HABERMAX. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan Gerçek Gündem’de Seçim İşleri programında gazeteci Hilmi Hacaloğlu’nun canlı yayın konuğu oldu. Okuyan, program boyunca TKP’nin yerel seçimlerden beklentileri, başarı kriterleri, Kadıköy ve Defne iddiası ve seçimlerden sonra Türkiye’yi nasıl bir tablonun beklediğine dair birçok soruya yanıt verdi.
Genel Seçimlerden Geriye Hayat Pahalılığı, Açlık, İşsizlik Kaldı
Seçim dönemlerinde seçimlere dönük yaklaşımın daha önde, adayların daha arkada durması gerektiğini ifade eden Kemal Okuyan, seçimleri her şeyin üzerine koyan yaklaşımın topluma zarar verdiğine dikkat çekti.
Genel seçimlerde muhalefetin “bu seçim en önemli seçim” söyleminden geriye Davutoğlu ve Babacan’a hediye edilen milletvekilliklerinin, korkunç bir toplumsal eşitsizlik, hayat pahalılığı, açlık ve işsizliğin kaldığına işaret eden Okuyan, bu dönemde en çok konuşulanın parlamento aritmetiği olduğunu ama halkın yaşadığı bu zorlukların unutulduğunu gündeme getirdi.
“Yeni kavramlar icat ediliyor. Kazanacak aday deniliyor. Pazardan domates, karpuz seçmiyoruz” diyen Okuyan, yerel seçimlerde yürütülen tartışmaların partilerin dünyaya bakışıyla, Türkiye’nin temel sorunlarına dair çözüm önerileriyle, yerel yönetimlere dair yaklaşımıyla bir tutarlılık aranmadan yürütülmesine tepki gösterdi.
1 Nisan Sabahı Türkiye’de Umut Arttıysa TKP Başarılı Olmuş Demektir
TKP’nin bu seçimlerden ne beklediği sorusuna yanıt veren Okuyan, TKP’nin 31 Mart seçimlerinin sonucu itibariyle bir beklentisi olduğunu ama bu beklentin gerçek karşılığının 1 Nisan’da alınmak zorunda olduğunu vurguladı.
“1 Nisan sabahı Türkiye’de umudun artmış olması lazım” diyen Okuyan şunları ifade etti:
“TKP yol alıyor. ‘Burayı kazandılar, oylarını şöyle yükselttiler ve bu doğrultuda devam edeceklerini taahhüt ediyorlar’. 1 Nisan’da bu duyguyu verirsek başarılı oluruz. Biz bu duyguyu vermeyip yalnızca seçime dayalı bir öykü yazarsak bu başarısızlık olur bizim için. Seçimden bir gün sonra bir duygu ölçümü yapacaksanız bunun bir matematiği olmak zorunda. Seçime girerken yarattığınız etki ve umudun üstüne çıkabildiyseniz başarılı olmuşunuzdur demektir.”
Popülerlikten Başlayıp Gerçek Bir Örgütlülüğe Ulaşamazsınız
TKP’nin uzun süredir yaygınlaşma ve Anadolululuk hedefiyle hareket ettiğine dikkat çeken Genel Sekreter, TKP’nin şimdiye kadar oy bazında bunu ortaya dökemese de Türkiye’de çok yaygın bir örgütlülüğe sahip olduğunu ifade etti ve ekledi:
“Her hafta bir semt evi açılıyor ve bir toplumsallığa yaslanarak açılıyor. Bütün buralarda TKP bazı açılardan sessiz sedasız yol alıyor. Neden sesiz sedasız? Çünkü TKP’nin popüler siyaset alanına girmeme konusunda bir kararlılığı var. Bu bazı popüler enstrümanların kullanıma itiraz etmek anlamına gelmiyor ama bir temeliniz yoksa bunlar hiçtir. Biz halka yereller üzerinden, gerçek örgütlülük üzerinden ulaşıyoruz. Gerçek bir toplumsal örgütlülüğün karşılığı olan ve yerel bir kaynağı olan bir zemin üzerinden yükselmiş popülerliğe itirazımız yok. Ancak tersinden popülerlikten başlayıp gerçek bir örgütlülüğe ulaşma imkanınız sıfır.”
