HABERMAX. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyada paylaştığı yazısıyla gündeme oturdu. Türkiye’nin iç ve dış politikalarına dair çarpıcı eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, ülkenin geleceği için kritik bir uyarıda bulunarak, mevcut yönetim anlayışına sert tepki gösterdi. Yazısında, Türkiye’nin Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine geri dönmesi gerektiğini ve tek adam rejiminden kurtulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, demokrasi, adalet ve liyakat konularında devrim yapılması gerektiğini savundu.
Kılıçdaroğlu’nun yazısında, Türkiye’nin Cumhuriyetin ilanıyla kazandığı demokratik yapıyı koruması gerektiği üzerinde duruluyor. “Demokrasi ile taçlandırılmış Cumhuriyetimiz, güçler ayrılığı ilkesine tekrar dönmediği sürece, devletimizin geleceği tehdit ve tehlike altındadır” diyen Kılıçdaroğlu, bu ilkenin Türkiye’nin uzun vadede güvenliğini ve istikrarını sağlamak için kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Güçler ayrılığının ihlali ile birlikte devletin reflekslerinin yavaşlayacağını ve yanlış kararlar alınacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, başta dış politika olmak üzere birçok alanda ülkenin doğru yönetilmesi gerektiğini vurguladı. “Devlet, günlük düşünemez! Devletin refleksi geç kalamaz!” diyerek, devletin birincil önceliğinin istikrar ve güvenlik olması gerektiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, yazısında özellikle Türkiye’nin dış politikasını eleştiriyor ve komşu ülkelerle olan ilişkilerin önemini vurguluyor. Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın gergin ve belirsiz bir ortamda olduğunu, bu nedenle dış politikada tutarlılık ve kararlılığın hayati önem taşıdığını belirtiyor.
Kılıçdaroğlu’nun dikkat çektiği noktalardan biri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile barış görüşmeleri yapma isteğiyle ilgili sonrasında yön değiştirmesi oldu. Erdoğan’ın iki ay önce “Suriye ile barış görüşmeleri yapmak istiyorum” açıklamasına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bu konuda aldığı hangi emirle pozisyon değiştirdiğini sorguladı. Dış politikada böyle bir belirsizliğin Türkiye’nin güvenliğini tehdit edebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Komşunuzun evi yanarken, orada kavga varken, siz kendi evinizde huzur bulamazsınız” diyerek, Türkiye’nin dış politikasında daha kararlı bir tutum sergilenmesi gerektiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, yazısında Türkiye’nin yönetim biçiminde ciddi bir değişim gerektiğini ifade etti. Son yıllarda Türkiye’nin tek adam rejimi ile yönetildiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, bu yönetim anlayışının devletin işleyişinde büyük sorunlara yol açtığını belirtti. “Türkiye, en kısa sürede bütün güçleri kendinde toplayan, teslim alınan ve tehdit edilebilen bu tek adamlı Saray Rejiminden kurtulmalıdır” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, bu rejimin Türkiye’yi tehlikeli bir yola soktuğunu ve ülkenin demokrasiye zarar verdiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin, yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrılığını yeniden tesis etmesi gerektiğini belirterek, liyakatli kadroların işbaşına gelmesi gerektiğini söyledi. Bu sayede, başta dış politika olmak üzere, adalet, ekonomi, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel alanlarda reformlar yapılabileceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, bu reformların Türkiye’nin geleceği için elzem olduğunu ve ülkenin demokrasisini pekiştirmek için gerekli adımların atılmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, yazısında ayrıca Türkiye’nin demografik yapısına da değindi. “Milletin demografik yapısını değiştiremezsiniz!” diyerek, mevcut yönetimin bazı politikalarla toplumsal yapıyı değiştirmeye çalıştığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin üniter yapısının korunması gerektiğini ve bu yapının tehdit edilmemesi gerektiğini savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazısı, Türkiye’nin mevcut yönetim anlayışına yönelik ciddi eleştirilerde bulunan ve gelecekte yapılması gereken reformlara dikkat çeken bir metin olarak öne çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun çağrısı, Türkiye’nin demokrasiye ve liyakata dayalı bir yönetim anlayışına geçiş yapması gerektiğini vurguluyor. Bu yazı, hem Türkiye’nin iç politikası hem de dış politikası açısından önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor ve gelecekteki yönetim anlayışının nasıl şekilleneceği konusunda tartışmalara yol açması bekleniyor.