AMBARLI – BÜYÜKÇEKMECE / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 yılının ilk mesai gününe, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulunarak başladı. Saha gezisi öncesinde İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu’dan tesislerle ilgili sunum alan İmamoğlu’na Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ve İBB üst yönetimi eşlik etti. İmamoğlu, sunumun ardından 2012 yılında hizmete alınan, günlük arıtma kapasitesi 400.000 m3 olan Arnavutköy, Avcılar, Başakşehir, Beylikdüzü ve Esenyurt ilçelerinde yaklaşık 1 milyon 600 bin kişilik atık sularını arıtan tesiste incelemelerde bulundu. Tesis etrafındaki yeşil alanın yetersiz olduğunu belirten İmamoğlu, yeni ağaç dikimlerinin gerçekleştirilmesini istedi.
İMAMOĞLU: “HER TEMASIMIZ ÜLKEYE FAYDA VERECEK”
İmamoğlu, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ndeki incelemelerinin ardından Büyükçekmece Belediyesi’ne geçti. İlçe belediyelerine yaptığı ortak masa ziyaretlerinin 17’ncisini Büyükçekmece’ye gerçekleştiren İmamoğlu, Başkan Hasan Akgün tarafından karşılandı. Akgün’ün makam odasında yaptığı ziyareti değerlendiren İmamoğlu, “Umarım 2020 yılı hem çok çalışacağımız hem de çalışmalarımızın karşılığını alacağımız bir yıl olsun” dedi. İstanbul’un çok önemli konuları olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu konulara her temasımızın ülkemize çok fayda vereceğini biliyoruz. Bunun yolu ortak akıl ve deneyimden geçer. Bu ortak aklın da en değerli paydaşları, bu şehrin 39 belediye başkanıdır. Hiç birisini birbirinden ayrılmaksızın, bir arada çalışma kültürüyle iş üretmeyi önemsiyoruz ve bu konuda çok ciddi adımlar attık. İlçelerimizi gezerek brifingler aldık. Ayrıca bölge çalışma masaları kurduk. Onlar da bu ay toplantılarına başlıyorlar. Günleri planlandı. Dolayısıyla sürekli iletişim halinde olacağız. Partisiymiş, şuymuş buymuş, böyle bir şey yok. İstanbul için seçilmiş herkes bizim başımızın üstünde yeri vardır” şeklinde konuştu.
İMAMOĞLU: “BU ADALETİ ŞEHRİN HER NOKTASINA YAYMAK İSTİYORUZ”
Bir arada iş üretme konusunda ısrarcı olacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “İlçe toplantılarımıza bugün Büyükçekmece ile devam ediyoruz. Hem İstanbul’un hem Türkiye’nin deneyimli başkanlarından birisi olan Hasan Akgün Başkan’ımızı ziyaret ediyoruz. Bugün kendileriyle Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız. Uzun yıllardır Büyükşehir Belediyesi ile her ne kadar iyi diyaloglar kurmuş olsa da eksik kalan taraflarını da ben de komşu ilçe olarak biliyorum. Hem bunların telafisi hem de önümüzdeki yıllara dönük neler yapabilirizi hızlıca konuşmak ve planlamak niyetindeyiz. Yani son aldığımı raporlarda örneğin Büyükçekmece, Büyükşehir Belediyesi’nin başlayıp, bitirdiği proje icmalinde hemen hemen hiç yok hanesinde duruyordu. Bu tabi iyi bir şey değil. Biz bu adaleti, şehrin her noktasına yaymak istiyoruz. Onun için buradayız. Hem deneyiminden faydalanacağız hem de Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız” ifadelerini kullandı.
AKGÜN: “İMAMOĞLU, İSTANBUL’UN EN BÜYÜK ŞANSI”
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Akgün de “Zor bir 2019’u geride bıraktık. Türk demokrasi tarihine geçen ibret alınacak, ders alınacak bir 2019’u geride bıraktık. İstanbul’un en büyük şansı, çok dinamik, insanları seven, entelektüel bir büyükşehir belediye başkanına sahip olmasıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da çok önemli işler yapacağına inancımız tamdır. Allah yolunu açık etsin. Gücümüz, imkanlarımız ne ise sonuna kadar yanında, arkasında olmaya devam edeceğiz. Bugün İstanbul’u değil, Büyükçekmece’yi konuşacağız. Ekonomik şartlar ne kadar ağır olursa olsun, vatandaşın acil bekleyen sorunlarını hep birlikte çözmenin yollarını aramak kararlılığı ve azmi içerisindeyiz” diye konuştu. Konuşmaların ardından, Büyükçekmece’nin sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Akgün ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Akgün, Celaliye Meydanı Cumhuriyet Kıraathanesi’nde imar sorunu yaşayan vatandaşlarla buluştu. Celaliye Mahallesi Muhtarı Kemal Soyat da her iki başkana bu toplantıda eşlik etti.
