Dolar 42,5274
Euro 49,6098
Altın 5.782,09
BİST 10.918,51
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 19°C
Paz 15°C
Pts 12°C
Sal 12°C

Nezih İlter: “Türkiye’nin Geleceği Kısa Vadeli Hesaplarla Satılamaz”

Nezih İlter: “Türkiye’nin Geleceği Kısa Vadeli Hesaplarla Satılamaz”
11 Eylül 2025 07:39 | Son Güncellenme: 11 Eylül 2025 07:40
353

HABERMAX. Zafer Partisi Karaman İl Başkanı Nezih İlter, AKP ve müttefiklerini hukukun üstünlüğünü aşındırmakla suçlayarak, “Ulusal varlıklarımız siyasi pazarlık konusu yapılamaz. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dönüş şarttır” dedi.

Demokrasi ancak hukukun üstünlüğünün hüküm sürdüğü yerde gelişir. Hukukun üstünlüğü ise ancak demokrasi içinde ayakta kalır. Biri zayıfladığında diğeri çöker. Bugün Türkiye’de sarsılan milletimiz değil, bu temelleri aşındırmayı ve Cumhuriyetimizin geleceğini tehlikeye atmayı seçen AKP ve müttefikleridir.

Kendi başarısızlıklarıyla yüzleşen AKP ve müttefikleri, sorumlu politikanın yerine bölünmeyi koydular. Kurumları güçlendirmek yerine, gücü tek bir merkezde yoğunlaştırdılar. Bu sürdürülebilir bir yönetim değil. Korku, manipülasyon ve anayasal ilkeleri hiçe sayarak bir yönetimdir.

Birkaç gün önce, 16 yaşında bir genç, İzmir’de iki polis memurunun -Müfettiş Muhsin Aydemir ve Polis Memuru Hasan Akın- hayatını kaybettiği bir saldırı gerçekleştirdi. Bu, şok edici bir suç ve trajik bir uyarıydı. Gençlerimiz radikal ideolojilere karşı savunmasız kalırken, iktidardakilerin ulusal öncelikler yerine siyasi manevralarla meşgul olduğunu hatırlatıyor. Şehit polislerimizin ailelerine ve Türk milletine en derin taziyelerimizi iletiyoruz. Çocuklarını koruyamayan bir yönetim, halkını koruduğunu iddia ettiğinde kendi meşruiyetini zedeliyor.

Peki, bugün Parlamento gündemine ne hakim? Yoksulluk değil. İşsizlik değil. Tarım veya göç değil. Yargı bağımsızlığı değil. Asıl tartışma, temsilcilerin hüküm giymiş bir terörist liderle görüşmek üzere İmralı’ya gidip gitmemesi. Açık konuşalım: Ulusal egemenlik pazarlık masasına oturtulamaz. Terörizmi siyasi bir aktör olarak ele almaya yönelik her girişim, Türkiye’yi daha zayıf, daha bölünmüş ve daha az güvenli hale getiriyor.

Dijital ve siyasi cephede başka bir zorlukla karşı karşıyayız. AKP ve müttefikleri sosyal medyayı defalarca kısıtladı. Ulusal güvenliği korumak için değil, muhalefeti susturmak için. Piyasa verileri, bu tür kısıtlamaların tek bir gününün Türkiye’ye reklam, ticaret ve halkla ilişkiler açısından 1 milyar liraya varan değer kaybına mal olduğunu gösteriyor. Ancak daha büyük maliyet demokratik: vatandaşların, girişimcilerin, sivil toplumun ve muhalefetin özgürce konuşabileceği alanların boğulması. Sosyal medyayı susturmak, demokrasinin kendisini susturmaktır.

Bu kısıtlamalar, Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı yürütülen daha geniş kapsamlı bir siyasi ve yargı kampanyasıyla örtüşüyor. Bu kampanya, açık tartışmayı bastırmak ve milyonlarca seçmenin haklarını ellerinden almak için tasarlandı. Bu taktikleri kınıyoruz. CHP seçmenlerinin iradesine saygı duyuyoruz. Liderlerini özgürce seçme haklarını savunuyoruz. Ve CHP liderliğini tüm demokratik güçlerle basit bir platformda birleşmeye çağırıyoruz: Anayasayı savunun. Teröristlerle pazarlık yapmayı reddedin. Yargı bağımsızlığını yeniden sağlayın. Özgür seçimleri garanti altına alın.

