Öncelikle otizmin ne olduğundan bahsedebilir misiniz?
Otizm, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan sosyal iletişim alanlarında bozulmaya yol açan, nörogelişimsel bir bozukluktur. Genellikle erken çocukluk dönemlerinde belirtilerin görülmeye başladığı bir çocukluk çağı hastalığıdır. Çok farklı klinik görünümlere sahip bir hastalık olduğu için otizm spektrum bozukluğu şeklinde adlandırılmaktadır.
Peki bir bireyin otizmli olduğunu nasıl fark edebiliriz? Yani otizm belirtileri nelerdir?
Otizm spektrum bozukluğu en sık konuşma becerilerindeki gerilik ile fark edilir. Erken çocukluk döneminde babıldamanın olmaması, kelimelerin ve cümlelerin olmaması ile fark edilir. Doktora başvurunun en sık nedeni genellikle dil becerilerinin gelişmemesidir. Ayrıca sosyal iletişim kısıtlılığı, göz teması kurmama, adı ile seslenildiğinde bakmama, yalnızlığı tercih etme bu belirtilerden bazılarıdır. Sosyal alan dışında tekrarlayıcı hareketlerinin olması; amaçsız kanat çırpma, el çırpma gibi otizm belirtisi olabilir. Dönen cisimlere ilgi duyması, nesneleri amaçları dışında kullanması, rutinleri dışına çıkıldığında aşırı tepki vermesi, bazı seslere aşırı duyarlılık gibi belirtiler de otizm bulgusu olabilir. Erken evrelerde sosyal gülümsemenin olmaması, kucağa alındığında rahatsız olma gibi davranışlar ebeveyn tarafından fark edilebilir. Ancak tanı için saydığımız bu bütün belirtilerin olmasına gerek yoktur. Bazı otizm tanılı bireyler kısmen belirtileri gösterebilirken, kimi olgularda tüm belirtiler şiddetli boyutta görülebilir.
Otizm tedavi sürecinden bahseder misiniz?
Otizmin neden olduğuna dair kanıtlarımız kısıtlı olduğu için maalesef kesin bir tedavisi yok. Otizm genelde hayat boyu devam eden bir bozukluk olarak tanımlanır. Özellikle erken tanı edilmiş, erken müdahale programları uygulanmış ve eşlik eden psikiyatrik hastalıklar olmadığında daha iyi gidişli olduğundan bahsedilebilir. Bazı kişiler zamanla otizm tanısını karşılamayabilir, bu tanıdan çıkabilirler. Otizmi olan bireylerde, birbirlerinden farklı düzeylerde problemler söz konusudur. Bu sebeple başvuran kişinin tedavi ve takip programı bireyin işlevsellik düzeyi ve yetersizlik alanlarına göre yapılanmalıdır. Tedavi temel olarak eğitsel yaklaşımlar ve ilaç tedavileri olarak ikiye ayrılabilir. Otizmde temel belirtileri hafifletmek ve işlevselliği artırmak için en etkin yaklaşım eğitsel yaklaşımlardır. Bu eğitsel yaklaşımlar sosyal-iletişimsel alanda gelişmeyi, istenmeyen davranışları azaltmayı, yeni beceriler kazandırmayı hedeflemelidir. İlaç tedavisine gelecek olursak otizm bozukluğuna özgü bir ilaç bulunmamaktadır. Ancak kullandığımız ilaçların tekrarlayıcı hareketleri azalttığı, otizme eşlik eden davranışsal sorunlara iyi geldiği bilinmektedir. Bu bahsettiğim tedaviler dışında uygun olan hastalarda konuşma-dil terapileri, uğraş terapileri, spor eğitimleri uygulanabilir. Bu tedaviler dışında uygulanan diyet tedavileri, immunterapi gibi tedaviler bilimsel kanıtı olmayan tedavilerdir.
Peki hocam otizmli bireylerin eğitimleri nasıl olmalıdır?
Otizmli her çocuğun eğitimi kendine özgüdür. Var olan yeteneklerini geliştirmeye yönelik eğitimler dışında sosyal iletişimi artırmaya yönelik, dil becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler planlanmaktadır. İhtiyacı olan bireylerde öz bakım becerileri, motor beceriler gibi birçok alanda eğitsel destek planlanabilir.
Aslında burada en önemli görev ebeveynlere düşüyor. Otizmli bir çocuğu olan ebeveynlerin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Eğitsel destek her yaştan çocuk için çok önemlidir. Bu nedenle umutsuzluğa kapılmadan eğitsel desteğe devam etmek otizmli bireyler için vazgeçilmezdir. Bunun dışında son yıllarda özellikle erken çocukluk döneminde artan ekran maruziyeti otizm açısından riskli olan çocuklarda belirtileri şiddetlendirebilir. Erken çocukluk dönemlerinde otizm olsun veya olmasın ekran maruziyetlerinin azaltılması çocukların gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Eklemek istediklerim çocukları için otizm tanısından şüphelenen ebeveynler mutlaka önce bir çocuk psikiyatri uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Son dönemde sıkça duyduğumuz uyaran eksikliği durumu ile ayırmak oldukça önemlidir.
Muhabir: Meltem Kaçar, Elif Sıla Duzcu (BHİ)