Dolar 32,5993
Euro 34,7973
Altın 2.495,14
BİST 9.483,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 21°C
Sal 22°C

SP Kadın Kolları Başkanı Gül Asiltürk Ümraniye’de konuştu, Asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kaldı

SP Kadın Kolları Başkanı Gül Asiltürk Ümraniye’de konuştu, Asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kaldı
23 Şubat 2022 17:58 | Son Güncellenme: 23 Şubat 2022 18:10
305

HABERMAX.Saadet Partisi Kadın kolları Başkanı Nagehan Gül Asiltürk, bugün Ümraniye’de kahvaltıya katılarak, partili kadınlarla bir araya geldi. Durum değerlendirmesi yapan Asiltürk şöyle konuştu. İstanbul’umuzun güzide ilçesi Ümraniye’ miz de bir aradayız. Sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyduğumu belirtmek isterim. Hepinizi bu duygularla, Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu.


Kıymetli Hemşehrilerim;
Bugün, belki dinlenme ve belki ailenizle geçireceğiniz zamanınızdan vakit ayırarak bu davete icabet ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu güzel mekanda bizleri bir araya getiren İlçe başkanımız Hatice Sarıcaoğlu Hanımefendi’ye ve İlçeteşkilatına teşekkür ederim. Rabbimden, bu birlikteliğimizden hayırlı sonuçlar, nice bereketler hâlk etmesini niyaz ediyorum.
Bir araya geldik, çünkü; Saadet Partisi olarak, çözümümüz önce senden başlayacak, önce senin yüzün gülecek dediğimiz vatandaşlarımıza en öncelikli, en doğru, en isabetli hizmetleri üretmek istiyoruz, gayretimiz, ahdımız her zaman bu yönde olmuştur. Elbette bunu yapabilmek için Saadet Partisi olarak tespitlerimiz ve çözüm yollarımız, ortaya koyacağımız adımlarımız var. Ancak, siz vatandaşlarımızı dinlemenin ve karşılıklı iletişim kurmanın başarımızı artıracağına inanıyoruz. Bizim bu program için öngördüğümüz 1 saatlik vaktin çoğunu sizleri dinlemek için ayıracağımızı sözlerimin başında belirtmek isterim.
Muhterem Kardeşlerim,
Ülkemiz maalesef sürekli irtifa kaybediyor, güç kaybediyor. Yeni gelen gün, bir önceki günü aratır hale geldi. Dış politikada, eğitimde, sağlıkta, tarım ve hayvancılıkta, büyükşehirlere göçte, sosyal hayat ve ahlakta geriye gittiğimize hepimiz üzülerek şahit olmaktayız, gelen neslimize, evlatlarımıza nasıl bir ortam bırakacağımız konusunda endişeliyiz. Hangi konuya bakarsak bakalım bir savrulmuşluk ile karşı karşıyayız. Bu konulardan her biri için yapılan yanlışları, sorunları masaya yatırıp, çözümleriyle beraber saatlerce konuşabiliriz. Ancak kısıtlı bir süre için bir araya geldiğimiz bu buluşmada buna maalesef imkanımız yok. Bu nedenle, ben sizlerle, diğer meselelerden ziyade hepimizin gündeminin ana konusu olan, hepimizin yaşam şartlarını zorlayan ekonomik durum hakkındaki görüşlerimizi kısaca paylaşmak istiyorum.
Önce içinde bulunduğumuz durumu önümüze bir koyalım.
Ekonomimizin durumunu çok fazla izaha gerek yok her birimiz ekonomik sıkıntıyı günlük hayatımızda, alışverişlerimizde, tabiri caizse cebimizde bizzat hissediyoruz. İşte döviz kuru karşısında her geçen gün eriyen cebimizdeki Türk Lirasının durumu, gıda ve diğer temel ihtiyaçlarımızın fiyatlarının, dolayısıyla alım gücümüzün durumu ortada..Neden ekonomimiz bu duruma geldi kısaca sebeplerine bakalım.
Mevcut iktidar iş başına geldiğinde, yani, 2002 den bu güne yani 2021’e kadarki borçlanmasına bakacak olursak, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan 2002 yılına kadar olan borçlanmanın iki buçuk katı kadar bir borçlanma gerçekleşmiştir.
