1 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
İşte tarihi gecenin perde arkası ve çok konuşulacak sözler...
2 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
Uğur Meleke: Bir hakem atışı manzumesi
Dün ilk 60 dakikada tam 30 faul, 9 sarı kart ve sayısız kavga izledik Kadıköy’de. Futbolcular bir faul rotasyonuna girmişler, adeta sırayla faul yaparak oyun oynanmasına imkan vermiyorlar. Biraz oyun oynansa dahi, muhakkak bir hava topunda ya da taç çizgisi kenarında bir ikili mücadelede bir futbolcu yerde kalıyor. En ufak darbeyle yere düşen can havliyle kıvranıyor, bir türlü kalkmıyor. Yere düşen kalkmayınca, baskı altında kalan hakem oyunu durduruyor. Oyun durunca ne hikmetse yerde kıvranan adam iyileşiyor ve maç yeniden bir ‘hakem atışı’ ile başlıyor.
3 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
60 DAKİKAMIZ KAYIP!
Dünkü maçta toplam kaç hakem atışı oldu sayamadım. Ama iddia ediyorum, Süper Lig’de bir haftada yaşanan hakem atışı sayısı, Avrupa’nın top 10 liginin toplamından fazladır. Dünyanın her yerinde derbi seyrediyoruz. Her derbi hassastır, her büyük maç gergindir. Manchester City-Liverpool’u 1 milyarın üstünde insan izliyor dünya çapında. Bir hafta sonra Real Madrid-Barcelona oynanacak mesela. Sadece İspanya’nın değil, belki de Avrupa’nın en büyük futbol hadisesi. Üstelik sadece sportif değil, siyasi de sorunlar var ülkede. Bir kulübün ayrılıkçı bir halkı temsil ettiği bir ortamda, mahkemeler sürerken, saha dışında dumanlar yükselirken, sahada tertemiz, mükemmel bir futbol oynanacak göreceksiniz. Artık bizim de Fenerbahçe-Galatasaray maçları öncesinde şu kerameti kendinden menkul, zengin holigan yöneticileri susturup, sadece futbola odaklanmamız gerek. Dün 90 dakikanın belki 30’unda futbol oynandı. 60 dakikamız kayıp. Yazık.
4 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
BU ZAFER FATİH TERİM'İN
Dün oynanan tarihi maçın teknik analizine gelince... 1999’da Kadıköy’de en son kazanan Fatih Terim’di, dünün de galibi Terim... Dün futbol oynanabilen kısıtlı dakikalarda daha çok isteyen, daha çok arzulayan taraf Galatasaray’dı. Aslında sadece iki takımın sol açıklarını kıyaslayarak dahi, iki teknik adamın iştah seviyesini ve dahi maçı özetleyebiliriz. Sarı-lacivertlilerin sol açığı Tolga Ciğerci, dün ilk devreyi 0 şut, 0 top kazanma, 0 top kaybı, 1 ofsayt ve 9 pasla tamamladı. Sadece 9 pas... Altay’ın 21 başarılı pası vardı mesela ilk devrede.
5 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
5 DAKİKADA 2 POZİSYON
Galatasaray'ın sol açığı Onyekuru’ysa daha ilk 5 dakikada 2 gol pozisyonuna girdi. Penaltıyı yaptırdı. Zaferi getiren golü de o hak etmişti, o attı. Maçı tam 6 şutla tamamladı. 21 yıl önce Galatasaray’ın Kadıköy’de kazandığı maçta Hasan’ın yarattığı farkı, dün Onyekuru yarattı. Yanal aylardır ısrarla klasik orta saha oyuncularını çizgi hücumcusu olarak kullanıyor. Bu anlamsız sabit fikirliliğinin bedeli, işini kaybetmesi olacak sanırım.
6 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
FATİH TERİM NEDEN YOUNES BELHANDA'YI SEÇTİ!