Sığındığınız Yerin Karakterini Alırsınız
Okuyan değerlendirmelerine solun Türkiye’de her zaman bir onay mercii işlevi olduğunu söyleyerek devam etti. AKP’nin Ergenekon döneminde bu nedenle solu yanına almaya çalıştığına, CHP ve DEM Parti’nin de solun onayına ihtiyaç duyduğuna işaret eden Okuyan, herkesin kendi gölgesinde bir sol yaratma çabasına Alman vakıflarının da, devletin de dahil olduğunu ekledi ve Türkiye solunun bu girişimlere direnme hakkı olduğuna vurgu yaptı.
Sol kavramının da tıpkı demokrasi kavramı gibi kirletildiğine dikkat çeken Okuyan ortaya çıkan tabloda TKP’nin Türkiye solunu CHP ve DEM’den koparmayı beceremediğini ifade etti.
Okuyan, böyle bir kopuşun gerçekleşmemesinin yarattığı sorunu şu sözlerle ifade etti:
“Türkiye toplumu da bakıyor bunun (solda ortaya çıkan seçeneklerin) bana faydası olur mu, bu ülkeye faydası olur mu diye. Bu halk aptal mı? Belki alkışlar ama şunu bilir, bunlar sığıntı. Sorun sığıntı olmanın ötesinde şu: Sığındığınız yerin karakterini alırsınız. CHP ile açık ya da örtülü ittifak yaparsanız CHP belirler sizi.”
Hacaloğlu’nun “bunu TİP’e mi DEM Parti’ye mi söylüyorsunuz” sorusu üzerine Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
“Şu anda Türkiye’de CHP ile açık ya da örtülü pazarlık yapmayan çok az ekip var. TİP ittifak yapmadı mı? Yaptı. CHP ne zaman bir ilçeyi bıraktı?”
Neyin karşılığında bu ittifakın gerçekleştiği sorusuna verdiği yanıtta ise başka yerlerde alınan desteğe ve seçim sonrası için tartışılan tasarımlara dikkat çekerek şunları söyledi: “CHP içinde bir sürü farklı eğilim var. Bunlarla etkileşim içindeler. Belki de yeni bir sosyal demokrasi yaratılacak. Durup dururken böyle bir ittifak çıkar mı ortaya? Bir sürü adaylarını çekmeye devam ediyorlar.”
Artık Hiçbir Yer Bir Partinin Kalesi Değil
Kadıköy ve Maçoğlu’nun TKP adaylığı konusundaki sorulara da yanıt veren Okuyan, Kadıköy adaylığının TKP’nin tercihi olmamakla birlikte Maçoğlu’nun adaylığının ilanından sonra çıkan tepkilerin Kadıköy’de solun aksesuar olarak görülmüş olduğunu gösterdiğini ve buna yanıt üretmek için de TKP’nin devam etme kararı aldığını ifade etti.
“Kadıköy’de ya CHP ya biz kazanacağız” diyen Okuyan artık hiçbir yerin bir partinin kalesi olmadığına vurgu yaptı.
TKP’nin “neden AKP ile uğraşmıyorsunuz” diyenlere “Türkiye hangi partinin tapulu malı” diyerek yanıt verdiğini söyleyen Okuyan, AKP’nin ve diğer sağ partilerin seçim sonuçlarında en üstte yer aldığı, CHP’nin sembolik oylar aldığı birçok yerleşimde iddialı bir çalışma yürüttükleri paylaştı.
TKP Örgüte, Kadroya, Harekete Geçirilebilen Toplumsal Güce ve Kalıcılığa Bakar
Hacaloğlu’nun Türkiye İşçi Partisi ile ilgili yönelttiği soruları da yanıtlayan Okuyan, TKP’nin iddialı bir çalışma yürüttüğü yerlede TİP’in aldığı oy oranı üzerinden yapılan tartışmalara karşı TKP’nin başka partilerin genel seçimlerde aldığı oy üzerinden bir değerlendirme yapmak zorunda olmadığında dikkat çekerek şunları söyledi:
“TKP, TİP’in güçlü olduğu yerlerde aday gösteriyor demesinler, yapmasınlar bunu. Buna söyleyecek çok fazla lafımız olur. TİP nerede güçlü ben bilmiyorum. Ben seçime, oya bakmam ben devrimciyim. Ben örgüte bakarım, kadroya bakarım. Harekete geçirebildiği şeye bakarım. Kalıcılığa bakarım.”