Bunun sonucunda ise her yıl açıklanan bütçenin 18 yıllık toplamında, bütçeden ödediğimiz faiz bilançosu, 500 milyar doları geçti. Yeni borç bulamazsak eski borçların faizini ödeyemiyoruz. Bu ne kadar bir para biliyor musunuz? Gerçek maliyeti (1.7 milyar dolar) dikkate alınırsa yaklaşık 300 tane Osmangazi köprüsü yapar. Hatta hemen her aileye bir konut, 4 bin şehir hastanesi yapılabilir. Veya fabrikalar, istihdam alanları vs.
Yöneticilerimizin her fırsatta “faiz lobisi” diyerek sözüm ona eleştirdikleri sömürgecilere sadece bu yıl 180 milyar TL ödenirken, 85 milyonluk ülkemize ayrılabilen yatırım payı sadece bunun yarısı kadar olabilmiştir. İnsanımız hak edişinin altında bir yaşama mahkum edilirken, faiz lobisi daha da büyümüştür. En çok kar eden kurumlar bankalar olmuştur. Örneğin geçtiğimiz günlerde Banka, devletten yüzde 15’e yani hiçbir vatandaşın alamayacağı kadar düşük faizle aldığı parayı yüzde elli karla hazineye satıyor, yani devlet zarara uğratılıyor, dolayısıyla millet zararda, ortada akıl almaz bir düzen var, bir de bankanın o aldığı parayı dolara yatırıp öyle hazineye sattığını göz önüne alırsak, karını nasıl katladığına dehşetle şahit olmaktayız. Piyasadan çekilen dolar da sonuçta kuru yükseltecektir doğal olarak. Bizler ülkemize, fedakarca çalışarak, vergilerimizi ödeyerek katkı sunuyoruz, ancak bu tablo karşısında kazanın altı delik diyoruz, biz ne kadar koyarsak koyalım başka yerlere akıyor.Neden sürekli borçlanıyoruz? Neden ülkemiz için harcadığımızdan çok daha fazlasını faizcilere ödüyoruz? Net olarak ifade ediyorum ki bu iktidarların tercihidir. Üretim ekonomisi değil faizci finans ekonomisini tercih ediyorlar. Böyle bir tercihin sonunda da ister istemez üretimimiz çöküyor. Yani tezgah bozuk, bozuk tezgahtan doğru iş çıkmaz.
Evet, üretimimiz yok edildi, üretemiyoruz. Üretmeyince işsizlik aldı başını gitti. Resmi rakamlara göre bile işsiz sayısı en dar hesapla 9 milyona dayandı. Daha doğru olan geniş hesaplamayla en az 20 milyon işsiz insanımız olduğunu biliyoruz.
Çalışanlarımız %3-5 zamla idare etmeye zorlanıyor. Enflasyonun %50 den fazla olduğunu hissetmeyen var mı aramızda? Gerçek rakamlar hep gizlendi, enflasyon hissedilenin altında açıklandı, geldiğimiz noktada milletin yaşadığı ekonomik sıkıntının saklanacak hali de kalmadı. Asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kaldı zaten. Dikkatinizi çekerim, açlık sınırı, yoksulluk sınırı değil. TUİK Enflasyon oranı yani pahalılık ocak sonu itibariyle %48,69 olarak açıklandı. Üretici enflasyonunun ise %93,53 olarak açıklandığı ortamda tüketici enflasyonu önümüzdeki süreçte korkarız daha da yükselecektir. Rakamlara yalan söyletmeye gerek yok, gerçek bizlerin yaşadığıdır.
Öte yandan yolsuzluk, israf almış başını gidiyor. Her gün yeni bir şey duyuyoruz. Enteresan ki, iddiaları reddeden de yok. Soruşturma açan, dava açan da yok. Böyle bir ortamda adalete güven de kalmadı.
İstanbul politikaları tümden facia. Ulaşım her geçen gün daha da çekilmez oluyor. Ömür israfı. Yeşil alan özlemi çekiyoruz, Olası bir depremde bırakın gerekli tedbirlerin alınmasını toplanma alanları bile yeterli değil. İnsanlar doğdukları yerde doyamadıkları için insanlarımız göç etmeye mahkûm ediliyor.
Halbuki biz bunu hak etmiyoruz! Üç tarafı denizlerle çevrili, dünya üzerinde en stratejik bölge bizim bölgemiz. Değerlendirilemeyen ormanları, yer altı, yer üstü kaynakları, geniş tarım arazileri, işsiz bırakılan genç nüfus, yabancı ülkelere kaptırılan yetişmiş insan gücü… Hemen işbirliğine geçebileceğimiz 1,5 milyarlık İslam ülkeleri, 100 milyonluk Türki Cumhuriyetler.
