HABERMAX. Bugün, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler, yalnızca ülkemizin iç meseleleriyle sınırlı değil, aynı zamanda küresel bir soruna dönüşmüş durumdadır. Türk milletine yönelik operasyonların nihai hedefinin, sadece Türkleri değil, aynı zamanda Kürtleri ve diğer etnik kimlikleri de tasfiye etmek olduğu gerçeğini görmemiz gerekiyor. Bu topraklarda Türk milletinin varlığı, İslam’ın, kültürün ve tarihin bu coğrafyada varlığını sürdürebilmesi için hayati önem taşımaktadır. Eğer Türk milleti bu topraklardan silinirse, geriye ne Kürt kalır ne de İslam’ın özüdür. Bu, sadece bir halkın değil, tüm Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının çözülmesinin başlangıcıdır.
Tarihte, Balkanlar’da yaşanan Türk tasfiyesi, bugün Ortadoğu’da tüm şiddetiyle devam etmektedir. Irak, Suriye, Filistin, Libya, Lübnan gibi ülkelerdeki etnik temizlik ve soykırımlar, yalnızca Türk milletine yönelik değil, bölgedeki tüm halklara karşı büyük bir operasyonun parçasıdır. Emperyalist güçler, bölgedeki halkları birbirine düşürerek kendi çıkarlarını korumayı amaçlamaktadır. Bu süreçte, Türk milleti, binlerce yıllık medeniyetin ve ortak değerlerin temsilcisi olarak bu oyunlara karşı durmak zorundadır. Türkiye’nin birliğini koruyabilmesi, sadece Türk milletinin varlığıyla değil, aynı zamanda bu topraklarda yaşayan tüm halkların ortak çıkarlarıyla da doğrudan ilgilidir.
Türkçe ve Türk Bayrağı: Birliğimizin Teminatı
Bir toplumun varlığını sürdürebilmesi için en güçlü bağ, dil ve kültürdür. Türkçe, Türk milletinin birliğini simgelerken, Türk bayrağı da özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın ve mücadelenin sembolüdür. Türk milletinin ortak kimliğini oluşturan bu değerler, yalnızca bir halkın değil, bu topraklarda yaşayan tüm insanların da ortak paydasıdır. Türkçe, dil olarak sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda milletin ruhunu, kültürünü ve geçmişini taşıyan bir mirastır. Bayrağımız ise tüm zorluklara rağmen bir arada yaşamanın, bağımsızlığın ve özgürlüğün simgesidir. Türk milleti olarak, Türkçemizi, bayrağımızı ve ulusal kimliğimizi savunmak, varlık ve beka sorunumuzun temelidir.
Emperyalist Projeler ve Etnik Çatışmaların Körüklenmesi
Emperyalist güçler, etnik çatışmaları körükleyerek bölgeyi karıştırmak ve bölmek istiyor. ABD, Rusya, İsrail gibi ülkeler, kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu etnik bazda bölmeye çalışıyor. Küreselleşme adı altında dayatılan şehir devletleri, özerklik ve federasyon talepleri, aslında bu planların maskesidir. Bugün, Türkiye’nin birliğine yönelik tehditlere karşı tüm milletin, partiler üstü bir tutumla tek vücut olması şarttır. Türk milleti, geçmişte olduğu gibi bugün de bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini sürdürmelidir.
Kurtuluş Savaşı’ndaki Direnç ve Bugünkü Mücadelemiz
Türk milletinin direnci, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi yine milli birlikle mümkündür. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitmek, ona ve silah arkadaşlarına vefa borcumuzdur. Atatürk’ün ölümünden sonra, ABD’nin etkisiyle uygulamaya konulan ekonomik ve siyasi modelin Türkiye’yi içine sürüklediği durumu daha iyi analiz etmeliyiz. Türk milletinin bölünmemesi için el birliğiyle, devletin her kademesinde birlikte hareket edilmesi gerekmektedir. Bu topraklarda yaşamanın bedeli olarak çok ağır yükler düşmektedir. Türk milleti, bu yükleri taşırken, aynı zamanda vatanı ve bayrağı için her türlü fedakarlığı yapmalıdır.
Demografik İstila ve İç Tehditler
Türkiye, sadece dış müdahalelerle değil, aynı zamanda iç tehditlerle de karşı karşıyadır. Sığınmacı meselesi, demografik bir istilanın habercisidir. Bu durum, Türkiye’nin kültürel yapısını bozmakta ve ulusal güvenliğimizi tehlikeye atmaktadır. Emperyalist güçler, bu göç dalgası üzerinden Türkiye’yi zayıflatmaya ve bölmeye çalışmaktadır. Aynı şekilde, bölgedeki bazı etnik grupların, PKK gibi terör örgütlerinin etkisi altında, Türkiye’nin birliğine karşı çıkmaları da bu sürecin bir parçasıdır. Türk milleti, bu tehlikelere karşı direnişini sürdürmelidir.
Türkiye’nin Geleceği İçin Tarihi Bir Sorumluluk
Bugün, Türk milleti olarak sadece kendi iç tehditleriyle değil, tüm dünya üzerindeki küresel etkilerle de mücadele etmek zorundayız. Küresel güçler, Türkiye’yi küçültmeye çalışırken, bizler bir yandan kendi iç meselelerimizi çözüme kavuşturmalı, diğer yandan da bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizi sürdürmeliyiz. Türk milleti, geçmişten gelen bu tarihi sorumluluğuna sahip çıkmalı ve vatanına sahip çıkmalıdır.
Sonuç: Bir ve Bütün Olma Zamanıdır
Sonuç olarak, Türk milleti için bir ve bütün olmak, milli kimliği, kültürü, dili ve bayrağı savunmak bir yaşam meselesi haline gelmiştir. Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü, sadece bu milletin değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının da sorunudur. Bu topraklarda Türk milletinin varlığını sürdürebilmesi, tüm insanlık için büyük bir anlam taşımaktadır. Bugün, dünün hatalarından ders alarak ve tarihsel sorumluluğumuzu bilerek geleceğe umutla bakmalıyız. Unutmayalım ki, Türk milletinin beka sorunu sadece bu milletin değil, tüm bölgenin huzur ve istikrarı için de kritik bir önem taşımaktadır.