Aydemir, TÜİK istatistiklerini hazırlamak için diğer kurumların verilerini temin etmeleri gerektiğini ancak kendisinin TÜİK Başkanlığı boyunca o dönemin Gelir İdaresi Başkanlığı yöneticilerinin bu verileri kendisine vermediğini söyledi.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kanunen de bu verileri TÜİK’e vermek zorunda olduğunu belirten Aydemir, şunları söyledi:
“4,5 yıl boyunca ben olduğum sürece vermedi. Evet; aynen, bunun altını çizerek söylüyorum. O zamanki Maliye Bakanlığı Müsteşarı, bu konuya engel oldu. O zamanki müsteşar da şimdiki Merkez Bankası Başkanı oldu. Evet, Naci Ağbal. Önce bakan oldu, sonra Merkez Bankası Başkanı oldu. Ben defalarca istememe rağmen, kendi kanunlarındaki hükmü engel göstererek, Vergi Usul Kanunundakini, veremeyeceklerini söylediler. Ben de bizim TÜİK kanunu gereği bunu vermeleri gerektiğini ve bunun bir zorunluluk olduğunu söylememe rağmen, buna yıllarca engel oldular. ‘Kanun değişikliği gerekir’ dediler. Kanun değişikliğini hazırlayarak Meclis’e götürdük ki gerek yokken bile, fakat Meclis’te kanunun geçmesine de engel oldular. Fakat çok ilginçtir, Türkiye’de aslında yönetimin ve yöneticilerin felsefesini anlamak açısından hakikaten burası çok önemli, bunun altını çiziyorum; ben ayrıldıktan sonra, sanıyorum Mayıs-Haziran gibi, ben Şubat başında ayrıldım, hiçbir kanun değişikliği yapılmadan, hiçbir şey değişmeden Gelir İdaresi, bütün verilerini TÜİK’e açtı.”
Aydemir, istatistik kurumunun bağımsızlığının, Merkez Bankası’nın bağımsızlığından bile önemli olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Eğer siz, verileri doğru bir şekilde toplayıp, doğru bir şekilde istatistik üretip, bunu bağımsız, tarafsız bir şekilde yayınlayamıyorsanız, o zaman sizin alacağınız kararların, uygulayacağınız politikaların doğru olma ihtimali de yok; çünkü veriye dayalı bir politika üretmeniz lâzım. Eğer enflasyon verisini düşük gösteriyorsanız; gerçek enflasyon, sizin gösterdiğinizden daha yüksekse, o zaman sizin uygulayacağınız para-maliye politikaları doğru olabilir mi? Mümkün mü bu? Ben bunu söylerken, TÜİK bağımsızlığını kaybetmiş midir?
TÜİK’in verilerinin, herkese, Cumhurbaşkanı’na da sokaktaki vatandaşa da aynı anda açıklanması gerektiğini vurgulayan Aydemir, Berat Albayrak döneminde TÜİK verileri açıklanmadan önce, bu verilerin kendisine sunulduğunu ileri sürdü. “Olamaz böyle bir şey” diyen Aydemir, TÜİK verileri açıklanmadan önce Bakan Albayrak’ın verdiği rakamlarla TÜİK verileri açıklandıktan sonra ortaya çıkan rakamların aynı olmasından hareketle bu kanaate sahip olduğunu söyledi.
Aydemir, “Mesela TÜİK Başkanı ama TÜİK Başkanı şimdi vekaleten. Yani Bakan, bugün onu alıp yerine yarın sabah başka birini verebilir. Sadece TÜİK için bunu söylemek TÜİK’e haksızlık olur, diğer birçok kurum için de öyle” dedi. Liyakat konusuna da dikkati çeken Aydemir “Ben şimdi soruyorum: TÜİK Başkanı’nın istatistikle ilgili hangi tecrübesi ve bilgisi var? Hangi kurumlarda çalışmış? Veya başka kurumdakine… TUBİTAK’a veteriner götürülüp Ulakbim’de başkan yardımcısı yapıldı ya. Yani liyakat dediğimiz şeyin hiçbir tane ölçütü kalmadı” diye konuştu.
Aydemir, şöyle devam etti:
“Liyakat meselesi ortadan kalkınca kurumların işleyişi de artık eskisi gibi değil. Kurumlar, fonksiyonlarını icra edemiyor; çünkü başlarındaki insanlar yeterli bilgiye, liyakate sahip değilse, kurumlarını da yönetemiyorlar. Şu anda Saray’dan gelen talimatları yerine getiren insanlar oluyorlar. Kendileri herhangi bir alternatif politika ortaya koyamıyorlar, herhangi bir öneri götüremiyorlar. Gerçi şu anda bakanların ve bakanlıkların hiçbirinin politika belirleme yetkisi yok. Politika Saray’da belirlenecek, bunlara verilen talimatlar yerine getirilecek. Kararı Resmi Gazete’de okuyor kurumlar, zaman zaman Bakanlar… Böyle bir yönetim olabilir mi? Yani sizinle ilgili, bakanlıkla ilgili kararı siz, Resmi Gazete’de okuyorsunuz.”