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Burada yer alan her parti vekalet aldığı oranda milletin sesidir. İnsanlar farklı siyasi görüşlere ve önerilere sahip olabilir. Farklı görüşleri ihanet saymak, düşmanlaştırmak milletin bir kesimini diğeri aleyhine düşman etmek demektir. Bölücülüktür. Bölücü zihniyetten vazgeçilecek. Ortak akılla tartışarak, görüşerek, saygı içerisinde her konu ele alınacak. Atılması gereken ilk adım budur. Çürük temel üstüne bina inşa edilmez. Geri kalanı ancak bu temel üstüne bina edebiliriz.
İstanbul seçimlerinin yenilenmesi tartışması var. Süreç YSK’da devam ediyor. Ne düşünüyorsunuz?
31 Mart tarihinde İstanbul’da seçim tartışmasını halk bitirdi. Sandığa gitti oyuna verdi. Yan yattı, çamura battı diye sandık kırılmaz. Milli iradeye herkes saygı duymak zorunda. Kimse “ben milli irade tanımam, ben ne istersem o olacak” diyemez. Öyle sarayda oturuyor diye kimse kendisini Ramses sanmasın. Bu ülkede kimse Firavun değil. Bu millet de kimsenin kulu değil, kölesi değil. YSK hukuka uygun, yerleşik kararlarına paralel bir karar verdiği anda bu suni tartışma bitecektir. Hukukun üstünlüğü ve adaletten başka bir şey beklemiyoruz.