Dolar 32,3374
Euro 34,8108
Altın 2.390,60
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Paz 19°C
Pts 21°C
Sal 24°C
Çar 20°C

“İnsanın manevi yönüne katkı yapacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir”

“İnsanın manevi yönüne katkı yapacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir”
19 Aralık 2020 09:47 | Son Güncellenme: 19 Aralık 2020 09:50
562

AHA.Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumu’na video mesajla katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İnsanın manevi yönüne katkı yapacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir.” dedi.Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumu’na video mesajla katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İnsanın manevi yönüne katkı yapacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından online olarak düzenlenen ‘Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumu’na video mesajla katıldı.

Video mesajında tarih boyunca insanlığın pek çok zorluk, sıkıntı, afet ve musibetle karşılaştığını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş,  “Musibet ve meşakkatler karşısında ideal tavrın ve mümince duruşun önemli ilkeleri vardır. Öncelikle yaşananlara, hayata ve olaylara varoluşun ana prensiplerini dikkate alarak ibretle bakılması ve bunlar üzerinde tefekkür edilmesi gerekmektedir. Zira doğru okunduğunda kâinattaki olumlu ya da olumsuz her hadisenin önemli gerçeklere işaret ettiği görülecektir” dedi.

Başkan Erbaş, sıkıntı ve musibetler karşısında insana düşen öncelikli görevin elinden gelen her türlü önlemi alarak sorumlu davranmak, zorluk ve kolaylığı, üzüntü ve sevinci, hastalık ve sağlığı bir bütün olarak ele alıp asla umutsuzluğa kapılmadan, ayakta durabilecek bir inanca ve dirence sahip olmak olduğunu belirterek, Mü’minler için bu tavrın, Hud Suresi’ndeki, “O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı” ayeti gereği, dünyayı mamur kılma ve insanlığı ihya etme yükümlülüğünün bir gereği olduğunu söyledi.

İnsanın iradesini doğru kullanması, sebeplere başvurarak sakınılması gereken tehlikelerden sakınıp alınması gereken tedbirleri almasının her şeyden önce Allah’ın bir emri olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, “Bu anlamda “…Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever,” ayeti, en temel prensip olan tedbire işaret etmektedir. Unutmayalım ki, tedbir bizden; takdir yüce Allah’tandır. Kadere inanmak, Müslümanın üzerine düşeni yapmasına ve gereken tedbirleri almasına mani değildir. Bilakis, tüm tedbirleri almasını icap ettirir.” diye konuştu.

Başkan Erbaş, musibetler karşısında mümince tavrın bir ilkesinin de tevekkül ve ilahi iradeye teslimiyet olduğunun altını çizerek, “Bir yandan tedbir alırken diğer yandan takdire rıza göstermektir. İsyan ve taşkınlık değil, iman ve sekinet ile olaya yaklaşmaktır.” ifadelerini kullandı.

“Cenab-ı Hakka dayanıp güvenmek hayata dair büyük bir motivasyon sağlayacaktır”

Gözle görünmeyecek kadar küçük bir virüsün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi ve insanlığın bu ani değişim karşısındaki acziyetinin ibretlik bir durum olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır ki insanoğlu sahip olduğu bütün imkân ve yeteneklere rağmen temelde aciz ve zayıf bir varlıktır. Karamsarlık, korku ve endişe gibi durumlar, bu zayıf tabiatın en belirgin göstergelerindendir. Fakat hayatı yaşanabilir kılan, endişe veya korkudan ziyade güven duygusudur. Dolayısıyla en güvenli sığınak olan Cenab-ı Hakkın eşsiz kudretine, ilim ve hikmetine olan inancı bir an bile yitirmeden O’na dayanıp güvenmek ve O’ndan yardım dilemek, hayata dair büyük bir motivasyon sağlayacaktır. Nitekim her konuda en güzel örneğimiz, Sevgili Peygamberimiz, “Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hâli vardır. Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe, nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa da sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” buyurmaktadır. O halde, karşılaşılan her meseleyi ibret ve ferasetle okuyup tevekkül bilinciyle yorumlayarak azim, sabır ve şükür terazisini dengede tutmak, müminler için önemli bir vecibedir.”

Başkan Erbaş, yaşanan bela ve musibetlerde insanın yanlış davranış ve tutumlarının payı olup olmadığının muhasebesini yapmasının ihmal edilemez bir sorumluluk olduğunu belirterek,  “Musibetlerin meydana gelmesinde kimi zaman insanların da kusurlarının bulunduğunu yüce Allah; “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor.” ayetiyle bizlere bildirmektedir.  Nitekim bugün küresel boyutta yaşadığımız sorunlarda, insanoğlunun zaaflarının, ihtiraslarının, sorumluluk bilincini ihmal etmesinin önemli bir payı vardır.” diye konuştu.

“Dua, ruhu sekinete kavuşturan manevî bir güçtür”

Musibetler karşısında duanın önemli bir ilke veimkan olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Esasen tedbir ve tevekkül de fiili dua mesabesindedir. Sözlü dua ise müminin en güçlü dayanağı, en büyük korunağı, en etkili devasıdır. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a iltica etmek anlamına gelen dua, bizim için büyük bir imkân ve nimettir. İnsanı zihnî, kalbî ve bedenî yorgunluktan, sıkıntılardan ve çaresizliklerden kurtaran, ruhu sekinete kavuşturan manevî bir güçtür. Zira Rabbimiz; “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim”,  De ki: Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin’” ayetleriyle dualarımıza büyük bir değer verdiğini beyan etmektedir” ifadelerini kullandı.