Bu imkanlarımız varken bu durumda oluşumuz tamamen başta da söylediğim gibi iktidarların tercihidir. Ya, ne pahasına olursa olsun sadece iktidarda kalmayı hedefleyip sömürü düzenine köle oluruz, ya da adalet, özgürlük ve ekmeğimiz için mücadele ederiz.
Bu kadar yılda, milletin verdiği bu büyük yetki ile yapılan bazı işler var elbette. İktidarın yatırım olarak ilan ettiği… Hayatımızı kolaylaştırmaya yönelik bazı işler. Bizim itirazımız bu işlerin kendisine değil. Para harcanırken önce katma değer üretsin istiyoruz. Geleceğimiz ipotek altına alınmasın istiyoruz. İsraf olmasın istiyoruz. Yolsuzluk olmasın istiyoruz. Gereksiz borçlanmalarla alın terimizi faize vermeyelim istiyoruz. Üretelim istiyoruz. Böylece işsizimiz kalmasın, esnafımız kalkınsın istiyoruz.
Yollar, köprüler, hastaneler; iyi hoş da, bunları gerçek maliyetlerinin üzerinde yapmaya ve belli insanlara haksız kazanç temin etmeye mecbur musunuz? Neden daha önce yapılan yollardan , köprülerden yüksek meblağlarda ücret alınmıyorda bu dönem yapılanlardan talep ediliyor? Cebimizden bir kuruş çıkmayacağını söyleyenler, yanlış projelendirilen, doğru fizibilite çalışması yapılmayan sözüm ona yatırımlarla 25-30 yılımızı ipotek altına aldılar. Fizibilite çalışmasının doğru yapılmadığını neye dayanarak söylüyoruz? Mesela Osmangazi köprüsü. İhale edilirken 7 milyar dolara mal olacağı söylenmişken, proje bitiminde maliyet 11 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Üstelik dolar kuru başlangıçta 1.8 TL iken bitişte 5.5 TL olmasına rağmen. Yani dolar olarak maliyet düşmesi gerekirken artmıştır. Üstelik gerçek maliyet dünyadaki örnekleriyle karşılaştırıldığında 1.7 milyar olduğu görülmektedir. Olan paramızı bitirdiler, olmayan paramızı, gelecekte kazanacağımızı varsaydıkları paramızı harcıyorlar.Peki, ne yapacağız?
Üretime dayalı adil bir ekonominin tesis edilmesi için, adil bölüşüm için, sadece zengin olanın değil herkesin refahının arttığı bir ülke için , liyakatli kişilerin görev alması için, hukukun üstünlüğünü sağlamak, kutuplaşmayı sonlandırmak için Saadet Partisine destek vereceğiz. Üye olacağız, görev alacağız.
Saadet Partisinin geçmişte olduğu gibi tekraren ülkemizi refaha kavuşturacağına inanarak diyorum ki, lütfen araştırın, bizi takip edin, destek olun,dua edin. Şu ekranlardan duyduklarınız için önce bir “acaba?” deyin. Emin olun, bir sürü siyasi parti var ama aslında iki tane siyasi parti var. İşte biri burada. Yani saadet Partisi. Diğeri için siz hangisini söyleseniz fark etmez.
Hepimizin birbirimiz üzerinde hakkı var. Kimse bizim yüzümüzden zulme uğramasın inşallah.
Bu temennilerle batıl olan bu sömürü düzeninin artık sonunun geldiğini de size müjdelemek istiyorum. Çünkü “Hak gelince batıl zail olur.” Tam ve kâmil insan haklarının verildiği, adalete güvenin yeniden sağlandığı, tüm insanımızın refaha erdiği bir dünyayı sizlere müjdeliyorum.
Beni sabırla takip ettiniz. Katılımlarınızdan dolayı Teşekkür ediyor, muhabbetle kucaklıyorum.
Allah’a emanet olunuz ifadelerini kullandı.
Paylaşın:
Objektif, tarafsız, şeffaf, hakaret olmadıkça her görüşe saygılı olmaya çalışıyoruz, sağı solu olmadan bütün siyasi haberlerinizi yayınları...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.