HABERMAX. KDK’dan Yerlikaya’ya ‘Suçlusun İçişleri Bakanı!’ açıklaması: ‘Ölen her kadın için iki elimiz yakanızda ’Kadın Dayanışma Komiteleri, Türkiye’de artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda İçişleri Bakanlığı’nı ve diğer yetkili kurumları sert bir dille eleştirerek suçlarını hatırlattığı bir açıklama yaptı.
‘Yurttaşını koruyamayan devlet organları sorumludur’
Kadın Dayanışma Komiteleri’nin açıklamasında İçişleri Bakanlığı’nın kadınların can güvenliğini sağlamak zorunda olduğu kaydedildi. Bireysel silahlanmanın yasaklanması, ruhsatsız silah denetimleri ve ruhsatsız silah bulundurma cezalarının artırılması gerekliliğine işaret edilen açıklamada “Koruma ve uzaklaştırma kararı alan kadınlar İçişleri Bakanlığı güvencesiyle korunmak zorundadır.” denildi.
Kararlara rağmen bir kadının zarar görmesi halinde kadınları korumakla yükümlü kamu görevlileri hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması gerektiği belirtilirken “görevini yerine getirmeyen sorumlu kamu görevlileri hakkında jet hızıyla verilen ve adeta kural halini almış takipsizlik kararlarından yurttaşını koruyamayan devlet organları sorumludur” ifadelerine yer verildi.
KDK açıklaması “Biliyoruz ki görevinizi yerine getirmediğiniz her an kadınlar ölmeye devam edecek. Öldürülen her kadının sorumluluğu İçişleri Bakanlığı’ndadır. Suçlusunuz ve hesap vereceksiniz. Sorumluluklarınızı yerine getirmediğiniz her an iki elimiz yakanızda olacak! İki elimiz yakanda Ali Yerlikaya!” ifadeleriyle son buldu.
‘Aile ve annelik güzellemesi yapanlara sesleniyoruz: Çenenizi kapatın’
KDK Sorumlusu Senem Doruk İnam, dün akşam sosyal medya hesabından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Anneyle Güçlü Aile, Aileyle Güçlü Türkiye Programı” mesajını alıntılayarak “Kadınlar katledilirken aile ve annelik güzellemesi yapanlara sesleniyoruz: Çenenizi kapatın!” paylaşımını yaptı.
İnam paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“2024 yılında öldürülen kadınların %71’i aile içerisinde öldürüldü. Öldürülen kadınların hesabını sormaktan aciz iktidar her güne yeni ölümler eklerken aileyi ve anneliği ağzından düşürmüyor. Sağlık Bakanı çıkıp ”çocuğunuz olmazsa aile olamazsınız” diye buyuruyor; kadınlar aile cüzdanlarında ya da doğum belgelerindeki bir haneye indirgeniyor. Bütün bir düzen kadını yalnızca annelikle niteliyor. Ama çocuklarımızı korumaktan aciz bu düzen varlığını sürdürüyor.
Ağzınızdan aile çıkan her an size o ‘şanlı’ ailelerinizde katledilen kadınları hatırlatacağız. Her ‘aile’ dediğinizde boşanmak istediği için öldürülen kadınların, her ‘anne’ dediğinizde çocuklarının gözü önünde katledilen kadınların hesabını soracağız. İki elimiz yakanızda”
KDK açıklamasının tamamı şu şekilde:
Günde en az bir kadının katledildiği, binlercesinin şiddete maruz kaldığı bir ülkede yaşıyoruz. Aynı mahallede oturduğumuz, işe giderken aynı sokaklarda yürüdüğümüz kadın arkadaşlarımız evlerinde, işyerlerinde, sokak ortasında şiddete uğruyor, hayatını kaybediyor. Yalnızca cinayete kurban giden sayısı artmıyor. Kadınların öldürülmesi daha canavarca bir hal alıyor.