KÖY KAHVESİNDE VATANDAŞLARLA BULUŞTU
2020’nin ilk mesai gününü Büyükçekmece Belediyesi’ne ayırdıklarını belirten İmamoğlu, “Başkanımız bize, Büyükçekmece’nin bütün sorunlarını, isteklerini, daha önce Büyükşehir Belediyesi tarafından yıllardır yapamadığı aksatılan her şeyi teker teker anlattı. Celaliye’nin özel bir noktası var bizim için. Kumburgaz Kamiloba, Türkoba, Tepecik…Hepsini konuştuk. Plan sorunu, gerçekten insanların gerçekten canını acıtıyor. Yıllardır bu problemin insanları yorduğunu söyledi başkanımız. Biz de arkadaşlarımıza talimat verdik ve çok hızlı bir şekilde sürece eğilecekler. Gerçekten sahilimiz çok güzel. Sahile ayrı bir önem vermek istiyoruz. Bu konudan endişeniz olmasın. Burada oturan insanların mezarlıkla ilgili sorunundan bahsetti. O konuya da hassas bir şekilde eğileceğiz” dedi.
“BU NİMETTEN YARARLANMAK AKILLI İDARECİ İŞİ”
“İstanbul’da yeni bir süreci hep birlikte başlattık” diyen İmamoğlu, “Şurada bile aklıyla fikriyle yön verebilecek yüzlerce hemşerimiz var. Bu o kadar bir nimet ki. Şimdi bu nimetten faydalanmak akıllı idareci işi. Bu nimetten faydalanmamız lazım. Aksi doğru değil ki. Yani düşünsenize bir adam geldi buraya. ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor. Hanginiz mutlu olursunuz. Hiç birinizin fikrine kıymet vermiyor. Sizin sorunlarınızı çözüm oluştururken, her gün yaşadığınız problemler üzerinden sizin deneyiminizden faydalanarak çözüm bulunmuyor. ‘O öyledir, bu böyledir…’ ahkâm kesiyor. Bu doğru değil. Tutmaz da. Huzur da vermez. Ha bire yanlış yapmanıza vesile olur. O bakımdan burada yaşayan insanların fikri, bizim için en değerli fikirdir. Bu yerel demokrasinin halkaları. Yani onun için muhtarıma çok değer vermek zorundayım. Onun vasıtasıyla aslında vatandaşıma değer vermek zorundayım. Bu dayanışmayla, parti nerde? Parti bitti. Bu seçimde bitti. Şimdi hizmet dönemi. İstanbul’a dair bir karar alınacaksa, ben insanların o konuda ne hissettiğini ne düşündüğünü en sıkı takip eden, sizlerin oyuyla güveniyle göreve gelmiş belediye başkanıyım” şeklinde konuştu.
