FLORYA / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “CDP Türkiye İklim Değişikliği 10. Yıl Konferansı – 2019 Sonuçları ve Ödül Töreni”ne “ana konuşmacı” olarak katıldı. Pandemi süreci nedeniyle telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda konuşan İmamoğlu, ele alınacak konunun dünyanın ortak sorunu olduğunu vurguladı. “Dünyayı ortak krizlerden, ortak tehditlerden gerçekten nasıl koruyacağımızı dair de örnek günlerden geçmekteyiz” diyen İmamoğlu, “Bu pandemi süreci, hepimizi yerinden bir sarstı, bir salladı, bir kendimize getirdi diye düşünüyorum. Hatta bir adet oluştu. Geleceğe dair her söze, ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diye başlıyoruz. İçine de birçok yorum katabiliyoruz. Bu sözün, her ne kadar bir tahmin gibi gözükse de aynı zamanda insanlığın bir beklentisi olduğunu düşünüyorum” dedi.
“İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ESKİSİ GİBİ SÜREMEZ”
İnsanların doğa ile olan ilişkisini eskisi gibi sürdüremeyeceğiniz belirten İmamoğlu, “Eğer bu şekilde giderse hem insanlık adına hem de dünya adına bunun bir felaket olacağı görünüyor. Bugün eğer dünyanın iklim değişikliği gibi bir gündemi varsa ve böyle korkunç bir gündemi insanlık kendi eliyle yaratmışsa, sözün bittiği yerdeyiz. Kendi yaşam alanımıza bu denli zarar veriyoruz. İnsanlık bu anlamda, gerçekten haddini bilmek zorundadır. Bu evrendeki yerini de bu anlamda yeniden tanımlamak, yeniden konumlandırmak durumundadır. İnsanın içinde doğup yaşadığı, bütün nimetlerinden faydalandığı, ürettiği kültürüyle uygarlığı ile yeni bir anlam ve değer kattığı bu dünyanın iklimini değiştirmeye, varlığını tehdit etmeye asla ve asla haddi yoktur” uyarılarında bulundu.
“KARŞIMIZDA GERÇEKTEN BÜYÜK BİR SORUN VAR”
İnsanların ölçüsüz istekleri olabildiğini kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bunu bazen şehirlerde yaşayabiliyoruz, bazen ülkelerde yaşayabiliyoruz. Bu ölçüsüz istekler, bazen kontrolsüz hırslarla birleşebiliyor. Yaşadığımız alanları, geri dönülmez büyük tehditlerle karşı karşıya getirebiliyoruz. Bu, aynı zamanda sınır tanımayan da bir israf anlayışıyla sürüyor ve gerçekten bu israf anlayışı, bahsettiğimiz ölçüsüz tavırlar, hayatı alabora eden, doğal yaşamı altüst eden birtakım yaklaşımlar, gerçekten doğa-insana uyumunu, dünyanın kendi içinde var olan o ahenkli uyumunu bozuyor. Buna hiçbir canlının hakkı yok. Karşımızda, gerçekten böyle büyük bir sorun var ama maalesef pek çok kişi ya da kurum, bunun önemini yeterince idrak edemiyor. Hatta etmemekte direnç gösteriyor, uyarıları da dikkate almıyor. İnsanlığın bu tavrını şansa bırakmak, hiçbir kurumun, bizler gibi şehri yöneten, ülkenin yönetimine katkı sunan bizler gibi insanların asla müsamaha gösteremeyeceği bir alan. Çünkü iklim değişikliği, son derece somut karşılık veriyor, yaşamımıza gerçekten kötü geri dönüşler oluşturuyor. Bu güncel bir gerçek; yaşıyoruz. Tedbir almazsak, yakın zamanda gerçekten ağır bedeller ödemek zorunda kalacağız. İklim değişikliği, bu hızla devam ederse, gerekli tedbir alınmazsa, dünyanın bildiğimiz dünya olmaktan çıkacağı çok net. Bundan daha büyük bir felaket olamaz.”
