AHA.Bir garip ülkeyiz, ikiye bölünmüş gibiyiz…Paris’te Webo’ya “Negru” ya da Negro” dendiği için haklı olarak ırkçılığa karşı ayrımsız olarak “hepimiz” ayağa kalkıyoruz. O “hepimiz” dışarıdan içeriye döndüğünde, bırakınız siyasi konuları, futbolda bile hemen “ayrımcı” olabiliyor. Futbolcu Deniz Naki’nin yaşadıkları çok eski değil, onun takımı Amedspor halen “ayrımcılık yaşıyoruz, saldırılara uğruyoruz” demeye devam ediyor, tepki gösterenlerin sayısı abartarak söylersem “parmakla sayılacak kadar” az!
Irkçılığa karşı Webo’nun yanında “kolayca” yer alanların kendi ülkelerinde, bırakın sokakta yaşanan ırkçılığı, ırkçılığı besleyen nefret dilini medyada nasıl kullandıklarını, nasıl ırkçı olduklarını merak edenler Hrant Dink Vakfı’nın düzenli olarak yayınladığı “Medyada Nefret Söylemi Raporu”na dönüp bakabilirler. Bir yıl içinde hem de yazılı ve görsel medyada tam 5515 nefret suçu işlenmiş. İlk üç sırada yer alanlar belli: Ermeniler, Suriyeliler, Yahudiler…
Yönetememe krizi derinleştikçe iktidarın beslediği ve büyüttüğü nefret dili medya ile sınırlı kalmıyor, meclis başta olmak üzere her yere hakim oluyor. İtiraz kültürünü bile tahammülü kalmayan iktidar bloku mecliste de, meclis dışında da her türlü itiraza müthiş saldırgan bir dille cevap veriyor. Erdoğan ve Bahçeli’nin söylemlerinden sonra, nefret dilinin yeni örneklerini bütçe görüşmeleri sırasında mecliste görüyoruz.
Yalnızca memleketin değil kendilerini her şeyin “sahibi” olarak gören “atanmış Bakanlar”, kendileri gibi düşünmeyenleri, itiraz edenleri, hele hele kendilerini doğrudan eleştirenleri, “cevap vermek için” kürsüye her çıktıklarında kavramların ve saygının da bütün kurallarını çiğneyerek aşağıladılar, hakaret ettiler, seviye dip yaptı!
Dozları değişse de Soylu’dan Akar’a, Fuat Oktay’dan Mustafa Varank’a kadar bütün bakanlar, yalnızca kibir olarak açıklanamayacak bir şekilde, devletin kurumsal yapısını ve hukuku hiçe sayarak konuştular. HDP başta olmak üzere CHP’yi ve İYİ Partiyi hedefe oturtan kimileri “oh oh” dedi, kimi de sanki faşizm sermaye dışında bir olguymuş gibi “sermaye faşisti” dedi…
Kutuplaştırıcı politikanın, hele hele de kimlikler ve inançlar üzerinden kutuplaştırma üzerine oturmuş ırkçı, mezhepçi, cinsiyetçi politikaların bugüne kadar bırakın bir tek sorunu çözmesini, tersine sorunları derinleştirdiği, kaosu beslediği, kan ve gözyaşı getirdiği bilinse de havada nefreti ve kutuplaşmayı körükleyen hakaretler uçuşmaya devam ediyor…
ONURLU, HUZURLU VE GÜVENLİ BİR YAŞAM
Nefret dilinin, kutuplaşmanın doğrudan iktidar üzerinden bu kadar arttırıldığı bir ortamda, benim de imzacı olarak içinde yer aldığım 805 kişi 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü de dikkate alarak, “aşımızın, işimizin, sağlığımızın güvence altında olduğu, adil, özgür, barışçı bir ortamda, onurlu, huzurlu, güvenli bir yaşam talep ediyoruz” diye bir bildiri yayınladılar.
“HDP kapatılsın” talebini yükselten Bahçeli bu açıklamayı da “boş geçmedi” ve imzacıları “yine bildik aydın müsveddeleri, kiralık kalem, sözde gazeteci ve kimliksiz akademisyenlerden mürekkep 805 çürük şahıs sipariş bir zillet bildirisine ortaklaşa imza atmışlardır. İhanet masasının başında mama kuyruğuna girmişlerdir” diye hedefe oturttu.
Nasıl oturtmasın?!
805 kişinin yayınladığı bildiride önce “özellikle siyasîleri içerecek bir af çıkarılmadan, yargının yürütmeden bağımsızlığı sağlanmadan, keyfi ve mesnetsiz KHK’larla mağdur edilenler haklarına kavuşturulmadan, kayyım uygulamalarına son verilip seçilmişler görevlerine iade edilmeden, İstanbul Sözleşmesi uygulanmadan, doğal varlıkların ve çevrenin rant uğruna talan edilmesinin önüne geçilmeden hiçbir reform söyleminin inandırıcı olamayacağını ve hiçbir soruna çözüm getiremeyeceğini ifade ediyoruz” deniyor, arkasından da, “özgürlük ve eşitlik ortak yaşamın tesisinin ve toplumun yeniden ‘biz’ olmasının önkoşuludur” vurgusu yapılıyor ve bu önkoşulu hayata geçirmek için “memleketin dört bir köşesinde yanan çoban ateşlerinin sesi olacak bir demokrasi ittifakını kurmak için hızla cesur bir adım atalım” deniyordu…
Şimdi sıra, huzurlu ve güvenli bir memleket için tercihini “biz”den yana koyarak memleketin bölünmesini değil, birleşmesini isteyenler olarak 805 kişiyle başlayan bu çağrıyı milyonlarla buluşturmak için imza atarak büyütmek…
İmza için: https://www.change.org/p/kamuoyu-onurlu-huzurlu-g%C3%BCvenli-bir-ortak-ya%C5%9Fam-istiyoruz?recruiter=false&recruited_by_id=d4d4b090-3f34-11eb-bb66-a391e9004714
16 Aralık 2020, İstanbul
Necdet Saraç