Fatih Terim dün tarihi bir galibiyet kazandı. Ama kaybetseydi, çok büyük bir ihtimalle bugün hepimiz onu Emre akbaba ve Adem üzerinden eleştirecektik. Özellikle de Emre üzerinden. Peki Terim neden bu hayati riski aldı? Neden Emre’yi değil de Belhanda’yı seçti? Emre, eşsiz bir futbolcu. Üst düzey yetenekleri var ve muhtemelen Euro 2020’de de önemli kozlarımızdan olacak. Ancak o bir orta saha oyuncusu değil. Bir ‘ikinci santrfor’. Belki 9 numaralı formayı giymiyor, ama 9 numara gibi işler yapıyor, penaltı üzerinde pozisyon alıyor, her mesafeden şut atıyor, kafa vuruyor. O oynadığında Galatasaray’ın ceza alanındaki adam sayısı artıyor, gol şansı yükseliyor. Ancak Emre’nin varlığı, zaman zaman merkezde de Galatasaray’ı eksik bırakabiliyor. Terim, dün orta saha özellikle oyuncu sayısı fazla olan Fenerbahçe’ye karşı merkezde eksik kalmama adına dizilişi 4-2-3-1’den 4-1-4-1’e evirdi. Seri’nin sağında Belhanda’yı, solunda Ömer’i oynattı. Ve kumarı kazandı. Bu zafer onun.
7 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
BİR SAKİN ADAM: VEDAT MURIQIMourinho'nun geçenlerde söylediği şu söz çok doğru: “Birçok kaptanım oldu, ama çok azı lider özellikliydi. Liderlik, kaptanlıkla ilgili bir konu değil. Akılla, karakterle ilgili. Muriç, daha önce Sivas maçında anlamsız bir kart gören Ozan’a vermişti ilk liderlik dersini. Dün de gerek Serdar’ın dirsekle aldığı sarı kartta, gerek Dirar’ın Saracchi’yi bacağından anlamsızca çekmesinde sahadaki tek soğukkanlı adamdı. İtirazı durdurmak, arkadaşlarını susturmak ve futbol oynamak istiyordu Muriç. Farklı bir adam bu Muriç.
8 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
İlker Yasin: Yanal, Terim'in asistanı
Türk futbol tarihini yazmış iki büyük kulübün büyüttüğü nefret Türkiye’nin büyük resmi değil mi? Kaçırdığı gol pozisyonlarıyla skoru farka götürecek Onyekuru yarattığı penaltı ve attığı final golüyle maçı G.Saray’a getiren birinci adam oldu. Terim ve G.Saray kazanmayı sonuna kadar hak etti. Konsantrasyon futbolcuların psikolojik açıdan rahat ve huzurlu olmasının ürünüdür. Zorlama konsantrasyon olmaz. dün Kadıköy’deki derbiye psikolojik açıdan rahat ve huzurla gelen takım G.Saray’dı. Bu maçtan kimse iyi futbol beklemiyordu. İyi sonuç her şeyden önemliydi. İyi sonuç iki taraf için de galibiyet demekti. G.Saray için beraberlik de iyi sonuç kabul edilebilirdi. Ama bu oyuncu grubuyla Fenerbahçe’nin G.Saray’ı yenmesi mümkün değildi.
9 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
ERSUN YANAL, TERİM'İN ASİSTANI GİBİYDİ!
Terim ilk dakikadan itibaren prese odaklanmış F.Bahçe defans arkasına Onyekuru’yu kaçırırken Nijeryalı 4 ve 7’de iki mutlak golle burun buruna getirdi. Onyekuru ve Falcao biraz daha becerikli olsaydı maç 45 dakikanın sonunda bitebilirdi. Terim 0-0’ken oynadığı oyunu yenik duruma düşünce de sürdürdü. Bu arada Yanal da Terim’in asistanıydı adeta. Savunma ağırlıklı orta alan oyuncularının kreatif yükünü sadece Tolgay’ın taşıması da mümkün değildi. Yine Hasan Ali aylardır sahada yok, maç eksiği çok, fizik gücü bitmişken bu maçta mı sahaya sürülmeliydi?
10 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
Galatasaray maçın başından sonuna kadar dominant olan taraftı. Fenerbahçe ise panik halindeydi. Kazanamadığında her şeyi kaybedeceğinin hesabı içindeydi. Rakibin en uzun adamı Donk’u bir kornerde kontrol altına alamadılar, ikinci yarı oyun disiplini koptular. Onyekuru F.Bahçe defansının arkasında sayısız net pozisyon buldu, hızına yaklaşan olmadı. Bir penaltı yaptırdı ve bir gol attı, maçı bitirdi.
