HABERMAX. Gazeteci ve yazar Rıza Zelyut, son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonların aslında çok önceden planlandığını öne sürdü. Zelyut, özellikle iki stratejik hamleye dikkat çekiyor: Gezi Parkı olaylarının yeniden kovuşturmaya açılması ve DEM Partililerin protestolara katılmaması için başlatılan yeni Kürt açılımı.
Rıza Zelyut’a göre, iktidar, İmamoğlu’na karşı bir strateji belirlerken halkı korkutma ve sokak protestolarını engelleme amacını güdüyor. Bu bağlamda, 12 yıl önceki Gezi Parkı olaylarının yeniden kovuşturmaya açılması, protestoların yeniden büyümesini engellemek adına atılmış önemli bir adım. Gezi olayları, 2013 yılında Türkiye’de büyük halk hareketlerinin patlak vermesine neden olmuş ve iktidara karşı büyük bir tepki oluşmuştu. Zelyut, bu davanın yeniden gündeme gelmesinin, özellikle halkın sokağa dökülmesi riskini engellemeye yönelik bir hamle olduğunu belirtiyor. Hükümetin, Gezi olayları üzerinden halkı korkutarak, olası protestoların önünü kesmeye çalıştığına dikkat çekiyor.
Yeni Kürt Açılımı: DEM Partilileri Protestolardan Uzaklaştırma
Zelyut, ikinci önemli strateji olarak ise, DEM Partililerin protestolara katılmamaları için başlatılan yeni bir Kürt açılımını gösteriyor. Bu açılımın, hükümetin, Kürt siyasetçilerini ve seçmenlerini İmamoğlu’na karşı oluşabilecek protestolardan uzak tutmak amacıyla devreye soktuğu iddia ediliyor. Özellikle DEM Partisi’nin üyelerinin protestolara katılmalarını engellemeyi amaçlayan bu açılım, Zelyut’a göre, hükümetin uzun vadeli politikalarının bir parçası. Bu stratejiyle, Kürt siyasi hareketlerinin, mevcut protestoları desteklememesi ve İmamoğlu’nun karşısındaki muhalefeti zayıflatma amacı güdülüyor.
Siyasetin Düştüğü Derin Çukur
Rıza Zelyut, söz konusu stratejilerin Türkiye’nin siyasal ikliminde derin bir çukur oluşturduğunu ifade ediyor. Siyasi rekabetin giderek daha sertleştiği, toplumsal kutuplaşmanın arttığı bir dönemde, bu tür hamlelerin toplumda güvensizlik ve gerilim yaratacağına dikkat çekiyor. Zelyut, hükümetin halkı korkutma ve stratejik olarak Kürt seçmenleri etkileme hamlelerinin, Türkiye’deki demokratik süreci zayıflatabileceği uyarısında bulunuyor.
Siyasetin bu tür manipülasyonlarla yönlendirilmesi, demokratik değerlerin zedelenmesine ve toplumun daha fazla kutuplaşmasına yol açabileceğini belirten Zelyut, Türkiye’nin siyasal hayatındaki bu “derin çukurun” çok daha büyük sorunlara neden olabileceğini vurguluyor.