Türkiye’de 2024 yılı kadınların en çok öldürüldüğü yıl olarak tarihe geçti. 2025 yılında yaşadıklarımıza bakıyor ve anlıyoruz ki bu düzende her yıl bir önceki yılın ‘rekorunu’ kırmaya, “en çok kadının öldüğü yıl” olmaya aday. Kadınlar her yıl daha fazla ölüyorken sen ne yapıyorsun İçişleri Bakanı?
Cinayet Ortağısın İçişleri Bakanı
Devlet vatandaşını korumakla görevlidir, vatandaşını korumak zorundadır. Kadınlar olarak hiçbirimizin can güvenliğinin olmadığı bu utanç tablosunun sorumluları başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere yetkili kurumlardır.
Ülkenin güvenlik birimleri İçişleri Bakanlığına bağlı.
Soruyoruz: İş işten geçtikten, kadınlar hayatını kaybettikten sonra yapılan tutuklamalarla mı güvenliği sağlıyorsunuz? Defalarca Emniyet’e başvuran, koruma kararları çıkarttıran, ölmemek için adeta çırpınan kadınları korumayarak, öldürülmesine göz yumarak mı güvenliği sağlıyorsunuz?
Bir kadın öldürüldükten sonra tutukladığınız her katilin yanında, yurttaşını koruyamayan bir kurum olarak siz de cinayete ortaksınız. Güvenlik katil yakalayarak mı sağlanıyor İçişleri Bakanı?
Uzaklaştırma ve Koruma Kararlarına Rağmen Ölüyoruz: Sorumlusun İçişleri Bakanı
İstanbul Şişli’de Bahar Aksu uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü, Samsun’da Emine Akpınar uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü. Muğla Menteşe’de Senem Kıvrık uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü. Ankara’da Mine Nur Ala defalarca aldığı uzaklaştırma kararına rağmen öldürüldü…
2024 Aralık ayında “Koruma altında olan kadın nasıl öldürülüyor?” sorusuna Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Tedbir kararına rağmen 2021’den bugüne 131 kadınımız maalesef öldürüldü.” yanıtını verdi. Basına yansıyan bilgilere göre 2024 yılında en az 18 kadın koruma, uzaklaştırma kararı ve talebine rağmen öldürdü.
Bugün bu ülkede binlerce kadın şiddet gördüğü kişiye karşı koruma ya da uzaklaştırma kararı almaya çalışırken yalnız ve çaresiz. Bir kadın ‘ben tehlike altındayım’ dediğinde onu korumakla yükümlü olanlar süreci uzatıyor; kolluk adli makamlara yönlendiriyor, adli makamlar ise kişiyi kendi kaderine terk ediyor. Sizin yüzünüzden, kadınlar katilleriyle baş başa kalıyor. Kadınlar onar onar “rağmen öldürülürken” sen neredesin İçişleri Bakanı?
Elektronik Kelepçeye Rağmen Ölüyoruz: Hesap Ver İçişleri Bakanı
8B sınıfından Ali kadınların koruma kararına rağmen öldürülmesine “kapıyı açmasa ölmezdi” demiş olsa belki anlayabilirsiniz. Peki bunu 8B sınıfından Ali değil de İçişleri Bakanı Ali diyorsa?
Evet, Bakan Ali Yerlikaya koruma kararı olan kadınların sokak ortasında, evinde öldürülmesinin sorumluluğunu utanmadan kadınlara yükleyerek “koruma kararı olan kadın faile kapıyı açtığı için öldürüldü” diyebildi. Hatırlatıyoruz sayın Bakan, sizin göreviniz kadınları suçlamak değil, sorumluluklarınızı yerine getirmek!