TİP ile TKP’nin çizgilerinin farklı olduğunu ifade eden Okuyan, seçimlerden önce böyle br tartışmaya girilmesinde fayda görmediklerini fakat eninde sonunda bu konuların tartışılacağını ifade ederek farkılıkların iyi anlaşılması için Yunanistan’dan Yunanistan Komünist Partisi ve Syriza örneğini verdi.
Her yerde başka partilerle geliştirilen ittifakların, belediye meclisi listelerinin başka partilerden gösterme tekliflerinin TKP’nin sevdiği yöntemler olmadığına dikkat çeken Okuyan TKP’nin Samandağ’da TİP adayına koşulsuz olarak destek açıkladığını paylaştı ve Defne adaylığı için şunları ekledi:
“Defne bizim 10 yıl öncesinden başlayarak çalıştığımız bir yer. Depremden önce de biz belli arayışlar içindeydik ve yerel seçimlere dönük bir hazırlık yapıyorduk. O sırada deprem oldu. Adayımız belliydi. Depremde de iyi bir çalışma yaptık. Adayımız çok sevilen biri, bütün mahallelerde örgütlüyüz. …Defne’de iddialıyız. Oyları bölen konumuna düşürme suçlaması yapılacaksa bu biz olmayacağız. Defne’yi büyük olasılıkla kazanacağız. Biz hazırlığımızı buna uygun yaptık.”
TKP Kısmi ve Geçici Bir Başarı için Türkiye’nin Geleceğini Çöpe Atmaz
TKP’nin bugün için yakalanacak kısmi ve geçici bir başarı için Türkiye’nin geleceğini çöpe atmayacağını vurgulayan Okuyan, TKP’nini seçim sloganlarından birinin bu nedenle “Satılık Değil” olduğunu ifade etti. Düşüncelerin parayla satılamayacağını söyleyen Okuyan sadece nakdi bir şeyden de söz etmediğini, kimi kanallar açmanın, alan açmanın da aynı anlama geldiğini, TKP’nini bu nedenle “aklımız, vicdanımız, partimiz satılık değil” dediğini ekledi.
Okuyan bu konuda asıl sorunu ise inanç yitimi olarak tarif etti ve şunları paylaştı:
“Biz devrimci bir parti olarak ülkemizin sosyalist geleceğine inanıyoruz. Burada bir inanç yitimi var. Türkiye’de eşitlikçi bir düzen kurabileceğinize inancınızı yitirirseniz düzen içinde bazı kanallar tutmaya, popülerleşmeye odaklanırsınız.”
Sürdürülebilir Olmayan Bir Yoksullaşma Dönemine Giriyoruz
Seçimlerden sonraki dört yılın nasıl geçeceğine dair değerlendirmeleri de sorulan Okuyan, 1 Nisan’dan itibaren Türkiye ekonomisinde halk için çok sert bir dönemin açılacağını, faturaların şişeceğini, çok ciddi bir enflasyon ile karşı karşıya kalınacağını ifade ederek “sürdürülebilir olmayan bir yoksullaşma dönemine giriyoruz” dedi.
Okuyan, kapitalist ekonominin yeniden yapılanma içine gireceği bu dönemde ücretlerin baskılanacağına, tekelleşmeyle birlikte esnafta büyük iflaslar yaşanacağına işaret etti. “Sermaye sınıfı bu dönemi atlatmak için daha fazla sopaya ihtiyaç duyacak” diyen Okuyan, açılacak otoriter dönemin kaynağında tek adam rejiminin değil sermaye sınıfının olduğu gerçeğinin görülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’de aynı zamanda Erdoğan’dan sonrasının tartışılmaya başlandığına dikkat çeken Okuyan, meselenin AKP ve muhalefet arasında bir çekişme olmadığını, iki tarafın da kendi iç çekişmelerinin olduğunu ve Erdoğan’dan sonrası için tartışılan siyasi figürlerden bir tanesinin İmamoğlu olduğunu ifade etti.
Yayının tamamına linkten ulaşabilirsiniz: