HABERMAX.SEVGİLİ OKURLAR; Batı Avrupa insanı özellikle küreselleşmenin iyiden iyiye gücünü arttırdığı 70’li yılların ortalarından itibaren huzuru ve mutluluğu sınırsızca tüketmekte buldu. Dolayısıyla batılı hayat tarzında artan tüketim alışkanlıkları küresel ekonomi-finans araçlarıyla bütün dünyada dolaşıma önlenemeyen ‘küreselleşen tüketim’, ‘artan hızda küresel tüketim’, önüne geçilemeyen, geçilemez küresel tüketim’ yöntemi ve sistemi sebepleri ve sonuçlarıyla çok çeşitli ve insan hayatı için çok zor olan rahatsızlık ve hastalıkları beraberinde getiren şekilde “Global tüketim çılgınlığı” kavramını güncel hayatımızın ortasına çözümü çok zor büyük bir sosyo psikolojik ve ekonomik problem olarak koydu.
TÜRKİYE’MİZ insanları içinse, sade bir hayatı yaşamak çok kolay gerçekten. Çünkü bizim tarihimiz ile örf, adet, geleneklerimiz sade bir hayatı koşullarını dün olduğu gibi bugünde önümüze seriyor. Önemli olan görmekte. Öyle ki, yapmamız gereken tek şey sade bir yaşamı tercih etmemizde. Gerisi eski bir tabirle çorap söküğü gibi gelir.
ŞURASI artık ortada duran çıplak bir gerçektir ki, dünyanın her tarafında yaşayan insanlar sade bir yaşamın özlemini çekiyorlar. Bu özlen bence bir anlamda nostaljik olmanın da ötesine taşmış durumda. Önce ABD’de ve de Batı Avrupa’da olup bitenler herkesin herkesten, her yerden ve her şeyden haberdar olduğu dünyanın küresel küçük bir köye dönmesi yıllık milli gelir seviyesinin çok düşük rakamlarla ölçüldüğü ülkelere kadar yayıldı ve etkisini bu ülkelerin kaynaklarının sömürülmesi biçiminde gösteriyor. Ancak bu önemli gerçeğine rağmen insanca yaşam olanakları tıpkı yeni şu ve enerji kaynaklarının aranması gibi dünya üzerinde saygınında arayıcısı olmamız doğru olan sebep, sonuna değin sevgi arayışında olmamız güzel sonuç olacaktır.
KÜRSELLEŞMENİN İZİNDE ve dünyadaki Neo Liberal politikaların dayatmalarıyla Türk toplumu geleneksel toplum yapısından hızla uzaklaşarak bir anlamda sınırsız tüketim alışkanlıklarının yoğun etkisi altına girdi. Küresel tüketimin toplumunun ‘daha çok kazanmak ve daha çok tüketmek’ genel söylemine kendisini açtı. Örneğin çok para, ev, otomobil, işyeri falan derken ardı gelmeyen istek ve beklentiler herkesi, her yeri sardı sarmaladı.
PEKİ NE YAPMAK GEREKİR? Daha çok tüketerek, daha çok keyifli, huzurlu ve mutlu oluyor muyuz? İnsanlara böyle bir soru geldiğinde çoğunluğu ‘hayır’ yanıtını veriyor. Sebep, sonuç ilişkisinde artık tüm dünya şunu çok iyi öğrendi; Doğadaki her şeyi metaya çevirip, insanda eşyanın bir parçası haline geldiğinde ve her şeyi ama her şeyi sınırsız tükettikçe bir yere varılıyor. Doğada ve dünyada gördüğümüz, bildiğimiz her bir güzellik aslında çirkinliklerin, kötülüklerin ve yıkımların kurbanı oluyor. Artık bundan vazgeçmemiz yerine her anlamda mutluluğu insan ve doğa ile uyumlu ve barışık bir dünyada aramamız gerekiyor.