HABERMAX. Kemal Okuyan, Suriye’de iktidarın değişmesinin Türkiye’de ancak sermaye sınıfının çekilebileceğini ifade ederek “Türkiye’den yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun çıkarlarını anlıyorsak, Türkiye Suriye’de kaybetmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Bölgeye yalnızca işgal, savaş ve katliamlar getiren ABD ve İsrail operasyonlarına yardımcı olan insanlık suçuna işaret eden Okuyan, ABD’nin çıkarlarıyla uyumlu hareket üyeleri uluslararası sistemi neredeyse bir kural haline geldiğinde çizdi.
‘ ABD-İsrail’in isteyecekleri bedelini adamlarımızın mali açıdan kaybetmeleri gerekecek’
AKP iktidarının İran’ın bölgesel gücünün tükenmesinin Türkiye’nin önünü açacağına yönelik programlamaya değinen Okuyan, “Lakin ister her yerde savaş menzilinde özgürlük elde eden, imkanları ve haritaları değişiklikleri konusunda hiçbir kural tanımayan ABD-İsrail ikilisinin ve bunların birleştirilmiş başka güçlerin Türkiye’yi “rahat bırakması” için bedellerini bizden alacaklarına karşılık vereceklerini söyledi”.
‘Türkiye’yi boşuna NATO’ya almadılar’
İsrail’in İran’a saldırısında ABD’nin desteğinin yanı sıra Türkiye’nin de oynadığı rolün çizildiği TKP Genel Sekreteri, “Türkiye’yi boşuna NATO’ya almadılar, İncirlik, Kürecik ve diğer üsler laf olsun diye kurulmadı, ‘çok iyi anlaşıyoruz’ açıklamaları neden yapılmadı!” tasarruf kullanıldı.
Türkiye’nin ABD, İngiltere, NATO çizgisinden uzaklaşması için sömürü düzeninin sorgulanması ifade eden Kemal Okuyan, “İyi kapitalizm yoktur, kapitalizmle mücadele etmeden anti-emperyalist olunamaz.” dedi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın paylaşımının tamamı şöyle:
1. Suriye’deki iktidar değişikliklerinin başka şeylerle bir yana İsrail’in planını ve çıkarları ile birebir örtüşmelerinin birlikte olduğunu söyledi. İktidar değişimini isteyen ve sağlayan güçlerin kendi aralarındaki çekişme ve katılımları doğal olarak devamlıdır. Ancak bazen bunların bir ayrıntılarına dönüşür ve önemsizleşir. Suriye’de İsrail, İngiltere ve ABD kazandı. Şara’nın atağı Şam Valisidir.
2. Suriye’de “Türkiye’nin yaşadığı”nı ileri sürenlerin Türkiye derken kastettiği inşaat, enerji, silah, tekstil, gıda vb. kadınların kârlarıysa, haklıdırlar. Ancak Türkiye’den yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun çıkarlarını anlıyorsak, Türkiye Suriye’de kaybetmiştir.
3. ABD ve İsrail’den bu bölgede sadece ve sadece yağma, talan, işgal, savaş, katliam ortaya çıkarken ortadayken, bu iki ülkeye ortak operasyon ya da yardımcı olmak açık bir biçimde insanlık suçudur.
4. ABD emperyalizminin zayıfladığı bir dönemde dahi birçok ülkeyle ilişkisi “dostluk” ve “işbirliği” için yarıştırmayı becermesi hazin vericidir ama kapitalizmin gerçekliğine uygundur. ABD’nin denetlediği “ekonomi”den daha fazla ödeme almak istemek, ABD’nin şantaj ve tehditlerinden yapmak uğursuz işbirliklerine girmekten kaçınmaya çalışmak, ABD’nin hışmını başka şekilde yönlendirmek kendi işlemlerini sağlamayı sağlamak, uluslararası sistemler neredeyse bir kural haline gelmiş durumda.
5. İran’ın bölgesi ve Suriye’de belinin kırılmasının Türkiye’nin önünü açacağını düşünen AKP iktidarının hesaplarında doğal olarak bir mantık var. Lakin, onun yere savaş yolculuğu özgürlüğünü elde eden, bölgeleri ve haritaları değiştirme konusunda hiçbir kural tanımayan ABD-İsrail ikilisinin ve bunların birleştirilmiş başka güçlerin Türkiye’yi “rahattan ayrılmak” için isteyecekleri bedelle halkımızdan mahrum kalacaklardır.