“EGOMU TATMİN ETMEK İÇİN BELEDİYE BAŞKANI OLMADIM”
Herhangi bir konuda vatandaşların fikrinin alınmasının zorunlu olduğunu ifade eden İmamoğlu, bunun bir lütuf değil, zorunluluk olduğunu vurguladı. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğrusu budur. Öbürü yanlıştır. İnanın onun için Sayın Cumhurbaşkanı’na da Sayın Bakan’a da herkese tavsiyem şu: İstanbul’la ilgili bir konu mu var? Çağırın. Bakın biz, hiyerarşiyi biliriz. Koşa koşa gideriz. O konunun, o sorunun çözümü için uğraşırız. Bakın örnek vereceğim. Seçim döneminde Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: ‘İstanbul’un 2040’a kadar sorunlarını çözdüm ben’. Tamam. ‘Allah razı olsun’ dedik. Ne mutlu. Ama bir geldik, öyle değil. Baktık ki Melen durmuş, yürümüyor. Çatlamış koca baraj. Ne yaptık? Ortaya çıkarttık. Yazısını yazdık Devlet Su İşleri’ne. Dedik ki, ‘Bunu yap.’ DSİ, ödenek talep etti. Ödeneğinin verilmediğini de biz deklare ettik. Günün sonunda ne yaptı Sayın Cumhurbaşkanı? Hesap sordu, ‘Niye bu bitmedi’ dedi. Biz bu sorunu, buradan alıp, yukarı taşımasaydık, demokrasi işlemeseydi, o orada aylarca daha duracaktı, yürümeyecekti. Çünkü ödeneği çıkmamıştı. Bir yıl öyle duruyor, en az bir yıl daha duracaktı. Kaybeden kim olacak? İstanbullular olacak. Bunun partilisi var mı? Yok. Parti her şeyin önüne geçtiği an problem başlar. Her şeyin önüne vatandaş geçecek. Ekrem İmamoğlu, bugün belediye başkanı, yarın değil. Bir başkası da başka makamda. Yarın onun yerine başkası var. Böyle düşünüp, vatandaşı öne koyduğunuz zaman, çözüm çok kolay. Biz, bunun için buradayız. Biz İstanbul’un her sorununa böyle eğiliyoruz. İlçede, mahallede, sokakta her sorununa böyle eğiliyoruz. İstanbul’un geleceğine dair alınacak her karar, hele hele büyük kararlar vatandaşın iradesi olmadan karar verilemez. Bu kadar net. Bu işleri hep birlikte çözelim. Oturalım aynı masada, başka bir şeye ihtiyacımız yok. Tekrar söylüyorum; devletin üst kademesinde hangi birim, hangi kurum, hangi bakan varsa, Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil, bu konuyu konuşalım. Al bilgilerini, evraklarını, bilen insanlarını… Koşa koşa gideriz. Bu millet için yaparız bunu. Bizim başka bir derdimiz yok. Yani ben, egomu tatmin etmek için belediye başkanı olmadım. Birine yaranmak için de belediye başkanı olmadım. Benim yaranacağım tek kişi, 16 milyon İstanbullunun çıkarıdır. Nokta!”
“BU SES BENİM DEĞİL, 16 MİLYON İNSANIN SESİ”
İmamoğlu, konuşmasının ardından kameraların karşısına geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Kanal İstanbul çevresinde satılan araziler, tarım arazisi olarak satılıyor ama ÇED raporunda da yeni bir şehirden bahsediliyor. 1/100.000’lik planda da adı geçiyor. Şu dönem satılan arazilere ilişkin neler diyorsunuz? Bir de belediyelerin tapu sorgulama sistemleri ile ilgili değişiklik var. İçişleri Bakanlığı’nın web portalına dahil olacak bu sistem…”
– Bir yanlış başladı mı peşi sıra yanlışlar domino taşı gibi devrile devrile gider. Şu anda olan bu. Üzülüyorum. Sayın Bakan, “Hiç arsa hareketi olmadı” dedi. Biz, 30 milyon metrekareye kadar tespitimizi yaptık. Biz onu açıklayınca, bilgi paylaşımını yasaklamaya dönük bir hareket. Yıllardır belediyeler kullanır, faydalı da bir paylaşımdır. O izin ilçe belediyelerinde de vardır, büyükşehir belediyesinde de vardır. Birçok bürokratik işlem, onun sayesinde yürür. Akıl alacak gibi değil. Tümüyle yanlış başlamıştır. Milyonlarca metrekare arsa satın alınmıştır. Bu arsaları satın alan insanlar, buradaki değişikliği öğrendiği için almıştır. 3-4 yıl önceden, Türkiye’de bile yokken Arap ülkelerinde filmler dönmüş, izlenmiş, izletilmiş… Öyle denkleşmeler var ki planda… Bunların hepsi üzücü. Ama şu müjdeyi vereyim: İnşallah bu yanlıştan dönülecek. İnşallah bu tarım arazisi olan yerlerde, bu satın alan arkadaşlar, şehir tarımına katkı sunarlar. İstanbul halkı da bunu bizden bekliyor. İstanbul halkı da o arazilerde tarım yapılsın istiyor. Su havzaları aynı şekilde korunsun istiyor. Bu satın alanlar, bizim iyi bir Tarım Daire Başkanlığı’mız ve Tarım Politikalarını Güçlendirme Merkezi’miz var, oraya şimdiden danışabilirler, “Hangi bölgesinde, hangi ürünü yetiştirebiliriz” diye danışabilirler. Orada öyle 5 kat, 10 kat, 70 kat bina hayal etmesinler. İstanbullu bunu istemediği için böyle konuşuyorum. Ben değil, bilim insanları bu sürecin yanlış olduğunu anlattıkları için bunu böyle anlatıyorum. Bu ses benim sesim değil, 16 milyon insanın sesi.
