HABERMAX. Türkiye Komünist Partisi (TKP), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 25 Eylül Perşembe günü ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da görüşeceğinin açıklanmasının ardından yayımladığı açıklamada, randevunun “utanç verici koşullar” eşliğinde gerçekleştiğini savundu.

TKP açıklamasında, görüşmenin arka planında kamuoyunda konuşulan ticari tavizler ve iktidarın Ortadoğu’daki yanlış dış politika tercihleri nedeniyle oluşan “sıkışmayı aşma” arayışının bulunduğu öne sürüldü. Parti, Türkiye’nin “ABD’nin emperyalist hesaplarının parçası yapılmaya çalışılmasının” halkın güvenliğini tehlikeye attığını belirtti.
Açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi:
“Erdoğan, Amerika’da Trump’la görüşecek. Basında denklik masalları anlatıladursun; görüşme öncesi olan bitenler, ülkemiz ve halkımız adına utanç vesikası. Erdoğan, bir süre önce Trump’ın oğlunu Dolmabahçe’de ağırladı. Randevunun bu görüşmede bağlandığı, karşılığında Türkiye’nin Amerikalı Boeing şirketinden yolcu uçağı almayı taahhüt ettiği biliniyor. Trump’ın yaptığı açıklamalara bakılırsa, Erdoğan’la yapılacak görüşmedeki pazarlıklar arasında Türkiye’ye savaş uçağı ve sıvılaştırılmış doğalgaz satışı, ABD menşeli bazı ürünlere uygulanan ek mali yükümlülüklerin kaldırılması, Türkiye’nin sahip olduğu nadir toprak elementleri rezervlerinin ABD tarafından kullanıma açılması da var. Peki, ne karşılığında? İktidarın baştan sona yanlış dış politika adımları ve hesapları nedeniyle büyük bir bataklığa saplandığı Ortadoğu’daki sıkışmayı aşmak için ABD’den beklediği destek karşılığında. Oysa bu yanlış politika, yani ülkemizin sürekli ABD’nin emperyalist hesaplarının parçası yapılmaya çalışılması, halkımızın güvenliğini tehdit ediyor.
Bölge, ateş çemberine döndü ve bunda mevcut iktidarın payı büyük. Parçası olduğumuz bu macera, Ortadoğu’da bir “İsrail istilası” ile sonuçlandı. Erdoğan’ın dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Gazze oturumunda yaptığı konuşmada sıklıkla soykırımdan bahsetmesi, bu suçu kapatmaya yetmiyor. İsrail’in sadece Filistin’deki değil, Suriye’deki işgali de sürüyor. Bu tabloda bölgedeki sertleşmenin kontrolden çıkma riski artıyor.
Daha önce söyledik: Türkiye sermaye sınıfı ve mevcut iktidar, ülkeyi elbirliği ile uçuruma sürüklüyor. Bu felaketin halkımıza getireceği yıkıma karşı duracağız. Ülkeyi uçurumun eşiğinden mutlaka çekip alacağız.”