HABERMAX.Çocuk gözlerinde insanı gördüm: Hastaneden çıktığımda saat 14:00’tü. Epey içeride kalmış olacağım ki bizim medya aracına binmezden önce kapının dışında hastanenin ön kapısına göre sol bölümde bulunan insanların oturması için bir metre aralıklarla dizilmiş boş banklarından birinin üzerine seçerek oturdum. Karşıdaki küçük çamlığa diktiğim gözlerimi güneşin beyaz ışığı ile yorgunluk ve azda olsa uykusuz olmamın da etkisiyle neredeyse sürekli kırpıştırıyordum.
Merhaba dedim bende. Karşılıklı sohbet etmeye başladık. Çocuğa ilkin sağlık sorununun ne olduğunu sordum. Caddeden yokuş aşağı inerken bisikletimin direksiyon hakimiyetini kaybettim, asfalta düştüm ağabey dedi.
Sonrasında sağ ayağımın diz kapağımın kemiği göründü. 1 aydır tedavi görüyorum. Yürürken hafif aksıyor diz kapağım. Kazadan sonra her geçen gün daha daha iyiye gidiyor ayağım. Çok yakında doktorumun dediğine göre eskisi gibi yürüyebilecekmişim. Buna çok umutluyum, bu yüzden bugün yine hastaneye kontrole ve ilaçlı tedavim için doktoruma geldim. İnşallah eskisinden de iyi ve sağlıklı olursun dedim. Sonra yeniden gelen telefonla benden iznimi isteyerek ve sana da çok geçmiş olsun ağabey diyerek, yanımda ayrıldı genç çocuk. Bu terbiyeli ve samimi genç çocuk giderken sıcacık insan gözlerine bir kez daha baktım. O an şunu söyledim kendime. Dünya hala insan ve insanlık düşüncesinin gelişimi için muazzam çalışıyor. Sen daha fazla çalışmalısın.
Bir sonbahar günüydü: Bugün şansım yüzüme öyle bir güzel güldü ki aman Allah’ım anlatılmaz güzellikler. Bir beş dakika içerisinde şahane oldu her şey. Ve soğuk havada kuşlar birbirlerinin etraflarında dönerek, dans gösterisi yapıyorlardı. Çevre bulunan boy boy çeşitli ağaçlar dansçı kuşlara sevinçle karşılık veriyorlar, güçlü rüzgarın etkisiyle sağa sola, öne arkaya savrulan koyu yeşil yapraklı dallarından yükselen sert rüzgârlarıyla büyük sevinçle selamlıyorlardı bu tatlı canlıları. Bu bayram yerinin ortasında gökyüzünün tavanında yükselen değişik biçimlerde parça parça gri bulutlar içime gelip oturan en büyük mutluluk olmuştu. Mevsim sonbahardı.
Kış Mevsimi: Biz insanlar kış mevsimi geldiğinde soğuktan korunmak için kalın giyeceklerle örtünürüz. Sıcak ısıtıcıların yanına geçeriz. Tersine olarak ağaçlar soyunur. Sanki hiç üşümezler de çok cesur ve kuvvetli olurlar kış zamanı. Aslında farkın damıyız ne garip görünen bir ayrım insanla, ağaçların değişimi. Belki doğanın farklı farklı birimlerinde insandan ayrı olan daha kim bilir neler var. Fakat kesin ve mutlak olan şey doğa ve insan birlikte ve uyum içinde yaşamalılar. İkisi de çoğunlukla farklı özellikleri taşımalarına rağmen insanın hayatta sağlıklı kalabilmesi doğanın dengesine bağlıdır. Bu yüzden insan varlığı öz olarak dünyaya doğaya doğar ve öldüğünde de doğanın kucağına toprağına geri döner. Ne güzel. Yani insan varlığı kendi doğasını doğa sayesinde iyileştirebilir ve yenileyebilir. Ne güzel.
Minibüs durağındaki kadın: 40’llı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim bir kadın minibüs durağına benden sanırım 2 dakika sonra gelmişti. Şimdi minibüs bekleyen 2 kişiydik. Minibüs 10 dakika sonra durağa yanaştığında benimle aynı yöne gidecek birçok insan sıra düzeninde minibüse binmeye başladık. Ama o kadın çok aceleciydi. Benle beraber 3 kişiyi daha sollayarak, minibüse bizden önce bindi ve yolcu koltuklarının en önüne cam kenarına oturdu. Bilmiyorum minibüse belkide bir an evvel binmesi onu rahatlatacaktı. Haliyle durakta beklemekten sıkılmış, yorulmuştu. Ya da onun gibi minibüs bekleyen insanlardan önce ön koltuğa oturmayı istemişti. Nasılsa önemli değildi benim için. Bende minibüse ortasında bir yere oturmuştum zaten.