HABERMAX. Bugün, yedinci kez umreye gitmeye hazırlanan bir arkadaşım ile sohbet ettim. Eşi, kızı ve torunuyla gideceklerinden bahsediyordu. Merak ettim ve sordum: “Peki bu umre ziyaretinin maliyeti ne kadar?” Duyduğum rakam beni şaşırttı; tur şirketine ödenen ücret ve oradaki harcamalarla birlikte toplamda yaklaşık 60 bin lira civarında bir rakamdan söz ediliyordu.
“Sana bir fikir vereyim,” dedim. “Hadi çıkalım ve bu şehri gezelim, mahalleleri dolaşalım. Hani bazı mahallelerde küçük bakkallar olur ya, işte bu bakkallarda veresiye defterleri bulunur. O defterlerde borcu birikmiş, fakir fukara insanların yazılı olduğu defterler… Hadi gidelim, bu defterleri satın alalım. Bu parayla, rahatça 15-20 bakkaldan bu borçları kapatabiliriz.”
Bundan sonra, bakkalların yükünü hafifletip, o garibanların borçlarını ödemekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik olarak da bir katkı sağlamış oluruz. Hem de o borçlu annelere, evde pirinci ve şekeri bitmişken bakkala gidip borçlarının ödendiğini öğrenen o gariban insanların sevincini yaşatmış oluruz. Bir annenin bakkalda, “Kızım, borcunu bir hacı bey kapattı, artık borcun yok, ne istersen alabilirsin” dediğinde, o annenin sevinç dolu bakışlarını düşündüğümde, işte bu gerçek hayır olur.
Bu 60 bin lirayla, elli umre sevabından daha fazla sevap kazanacağınızdan eminim. Hatta beş yüz umre sevabını, o insanların yüzlerini güldürerek kazanabilirsiniz.
Ama ne oldu biliyor musunuz? Arkadaşım bir şey demedi. Mırın kırın etti, düşündü taşındı, biraz kem küm etti. İkram ettiği çayı bile yarım bırakıp gittim yanından. Ve aklıma geldi: Müslümanlık, garibanın gönlünü fethetmenin sevabını unuttuğu zaman, işte burada bir sorun var.
Bir yetimin yüzünü güldürmenin Allah katındaki ecrini unutan bir Müslümanlık, aslında ne kadar da yıkıcı. İşte böyle yapınca, Müslümanlar neden iflah olmuyor diye hep birbirimize sorarız, değil mi?