“BU SESİ DİNLEMEK ZO-RUN-DA-SI-NIZ”
“Referandum konusu iktidar kanadı tarafından kapatılıyor. Çevre Bakanı, ‘2011’de halk zaten tercihini yaptı. Referandumu soranlar neyi halka sorarak yapmış ki’ dedi ve referanduma gerek olmadığını işaret etti. ÇED raporunda, Çanakkale için de bir kanal gerekliğinin altı çizildi. Bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?”
– Ben, belediye başkanlığını yaptıkça, halka sormanın ve o şekilde karar almanın keyfini yaşadık. Sokak hayvanlarının ya da evcil hayvanların oynaması için bir “Pati Park” yapılmasını bile bana Beylikdüzü’nde yaşayan insanlar söyledi ve yaptım. Biz, meydanları yapacağız ve bütün İstanbul’a sormak istiyoruz. Aydınlatmaya varıncaya kadar birçok şeyi toplumla paylaşacağız. Ki bunlar, şehircilik adına önemlidir ama basit konulardır. Sayın Bakan, bu konu, İstanbul’un geleceği. Ne ona senin bu şekilde konuşman doğru ne de benim tek başıma, ‘Karar veriyorum’ demem doğru ne de bir başkasının… Tabi ki referandum yapıldı. O, sistemle ilgiliydi. Bir Cumhurbaşkanı seçildi. Doğru. Sayın Cumhurbaşkanı bizim de Cumhurbaşkanı’mız. Ama bir de İstanbul’un Belediye Başkanı seçildi. 2019’da, İstanbul tarihinin en büyük oyuyla, İBB Başkanı seçildi ve ben onların sesini temsil ediyorum. Onlar adına diyorum kİ; bu halk, bu projeye karşı. Bu sesi dinlemek zo-run-da-sı-nız. Gerisi yalan. Bu halkın sesi, dinlenmeli. Modelleri var. Çağırın, gelelim. Konuşalım. Niçin karşıyız, anlatalım. Çalıştay yapıyoruz. Davet ediyorum Sayın Bakan’ı da. Buyurun, gelin, anlatın; niçin savunuyorsunuz? Görsellerinizi gösterin. “Bakın” deyin, “Şunları şunları yapacağız. Onun için savunuyoruz” deyin. Biz de “Hayır, onlar olmamalı. Çünkü İstanbul’a şu zararları var. Biz de onların yerine bunları yapacağız. Tarım alanlarını geliştireceğiz, yeşil alanı, SİT alanlarını koruyacağız” diyelim. Halk, karar versin. Sorumlu olan herkesi davet ediyorum. Umarım gelirler.
“BURASI İSTANBUL. DÜNYANIN GÖZ BEBEĞİ”
– Çanakkale konusuna gelince. Bu işin bir sürü tezi var zaten. Montrö Antlaşması’nın detayları var. Montrö Antlaşması, boğazlarla ilgili bir antlaşma. Sadece İstanbul Boğazı’nı tanımlayan bir antlaşma değil. Montrö diye ortaya atılan kavram, orası için de geçerli. O zaman nasıl olacak? Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. Şunu diyorlarsa: “Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’nciyi yapacağız.” Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453’ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz.
“Mahir Ünal’ın size yönelik eleştirileri vardı, ‘Cumhurbaşkanı gibi konuşuyor. İstanbul’un değil, Türkiye’nin sorunlarını konuşuyor’ diye. ‘Arkasındaki akıl, böyle istiyor’ demişti. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?”
– Benim arkamda, 16 milyon insanın aklı var. Şu anda konuştuğumuz konuları konuşuyorum günlerdir. Bunları hepsi, tek tek İstanbul’la ilgili çok önemli konular. Ama ben öyle anlıyorum ki; ne yazık ki AK Parti’nin içindeki bazı arkadaşlar, “Ben ne konuşsam da öne çıksam” diye bir arayış içinde. Herhalde orada prim yapan, benim adımla ilgili bir şey söylemek. Ben, İBB Başkanı’yım. Keyifle izlesin