11 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
"SENİ SEVMEYEN ÖLSÜN"
14 yıl aradan sonra 1987’de G.Saray şampiyon olduğunda kutlamayı Günay Restoran’da yaptı ve TRT naklen yayınladı. Sunucu bendim. Başkan Ali Tanrıyar’ı sahneye davet edip duygularını sordum. Uzun yıllar sonra gelen şampiyonluğun ve salonun coşkusuyla Tanrıyar mikrofona “G.Saray’ı sevmeyen ölsün” cümlesini dudaklarının arasından kaçırdı. Rahmetli Tanrıyar bir doktordu ve insanları hayatta tutmak için hipokrat yeminine bağlıydı. Dün F.Bahçe tribünlerinde bir pankart gördüm. “Seni de seni seveni de sevmiyoruz.” Olmaz, G.Saray’ı sevmeyebilirsiniz ama G.Saray’ı sevenleri neden sevmiyorsunuz? Nerede renklerin kardeşliği? Tanrıyar 3 kelimenin üzüntüsünü 103 yıllık ömrü boyunca yaşadı, o pankart zaten incelmiş olan ipi iyice koparır. Biz Türkiye’yiz.
12 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
Ertuğrul Özkök: Hüsran hafızasının zaferi, unvanı korumanın hüsranı
Dün, Kadıköy’ün yüreği denilen statta oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Birini sahada, ötekini televizyondan. Maçın teknik analizini Hürriyet’in uzman yazarlarına bırakıyorum. Ben size gönüllü ‘saha müşahidi’ (gözlemcisi) olarak ‘taraftar raporumu’ sunacağım.
13 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
CİMBOM'DA HÜSRAN HAFIZASI KANARYA'DA İSE TESELLİ RUHU
Galatasaray psikolojisi 22 maçlık bir hüsran hafızasıyla Kadıköy’e gelen Galatasaray dün sahaya Obama’nın seçim sloganındaki gibi ‘Yes You Can’ duygusuyla çıktı. ‘Bu defa yapabilirsin.’
14 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
Fenerbahçe taraftarı ise aynı sahaya ‘No you can’t’ iddiasıyla çıktı. Yani ‘Bu defa da yapamayacaksın.’
15 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
BU GENETİK DUYGU HER YIL DEĞİŞEN TAKIMLARA GEÇER Mİ?
Taraftar böyleydi, ya takımlar? Her iki takımın da oyuncuları 20 yılda en azından 15-20 defa değişti. Acaba taraftardaki bu psikoloji, otomatik bir genetikle oyunculara da aynen geçer mi? Bir seyirci olarak dünkü maçtan sonra benim ‘taraftar raporum’ şu: Galatasaray sahaya mutlaka kazanmak için çıktı. Fenerbahçe ise ligde iddiasını sürdürmekten çok sanki ‘bir derbide daha yenilmeyerek’ evinde unvanını korumak isteyen boksör gibi sahaya çıkmış gibiydi
16 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
BELKİ DE BU DEFA YENİLMEZLİĞİ KAYBETMEK İLK DEFA KAZANMAKTI
Fenerbahçe'nin artık unutmaması gereken bir şey var. Epey bir süredir bu sahada kaybetmemek, kazanmak anlamına gelmiyor. Ben bir Fenerbahçeli olarak, tarihimizin en kritik döneminde, 3 Temmuz direnişi sırasında, yine bu sahada berabere biten maçı hiç unutmadım. O maçta da yenilmezlik ünvanımızı bir kere daha kazanmış. Ama şampiyonluğu kaybetmiştik. O maç sonrası yediğim biber gazının feci tadı hala damağımda... O bakımdan belki de bu sahada yenilmezlik unvanını kaybetmek Fenerbahçe için iyi bile olmuştur denilebilir. Hiç olmazsa takım bundan sonra sahaya kazanmak azmi ile çıkar.
17 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
KEŞKE EVERTON-ARSENAL MAÇINI MI İZLESEYDİM?Maç sonrası kendime şunu sordum: Bunun yerine aynı saatlerde oynan Everton-Arsenal maçını izlemediğim için pişman mıyım? Hayır... Çünkü Kadıköy’deki heyecan ve iddia da çok güzel... Orada Manş Denizi’nin akıl ve matematiği, burada Akdeniz’in Dionizyak coşkusu ve heyecanı... Ve ben de Egeliyim...
18 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'
19 | 19
'Ersun Yanal, Fatih Terim'in asistanı...'