HABERMAX. Yemenli şair Mustafa Abdulmalek Al-Sumaidi, “Ufkun Parıltısı” adlı etkileyici şiirinde gün batımının büyüleyici güzelliğini, renklerin dansını ve doğanın sanatçıya sunduğu ilhamı ustalıkla işliyor. Şiir, altın parıltılı ufuklardan denizin alev gibi kabaran yansımalarına, sonbaharın morumsu tonlarına kadar doğanın geçici ama kalıcı etkisini anlatıyor. Şair, bu görüntüleri fırçalarına ve dizelerine taşıyarak, güzelliğin insan damarlarında canlı kalmasını arzuluyor.
Şiir, doğanın ışık ve renk hazinelerini saklayan bir “veranda” metaforuyla başlıyor ve sanat masasında asılı bir fener gibi, gece karanlığında bile ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Al-Sumaidi’nin dizeleri, hem görsel bir şölen sunuyor hem de sanatın dönüştürücü gücünü vurguluyor.
Ufkun Parıltısı (Tam Metin)
Tam altın bir küre
dağın zirvesinde,
yavaşça gözden kayboluyor.
Ve şimdi—ne bir artış ışığı!
Sanki denizin kendisi ateşle kabarıyor,
alevleri en uzak ufku yansıtıyor.
Sanki uzamış bir sonbahara düşmüş,
yaprakları alevlendiriyor yüksek ufkunda
morumsu bir yansıma ile.
Gözlerimin bir verandası var, renkleri saklayan.
Altın yüzünden bir fener biçimlendiririm,
alacakaranlığın tonlarından,
başka hiçbir şeye benzemeyen mürekkepler yaratırım.
Gece çöktüğünde, derin ve karanlık,
onu sanat masamın üzerine asarım
ışığının beni Müz’ün diyarında
nereye götüreceğini görmek için.
Fırçalarım barındırır
renklerden sakladığım hazineleri,
güneşin doğuş parıltısını dökmek ve işlemek için,
güzellik damarlarımda
canlı kalsın diye.
Mustafa Abdulmalek Al-Sumaidi, Yemen
Bu şiir, Yemen edebiyatının doğa ve ilham temalı zengin geleneğini yansıtırken, evrensel bir güzellik arayışını dile getiriyor. Şairin dizeleri, okuyucuyu ufkun ötesindeki ışığa davet ediyor. Daha fazla Yemen şiiri veya çeviri için önerilerinizi bekliyorum!