HABERMAX. Konuk gazeteci ve yazar Etem Sevik, son yazısında postmodern aklın hakikat, şüphe ve anlam arayışına dair çarpıcı bir sorgulama sunuyor. Postmodernizmin doğrusal düşünceyi reddeden, hakikati göreceli ve parçalı bir hale getiren yapısını mercek altına alan Sevik, bu akla hem eleştirel hem de yapıcı bir şekilde sesleniyor.

Sevik, yazısında postmodernizmin hakikati yok etmediğini, yalnızca onun yansımalarını çoğalttığını vurguluyor: “Hakikatin parçalanması, onu yok etmez; sadece aynadaki yansısını çoğaltır.” Şüphenin düşüncenin tuzu olduğunu, ancak inancın da insan zihninin ekmeği olduğunu belirten yazar, postmodern aklın şüpheyi kutsarken inancı göz ardı etme tehlikesine dikkat çekiyor.
Postmodernizmin “metnin ölümü” iddiasına da değinen Sevik, anlamın yazarın elinden alınıp okuyucuya teslim edilmesiyle ortaya çıkan sorumluluğu hatırlatıyor: “Metin öldü diyorsun, ama hâlâ onun mezar taşına yazı yazıyorsun.” Boşluğun ve belirsizliğin postmodern akıldaki yerini ise “Her boşluk, bir doluluk arzusudur” diyerek özetliyor.
Yazar, dekonstrüksiyonun (yapıbozum) güçlü bir araç olduğunu, ancak her kazının bir keşif garantisi taşımadığını ifade ederek, postmodernizmin araçlarını kullanırken bilinçli bir arayışın önemine işaret ediyor. Yazısını, postmodern aklın kavgadan çok oyunu sevdiğini, ancak kuralsızlığın bile bir kural olduğunu vurgulayan ironik bir notla tamamlıyor: “Postmodernizmin en büyük ironisi budur; kuralsızlık bile bir kuraldır.”
Sevik, okurlarına “Aklın hangi oyunu oynuyor?” sorusunu yönelterek, bireysel bir anlam arayışına davet ediyor. Bu düşündürücü yazı, postmodern dünyanın çelişkilerini ve fırsatlarını anlamak isteyenler için güçlü bir tartışma zemini sunuyor.