Ekonomik cephede, son ifşaatlar kamuoyunda endişeye yol açtı. AKP ve müttefiklerinin Orta Vadeli Programı’na göre Türkiye, 2026 ve 2027’de özelleştirmelerden 250 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Aynı gün, uluslararası medya, hükümetin İstanbul’daki iki Boğaz köprüsünün ve önemli otoyolların işletme haklarını satma planını yeniden gündeme getirdiğini bildirdi; bu, tarihimizin potansiyel olarak en büyük özelleştirmesi olacak. Zafer Partisi’nin tutumu açık. Ulusal varlıklar şeffaflık, hesap verebilirlik ve Türk halkının uzun vadeli çıkarları gözetilerek yönetilmelidir. Büyümeye, istihdama ve refaha katkıda bulunan sorumlu yatırımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak ulusal varlıklar Türk Milleti’ne aittir. Kısa vadeli kâr planlarına veya siyasi amaçlı satışlara indirgenemezler. Köprülerimiz ve otoyollarımız ekonomimizin omurgasıdır. Asla pazarlık kozu olarak görülmemelidirler. Kısa görüşlü özelleştirme modernleşme değil, ülkenin geleceğinin satılmasıdır.

Bu arada, AKP ve müttefikleri, korumaya yemin ettikleri Anayasa’yı ihlal etmeye devam ediyor. Şimdi, reform için değil, bu ihlalleri kalıcı hale getirmek için Anayasa’yı yeniden yazmaya çalışıyorlar. Halk bunu açıkça görüyor. SER-AR araştırma şirketinin iki gün önce yayınladığı bağımsız bir ankete göre, Türk seçmenlerinin %68’i artık erken seçim talep ediyor. Neredeyse çeyrek asırlık iktidarlarının ardından AKP ve müttefikleri geride istikrar değil, kriz bıraktı. Ve sonlarının yaklaştığını gördükleri için, hukukun sınırlarını daha da aşarak daha da saldırganlaştılar.

Ancak hiçbir iktidar koalisyonu halkın iradesinin üzerine çıkamaz. En fazla, kaçınılmaz olanı kısa bir süre geciktirebilirler. Sonunda, son söz iktidara gölgede tutunanlar tarafından söylenmeyecek. Son söz Türk halkı tarafından söylenecek. Ve geldiğinde, bu söz gerileme anlamına gelmeyecek. Yenilenme anlamına gelecek. Demokrasi, kurumlar ve Cumhuriyet’in kendisi için yeni bir başlangıç. Türkiye bir NATO müttefiki. Göç ve bölgesel güvenlikte ön saflarda bir devlet. Burada yaşananlar sınırlarımızın çok ötesinde önem taşıyor. Talebimiz açık: Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dönüş. Kurumlara güveni yeniden inşa etmek. Hem dijital hem de fiziksel kamusal alanları korumak. Ve siyaseti egemenliğe, şeffaflığa ve Türk halkının iradesine geri döndürmek.

Bugün, AKP ve müttefiklerinin önceliği artık yönetmek değil. İktidara tutunmak. Ancak devlet yönetimi kısa vadeli hesaplarla, sansürle, anayasal hilelerle sürdürülemez. Gerçek yönetim sabır gerektirir. Strateji gerektirir. Bilgelik gerektirir. Ve milletin kolektif iradesine saygı gerektirir.

Türk milleti bu Cumhuriyeti bir asırdır taşıyor. Ve bir kez daha… taşıyacak. Demokrasiyle. Hukukla. Ve egemenlikle.

Paylaşın:
Habermax, tarafsız ve şeffaf habercilik anlayışıyla, her görüşe saygı göstererek doğru ve güncel bilgileri sunmayı hedefler. Siyasi ayrım yapmadan, güvenilir içeriklerle okuyucularını bilgilendirir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.