DOĞAL DENGEYİ BOZMANIN BEDELLERİNİZ ÖDÜYORUZ”
“Doğal hayatın kendine özgü, eşsiz uyumunu bozmanın en ağır bedellerini de biliyoruz ki, hepimizin çok kıymetlisi çocuklarımız ödeyecek” diyen İmamoğlu, “Bu dünyada bir emanetçi olduğumuzu ve bu emanete ihanet etmeden bir sonraki nesillere bırakmak zorunda olduğumuzu bilmek zorundayız. Bunu yapmaya veya buna seyirci kalmaya kesinlikle hakkımız yoktur. Pandemi sürecinden çokça dersler çıkarma ihtimal, var. Eğer küresel çevre sorunları ile mücadelede önümüze umutla bakmak istiyorsak, bu bir fırsattır. Koronavirüs, bize sınırlarla, farklı yönetimler, farklı kurallar, farklı dillerle ayrılmış olsa da insanların doğa karşısında birbirlerine ne kadar muhtaç olduğunu hatırlattı. Bu pandemi bize, toplumsal hayatın, insanı odağına alan, doğayla uyuma dayanan bir bakış açısıyla kurgulanmasının ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koydu. Akıl ve bilimin yol göstericiliği, hepimizin en kıymetli kılavuzudur. Bunun göstericiliğinde yol haritası belirlemenin de çok gerekli olduğunu anlamış olduk. Benim yöneticilik anlayışımda, iki kavram çok önemli bir yer tutar. İnanıyorum ki, yeryüzündeki tüm canlılara da bu anlamda davrandığımız takdirde daha başarılı olacağız ve çözemeyeceğimiz hiçbir sorun olmayacak. Bu iki duygu; ‘özen’ ve ‘saygı’. Bilmeliyiz ki bu dünya, bize ait değil; biz, ona aitiz. Dolayısıyla yaşam alanlarımıza, şehirlerimize, doğaya bütün canlılara, havasına, suyuna, her şeyine en üst seviyede özen göstermeli ve saygı duyan bir yönetim anlayışı ile hareket etmeliyiz. Dünya, bizden ciddi anlamda özen ve saygı bekliyor” şeklinde konuştu.
“C-40 PROTOKOLÜNÜ GURURLA İMZALADIM”
Kendisinden önceki yöneticilerin yıllardır davet edilmelerine rağmen katılmadığı C-40 topluluğuna katıldığını belirten İmamoğlu, “Gerçekten değerli bir grup olduğunu gördüm ve mutlak katılmamız gerektiğini düşündüm. Katılmamız hususunda imzalamanız gereken bir iş birliği protokolü vardı. Tümüyle doğaya ve insana saygıyı, iklim değişikliğine dair ortak mücadeleyi öngören bir protokoldü. Bunu şehrimiz adına imzaladım. Bununla da gurur duyuyorum. Aynı zamanda biz, 2021 sonunda, şehrimiz adına, dünyanın iklim değişikliği mücadelesindeki bütün parametreleri, sürdürülebilir bütün unsurları hayata geçirmeye dönük bir yol haritası açıklamayla ilgili de bir taahhütte bulundum. Buna dönük her hususta adım atıyoruz şehrimizde” dedi.
“İSTANBUL PLANLAMA AJANSI’NI FLORYA’DA KONUMLAYACAĞIZ”
İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Şu anda size, İstanbul Planlama Ajansı’nı konumlayacağımız Florya semtinden sesleniyorum. ‘Vizyon 2050’ diye bir çalışma bölümümüz var. Bunu, kamuoyuna açık bir şekilde yönetme hedefindeyiz. Bunun en önemli unsurlarından biri, iklim değişikliğine mücadele olacak. Burada, şehrimizin bu sorumluluğunu yerine getirmesinin, dünyaya karşı sorumluluğunu da yerine getirmesi anlamına geldiğini bilen bir belediye başkanıyım. Dünyanın neresinde olursa olsun yapılan bir yanlışın, bütün dünyayı etkileyebileceğini hepimiz görüyoruz. Hepimiz eskiye oranla çok daha duyarlıyız ve çok daha kararlıyız. Avrupa’nın en büyük, dünyanın en önemli kentlerinden İstanbul’un, bana göre dünyanın en güzel şehri İstanbul’un Belediye Başkanı olarak da bu kararlılığımızı ve bu duyarlılığımızı her yönetimimiz adına hem şehrimiz adına bu güzel toplantıda duymak isterim. Doğa ile birbirimizle ve tüm canlılarla ilişkilerimizi çok daha uyumlu, çok daha eşitlikçi bir bakış açısıyla kurmaya, eskiye oranla çok daha iyidir şekilde bu süreci yönetmeye hazırız. Dünyanın her noktasındaki iyi örneği, bu kentte taşımaya hazırız. Kendi üreteceğimiz ve paydaşlarımız olacak olan bu sürecin iyi temsilcileri ile yol yürümeye hazırız. Bu konu, aynı zamanda bir ortak aklın çözüme kavuşturacağı bir konudur. Dünyayı bu tehditlerden uzak olduğu bir şekle dönüştürme konusundaki ortak mücadelemizde hepimizin başarılı olmasını diliyorum.”