6. ABD’nin huyuna sürecine devam etmek, onunla işbirliği yapmak ve bunun sonuçlarını programlamak, saklanan meyve tatmaktan başka bir anlam ifade etmez. Dün İsrail komşumuz İran’a saldırırken onun arkasında ABD istihbaratı, lojistiği, silahı ve diplomasisi vardı. Peki binlerce kilometre ötedeki ABD İsrail’e bu desteği hangi ülkelerin işbirliği ile verdi? Türkiye’yi boşuna NATO’ya almadılar, İncirlik, Kürecik ve diğer üsler laf olsun diye kurulmadı, “çok iyi anlaşamıyoruz” açıklamaları nedensiz yapılmadı!
7. Türkiye’yi ABD, İngiltere, NATO’dan uzaklaştırmak için “özel çıkar”lar üzerine düzenlenen süreçteki sömürü düzenini sorgulamaktan başka bakım yoktur. İyi kapitalizm yok, kapitalizmle mücadele etmeden anti-emperyalist olunamaz.
‘Emperyalist dünyada rekabet her zaman çatışma yaratır’
9. Yıllardır bölgedeki ateş saçan İsrail-ABD saldırganlığını cesaretlendiren tam da budur. ABD’nin oğul hamlelerinin, İsrail’in İran’a saldırısının temel rakibi olarak görülen Çin’i etkilemek ve tekit etme amacını taşıdığını herkes biliyor. Peki bu saldırılar dünyanın karşıtlarında “yeni yükselen ittifakı” ya da “küresel güney” diye bilinen ülkelerin toplulukları neden birlikte hareket etmiyor?
10. Bu sorun çözümü “büyük bir savaştan kurtulmak istiyorlar” olamaz. Savaşmak dışında yapılacaklar yok mu? Kuşkusuz var. Ama kapitalizmin işleyiş davranışlarının bozulmasına izin veriliyor. Son yıllarda ABD emperyalizminin baş sorumlusu olduğu savaşlar, işgaller, rejim değişiklikleri, nasıl sonuçlansa sonuçlansın, Çin o ülke ve bölgedeki ekonomik oluşumlar artırıldı. Belli bir ülkenin rejimi, dış politika sicili ne olursa olsun ekonomik ilişki artırılan “barışçı” bir dış politika tercihi olarak görülebilir. Ama emperyalist dünyada rekabet her zaman çatışma yaratır, dolayısıyla barış diye bir şey yoktur. ABD emperyalizmi, Trump olsun ya da olmasın, Çin’in biriktirdiği zamanı durdurmaya çalıştı. Şimdi bunu yapıyor. Trump’ın ikidebir “biz enayi sağlıyoruz” demesi bundandır.
‘Çok uluslu tekellerin normalini temsil etmeyen devletlerden adalet, ahlak, ilke ve “devrimcilik” beklenmemeli’
11. Peki ABD bu kanlı köyleri yaparken neden en az İsrail’e karşı kararlı bir tutum alınmıyor? Bu sorunun özeti bir özeti hak ediyor. Sadece bir boyuta değinelim. Evet, İran Rusya ve Çin için çok önemli ama her iki ülke için İsrail (ve bütün dünyada yaygın olan Yahudi sermayesi) de önemli. Çin’in İsrail ile ilişkileri Gazze’de yaşananlarla birlikte bozulmaya başladığında, iki ülke arasında mevcut olan ekonomik kalkınmalar devam edebiliyor. Aynısı Rusya’nın değerleri. ABD’nin, gözbebeği İsrail’e, Ukrayna savaşı sırasında Rusya’ya bağlı yaptırımlara katılmama iznini unutmayın.
12. İsrail İran’ı vurmaya başladı İsrail için artık hiçbir anlam vermeyen “kınama”ların ve tarafların “diplomasi” masasına davet etmekle yetinmenin arkasında bu karmaşık satışlar bulunuyor. BRICS’in ağır zirvelerinden Hindistan’ın hem ABD ile hem de İsrail ile ilişkileri yine oldukça derin.
13. Bütün bunların ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi karşısında sistem içinden ilkeli bir “direniş”in ortaya çıkamayacağı, iş bir bittiğinde ve herkes kendince bir ittifak sistemi kurup büyük savaşı gözetende bunun hiçbir biçimde insanlığa fayda sağlamayacağını anlatmak için yazıyor. Ha, o ittifaklarda kim nerede duruyor, bu konuda da büyük konuşmamalı!
14. Çok uluslu tekellere dayalı bir dünya sistemidir emperyalizm. Orada rekabet, çatışma, yağma, derin sömürü ve savaş vardır. Bu saldırıya uğrayanlar ve kaybedenler her zaman ezilenlerdir. Yoksul emekçi halkların kendi aralarında kendi aralarında mücadele etmedikçe, birbirlerini boğazlamak yerine dayanışmaya girmedikleri sürece, o çok uluslu tekellerin merkezlerindeni temsil eden devletlerden adalet, ahlak, ilke ve “devrimcilik” beklenmemeli