“İnsanlık dîni yok sayarak huzurlu ve mutlu olamamıştır”

“Tarihî tecrübe göstermiştir ki insanlık maneviyatı dışlayarak, dîni yok sayarak huzurlu ve mutlu olamamıştır.” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Batı düşünce tarihinde bir dönem hâkim olan ve tüm kutsalları birer hurâfe kabul eden katı pozitivist anlayışın insanı bir makine ile eş gören çıkmaz bir sokak olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. Buna karşı İslâm’da din-bilim, vahiy-akıl çatışması hiçbir zaman kabul görmemiş,  tüm kâinata Allah’ın âyetleri nazarıyla bakılmıştır. İslâm bilginleri ve Müslümanlar tarafından Kur’an ne kadar kutsal kabul edilmişse,  bilimsel çalışmalara temel olacak maddî unsurlar da “sünnetullah”, “ âdetullah”, “esbâb’a tevessül” ve benzeri terimlerle ifade edilerek Allah’ın ayetleri olarak değerlendirilmiştir.”

“İnsanın manevi yönüne katkı yapacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımız gelmektedir”

Başkan Erbaş, insanın biyolojik, sosyal, psikolojik gibi maddî ihtiyaçları olduğu gibi manevî ihtiyaçlarının da bulunduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Şüphesiz her bir yön için konunun uzmanları ve ilgili kurumlara görevler düşmektedir. İnsanın manevî yönüne katkı yapacak ve bu konuda sorumluluk alacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımızın geldiği açıktır. Bu sebeple Başkanlığımız, camilerimizi ve Kur’an kurslarımızı Hz. Peygamber’in Mescid-i Nebisi örnekliğinde olduğu gibi, kadınıyla erkeğiyle, küçüğüyle büyüğüyle herkesin rahatça gelebildiği birer ilim merkezi ve huzur mekânları yapmak için çalışmaktadır.” şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığının manevî danışmanlık ve rehberlik hizmetleri

Diyanet İşleri Başkanlığının manevî danışmanlık ve rehberlik alanında önemli çalışmalar yürüttüğünü aktaran Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Kronolojik olarak zikretmek gerekirse ceza infaz kurumlarında, aile ve dinî rehberlik bürolarında, sosyal hizmet kurumlarında, kadın konuk evlerinde, huzurevlerinde, sağlık kuruluşlarında, bağımlılıkla mücadele alanında ayrıca gençlere, engellilere, göçmenlere, afetzedelere özel eğitimlerle desteklenen personelimiz marifetiyle söz konusu hizmetler sunulmaktadır. Bu alanlara dair sahada yürütülen çalışmalar, farklı ülke örnekleri ve akademik çalışmalar ile yeni boyutlar kazanmaktadır. Aynı zamanda teşkilat kanunumuzun bize yüklediği bir sorumluluk olan manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetleri, ülkemiz açısından yeni olmakla birlikte dünyada yaklaşık bir asırlık geçmişi olan bir alandır. Farklı disiplinlerin ve ilim dallarının katkısı ile söz konusu çalışmaların daha da etkin ve verimli hale geleceği açıktır.”

“Manevi Danışman Ulusal Meslek Standardı Resmi Gazetede yayınlandı”

Başkan Erbaş, Başkanlığın girişimleri sonucunda Mesleki Yeterlik Kurumu ile işbirliği içerisinde bilimsel bir hassasiyetle ve katılımcı bir yaklaşımla hazırlanan Manevi Danışman Ulusal Meslek Standardı’nın Resmi Gazetede yayınlandığını ifade ederek, “Söz konusu çalışma Başkanlığımız koordinasyonunda üniversitelerimiz işbirliğiyle yeterlik ve akreditasyon süreçleri ile devam edecektir. Ayrıca 10 farklı hizmet alanımızda görev yapan personelimize destek olmak amacıyla hazırlanan ve kısa süre önce yayınlanan manevi danışmanlık ve rehberlik kılavuz kitaplarını da burada zikretmek isterim.” diye konuştu.

“Yetişmiş insan kaynağının zenginleştirilmesine ihtiyaç duymaktayız”

Manevî danışmanlıkta, “yetişmiş insan”ın öncelikli gereklilikler arasında yer aldığını hatırlatan Başkan Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bizler bu alanlara dair yaptığımız hizmet içi eğitimlerle personelimizi mesleki yönden geliştirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda özellikle Başkanlığımız ile üniversiteler arasında işbirliğini önemsediğimizi belirtmek isterim. Zira değişen hayat şartları, kentleşme, bireyselleşme, yalnız yaşayan ve yaşlı nüfustaki artış gibi faktörlerle söz konusu hizmetlerin önümüzdeki yıllarda daha da revaç bulacağı açıktır. Dolayısıyla lisans eğitimi sürecinde öğrencilerimizin manevî danışmanlık ve rehberliğe dair farkındalığının artırılmasına, ilâhiyat ve İslâmî ilimler fakültelerinin yanı sıra ilgili diğer bölümlerde çift anadal ve yandal eğitimleri veya lisansüstü programları ile alana yönelik yetişmiş insan kaynağının zenginleştirilmesine ihtiyaç duyduğumuzu ifade etmek isterim.”

Paylaşın:
Objektif, tarafsız, şeffaf, hakaret olmadıkça her görüşe saygılı olmaya çalışıyoruz, sağı solu olmadan bütün siyasi haberlerinizi yayınları...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.