AHA.Dün Türkiye siyasi tarihinin karanlık ve alçakça saldırılarından biri daha gerçekleştirildi. İzmir İl Binamıza yönelik yapılan katliam girişiminde Parti üyemiz, yoldaşımız Deniz Poyraz katledildi.
İzmir il binamıza yapılan planlı ve sistematik katliam girişimi, kaostan beslenen iktidarın yarattığı siyasi iklimin sonuçlarından biridir. İktidarın, partimizi hedef haline getirmesinin ardından saldırıların gerçekleşmesi bir tesadüfe değil, siyasi iradenin zeminini sağladığı planlı saldırılara işaret etmektedir.
Bu katliam, iktidar blokunun oluşturduğu siyasi iklimin ürünüdür. “7 Haziran’ı unutmuyoruz”, “Bunlar daha iyi günleriniz” diyen ve HDP’lileri “haşerelere” benzeterek açık katliam çağrısı yapanların sesleri karanlık odakların planlarında ve tetikçilerin katliam girişimlerinde karşılığını bulmuştur. Bu saldırı içeride ve dışarıda sürdürülen Kürt düşmanlığının sonucudur. Deniz yoldaşımıza sıkılan kurşun Kürt halkına, demokratik siyasete ve HDP’nin temsil ettiği ortak yaşam iradesine sıkılmıştır. Güvenliği sağlamakla görevli siyasi iktidar ve emrindeki kolluk kuvvetlerinin Türkiye halkları açısından açık şekilde güvenlik sorunu oluşturduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.-
HDP’ye karşı düşmanlığını her alanda gösteren iktidar bloku, siyasi söylemlerinden tutalım da Parti binalarımızın önlerini abluka altına almaya kadar bütün alanlarda HDP’ye ve HDP’lilere düşman hukuku uygulamaya yönelmiştir.
Türkiye’nin her bir köşesinde Parti binalarımızın önüne konan mobil karakolların güvenliği sağlamak için değil, HDP’ye düşmanlık ve provokasyon amaçlı kurulduğu bir kez daha açığa çıkmıştır. Parti binalarımızın önündeki mobil karakollar, çadırlar bir gün dahi beklenmeden kaldırılmalıdır.
Bilinmelidir ki, İzmir’de katliam girişiminin gerçekleştirildiği 17 Haziran 2021 günü sadece Türkiye demokrasisi adına değil, Türkiye halklarının bir arada yaşaması adına da önemli eşiklerden biridir
17 Haziran’dan sonra her gün, Türkiye halklarının geleceğini karanlığa sürüklemek isteyenlere karşı dayanışmanın ve bir arada yaşamın savunulması gereken tarihi bir gündür.
Muhalefet partileri ve tüm toplumsal kesimler bu kritik sürecin farkında olarak tutum belirlemeli ve hareket etmelidir.
Vakit kaybetmeden tüm demokrasi güçleri halklarımızın geleceğine dair demokratik ilkeler etrafında müzakere ederek çözüm önerileri geliştirmelidir.
Yargının gözlerini ve kulaklarını kapattığı, medyanın ve bürokrasinin suç ortaklıkları kurduğu, mafya-siyaset-devlet üçgeninin yeni versiyonlarının hayata geçirildiği, iktidar blokunun suç işlemeyi teşvik ettiği bu ortamda, demokratik ve özgür bir geleceği ancak bir araya gelerek inşa edebiliriz.
Bugün HDP’nin yanında olmak toplumsal bir sorumluluktur. Bu sorumluluktan kaçmak önümüzdeki yılları karanlık bir tabloya çevirebileceği açıkça ortadadır.
Karanlığı aydınlığa çıkarmanın yolu cesaretten geçer ve bu günler Türkiye halklarına dair sözü olanların cesaret testinden geçtiği günlerdir. Cesaret faşizmin en büyük panzehiridir.
Bizler her türlü saldırıya rağmen demokratik siyaset ve onurlu barış mücadelemizi sürdürme konusunda ısrarımızı devam ettireceğiz.
Deniz ve binlerce yoldaşımızın mücadelesine yakışır şekilde bu ülkeye barışı ve demokrasiyi getirene kadar bir an bile olsun duraksamadan onurlu ve haklı yürüyüşümüze devam edeceğiz. Gün susma günü değil gün faşizme karşı bir arada durma, kenetlenme ve haykırma günüdür.
Mücadele, kararlılık ve özgür yaşam tutkusuyla harmanlanan DENİZLERİMİZ tükenmeyecek, POYRAZIMIZ esmeye devam edecek