Çünkü yerel seçim genel seçim gibi olmasa da
ülkenin kutuplaşan politik gerçeği bu yerel seçimlere de yansıyacak!
Konya, Kayseri, Diyarbakır, İzmir gibi bazı büyükşehirler hariç yarış İstanbul, Balıkesir,
Bursa, Adana, Mersin gibi birçok önemli merkezde yine birkaç puan farkla, oransal olarak
da yüzde 41-45 ya da 45-47 bandında sonuçlanacak gibi duruyor. Anlaşılan o ki, seçim
sonucunu ise seçmenin yalnızca yüzde 10’u belirleyecek. Bu yüzde 10’un arka planında
ise “kararsızlık” ya da “parti değiştirme” değil “kazanacak aday” tartışması olacak. Yerel
seçimler için “iyi ikinciliğin” bir anlamı olmayacağı için bloklaşan seçmen kazanacak
adaya yönelecek. Cumhurbaşkanlığı yarışında Kılıçdaroğlu’na kaybettiren en önemli
etkenlerden biri İYİ Parti’nin ısrarla öne çıkarttığı “Kazanacak Aday” tartışması olmuştu.
Yerel seçimler de benzer bir tartışma bu kez İstanbul, Balıkesir, Bursa, Adana başta
olmak üzere birçok yerde İYİ Parti’ye karşı kendiliğinden yürüyor…
Büyükşehirlerde Yeniden Refah Partisi’nin alacağı oy nasıl ki, Cumhur İttifakı adaylarına
kaybettirme potansiyeli taşıyorsa, CHP adayları açısından da DEM ve İYİ Parti’nin
alacağı oy seçim sonucuna yansıyacak, CHP adaylarına kazandıracak ya da
kaybettirecek!
AKP ve CHP’de dramatik değişimler beklenmiyor.
Örneğin İstanbul’da DEM ve İYİ Parti seçmenin yarıdan biraz fazlası İmamoğlu’na oy
vereceği görülürken, Balıkesir’de de İYİ Parti seçmenin neredeyse üçte ikisi Ahmet Akın’a
oy verme eğilimi içinde. Balıkesir’de İYİ Parti seçmeni “kazanacak adaya” daha fazla
yönelirse Ahmet Akın’ın seçimi kazanması da bir o kadar yakınlaşacak!
Tablo 2019 gibi olmasa da, Millet İttifakı dağılmış, CHP kendi iç tartışmalarını
tüketememiş olsa da 2017 Anayasa referandum sürecinde başlayan ve 2023’e kadar
devam eden “Sandık İttifakı” partilere rağmen devam ediyor. Yakından izlediğim İstanbul
ve Balıkesir seçimlerinde bunu görmek mümkün. Örneğin İstanbul’da Ekrem İmamoğlu
fiili olarak “İstanbul İttifakı”nı, Balıkesir’de de Ahmet Akın “Kuvayi Milli İttifakı”nı kurmuş
durumdalar. Bu nedenle İmamoğlu da, Akın da kendi kentlerinde partileri CHP’nin aldığı
oyun çok üzerinde oy alıyorlar…
KENDİ SEÇMENİNİ MOTİVE ETMEK
2019 yılında CHP’nin ittifakla kazandığı Büyükşehirlerin çoğunda ve Balıkesir, Bursa gibi
kaybettiği şehirlerinde CHP adayları lehine İYİ Parti ve DEM seçmeninin, hatta bazı
yerlerde, örneğin Balıkesir’de AKP ve MHP seçmenin Ahmet Akın lehine fiili bir “sandık
ittifakından” pozitif olarak bahsetmek mümkünken, CHP adayları için başka bir tehlike
ortada duruyor.
CHP üyelerinin ve seçmeninin bir bölümü, 14-28 Mayıs seçim yenilgisi, arkasından
kurultay ve son olarak da aday belirleme sürecinde kırılmış, küsmüş durumda. Oran verip
spekülasyon yapmak istemem ama bu oran örneğin İstanbul gibi önemli bir yerde CHP
seçmeninin yüzde 10’ununu aşıyorsa bu gerçeği dikkate almak zorunludur.
Seçim yaklaştıkça “sandığa gitmem, oy vermem” diyen seçmenin oranında düşme olsa
da, bu tehlike bertaraf edilmediği sürece seçim kaybetme tehlikesi devam eder. CHP
adayı kendi dışındaki partilerden oy alırken, kendi partisinin seçmeninin önemli bir
bölümünden oy alamıyorsa sorun var demektir. Erdoğan’ın ve AKP-MHP kurmaylarının
döne dolaşa bu gerçeği kaşımaları, muhalefetin iç sorunlarını yerel seçim temalarından
biri haline getirmeleri bu anlamıyla asla tesadüf değil!
Yapılan bazı hamleler CHP’nin “bu tehlikenin farkında” olduğunu gösterse de, CHP Genel
Merkezi bu tehlikeyi daha fazla önemsemeli ve umursamalı. CHP seçmeninde
küskünlüğün devamı, kampanyaya katılma isteğini azaltıp, sandığa gitmeme oranını
arttırma tehlikesi taşırken, diğer bir tehlike de küskün CHP üyesinin sandıkları
korumak için görev almamasını beraberinde getirir ve sandık güvenliğini tehlikeye
sokar. Yani özetin özeti, “sandık ittifakı” önemli ama “parti içi ittifak” da en az o kadar
önemlidir. Çünkü yerel seçimlerin kazanılması otoriter gidişe dur diyeceği gibi, ülkede
yeni siyasi dengeleri de beraberinde getirir!