Kadınlar kapıyı açmasın diyen Bakan’a Döne Çelebi cinayetini soruyoruz. Ankara’da Sıhhiye Metro İstasyonunda elektronik kelepçesi olmasına rağmen biri nasıl cinayet işleyebildi? Böyle bir kamusal alanda polis, güvenlik neredeydi? Elektronik kelepçeli biri daha önce defalarca kadına yaklaşırken polis nasıl aileyi arayıp ‘şahıs 200 metre yakınlarda’ diyebildi? Görevi o katili kadına yaklaştırmamak olan kamu görevlisi hakkında görevini yapmadığı için soruşturma başlattınız mı? Başlatmadıysanız, Döne’nin öldürülmesinden de sorumlu olan siz olmuyor musunuz?
Sen kadınları suçlayarak katillere cesaret vermeyi bırak hesap ver İçişleri Bakanı!
Silahlar Markette mi Satılıyor İçişleri Bakanı
2024 yılı kadın cinayetlerinin %57’si ateşli silahlarla gerçekleşti. Bu silahların kaçının ruhsatsız olduğu bilinmiyor. 2024 yılının ilk 10 ayında ise 90.317 ruhsatsız silahın yakalandığını Ali Yerlikaya açıklıyor. Kadınlar öldürüldükten sonra katili yakalamayı bazen başaran Bakan, silahlar konusunda da yakalamakla övünüyor, insanların nasıl bu kadar kolay ruhsatsız silaha erişebildiğini açıklamıyor.
Çete ve mafya düzeninden beslenenler ve hatta iktidarını bu düzene borçlu olanlar ateşli silahlara erişimi, kontrolsüz bireysel silahlanmayı gündem dahi etmiyor. Kadınların hayatta kalması marketten alışveriş yapar gibi silah bulabilenlerin silahlarının ola ki tutukluk yapma ihtimaline kalmış durumda. Bu silahlara nasıl ulaşılıyor açıkla İçişleri Bakanı!
İçişleri Değil Cenaze İşleri Bakanlığısın: Ensendeyiz İçişleri Bakanı
Kamu güvenliğinden anladığı tek şeyin AKP’ye muhalif olanları susturmak olduğunu düşünen bu iktidar yurttaşını koruma ehliyetini yitirmiştir. Can güvenliğini sağlama görevini unutan kurumlar sorumluluklarını cenaze kaldırma noktasına indirmiş durumdadır.
Artık yeter! Kadınlar öldükten sonra yaptığınız şeyler anlamsızdır. Cenazeyi halk kaldırır sayın Bakan, siz kadınların öldürülmemesini sağlamak zorundasınız. Cenaze törenine katılan suç ortağı olmayı bırakıp sorumluluk alın, görevinizi yapın. Ya da Bakanlığın adını Cenaze İşleri Bakanlığı yapın İçişleri Bakanı!
– İçişleri Bakanlığı kadınların can güvenliğini sağlamak zorundadır.
– Bireysel silahlanma yasaklanmalı, ruhsatsız silah denetimleri ve ruhsatsız silah bulundurma cezaları artırılmalıdır.
– Koruma ve uzaklaştırma kararı alan kadınlar İçişleri Bakanlığı güvencesiyle korunmak zorundadır.
– Koruma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen bir kadının zarar görmesi halinde kadınları korumakla yükümlü kamu görevlileri hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmalıdır. Tüm soruşturma süreçleri adil ve etkin biçimde yürütülmeli, görevini yerine getirmeyen sorumlu kamu görevlileri hakkında jet hızıyla verilen ve adeta kural halini almış takipsizlik kararlarından yurttaşını koruyamayan devlet organları sorumludur.
Kadın Dayanışma Komiteleri olarak cinayetlerin sorumlusunu yalnızca cinayeti işleyenler olarak gösterenlerin ensesinde olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
Biliyoruz ki görevinizi yerine getirmediğiniz her an kadınlar ölmeye devam edecek.
Öldürülen her kadının sorumluluğu İçişleri Bakanlığı’ndadır.
Suçlusunuz ve hesap vereceksiniz.
Sorumluluklarınızı yerine getirmediğiniz her an iki elimiz yakanızda olacak!
İki elimiz yakanda Ali Yerlikaya!