HABERMAX. DEVA Partisi Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Av. İdris Şahin, Yeni Asya’ya gündemi değerlendirdi. Şahin, “Hedefimiz, ilk hazırladığımız “Demokrasiye Geçiş Eylem Plânı”nı, devamında “Altılı Masa”yla birlikte hazırladığımız, millet irâdesinin en az yarısının desteklediği seksen dört maddelik “Anayasa Uzlaşma Metni” ekseninde “Demokratik Parlamenter Sistem”e geçmektir.” dedi.
DEVA Partisi Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Yeni Asya Gazetesi’nin Başkent Sohbetleri köşesi için gazeteciler Cevher İlhan, Mehmet Kara ve Muhammet Örtlek’in sorularını yanıtladı.
“Tam demokrasi olmadan ‘normalleşme’ olmaz”
Şahin, son günlerde “yumuşama”-“normalleşme” görüşmelerinin sorulması üzerine şu ifadeleri kullandı:
“Evvela ülkede iyi bir yönetimin târifini yapmamız lazım. Çünkü iyi bir yönetim, iyi bir eğitim ve demokrasinin olmazsa olması “kuvvetler ayrılığı”na bağlı iyi bir yönetim anlayışıyla mümkündür. İyi bir yönetimin temel esasları da insan haklarına saygılı, kuvvetler ayrılığını benimsemiş, hukukun üstünlüğünü özümsemiş ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak bir yönetim anlayışıdır. Bunun yegâne gerçekleşebileceği alan da hiç şüphesiz tam demokrasidir.
Tam demokrasi olmadan “normalleşme” olmaz. Demokrasi olmadan huzurun, adâletin ve refahın gelmesi, kalkınmanın olması asla mümkün değildir. Ekonominin de mihenk taşı da adâlettir; adâlet olmadan ekonominin düzeleceğine inanmıyoruz.”
“Hedefimiz Demokratik Parlamenter Sistem’e geçmektir”
‘Yeni anayasa’ konusunda fikrinin sorulması üzerine Şahin şu ifadeleri kullandı:
“Adâlet olmadan kalkınmanın olmayacağına inanıyoruz. Hür teşebbüs olmadan bu ülkede kâmil mânâda ülkede demokrasinin yolu açılamaz. O yüzden biz “millet ittifakı” olarak “altılı masa”da altına imza attığımız imzaların, bütün mutâbakatların sonuna kadar arkasındayız.
Bu bakımdan iktidar cenâhının “yeni anayasa” söylemine karşı, “bunda samimi iseniz önce mevcut Anayasaya sadakat gösterin, temel hak ve hürriyetlere dair esasları uygulayın, ondan sonra ‘yeni anayasa’ ya da ‘anayasa değişikliği’ni gündeme getirin” çağrısında bulunuyoruz. Samimiyet bunu gerektiriyor. Önce bu gerçeği kabul etmeleri, içselleştirmeleri ve bu konuda adım atmaları icâb ediyor.
Hedefimiz, ilk hazırladığımız “Demokrasiye Geçiş Eylem Plânı”nı, devamında “Altılı Masa”yla birlikte hazırladığımız, millet irâdesinin en az yarısının desteklediği seksen dört maddelik “Anayasa Uzlaşma Metni” ekseninde “Demokratik Parlamenter Sistem”e geçmektir.”
Şahin’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Tek adam rejimi ülkeyi uçurumun kenarına getirdi”
“Dürüstlük pahalı bir mülktür. Her insanda bulunmaz. Biz o makam ve mevkileri gördük, yaşadık ve elimizin tersiyle ittik. Bu ülkede adâlet kalmadığı için ittik. Bu ülkede hırsızlık, kolektif hale geldiği için ittik. Bu ülkede şeffaflık yerle bir edildiği için ittik ve Sayın Erdoğan’ın şahsından ziyade “tek adam rejimi” ülkeyi uçurumun kenarına getirdiği için ittik.
Sıkılı yumruklarla siyaset yapılmayacağını gayet iyi biliyoruz. Elbette siyaset uzlaşıdır. Siyasette mutlaka diyalogla çözülmesi gereken sorunların halli gerekir, buna inanıyoruz. Ama bunları yapmadan sadece birilerinin Anayasaya göre dolmuş görev süresini aşmak hesâbına bir düzenleme getirirseniz, kusura bakılmasın bu konuda size yardımcı olmayız.
Zira muhalefet olarak iktidarın siyasi rant hesâplarına göre hareket etmekle değil, milletin sorunlarını çözmekle yükümlüyüz. Millet bize demokratik denetim yetkisi verdi. Muhalefet olarak siyasi iktidarı demokrasiye uygun şekilde ülkeyi yönetim yönetmediklerini denetimle sorumluyuz.”
“Ana muhalefet lideriyle görüştüğünüz günün ertesi, seçilmiş belediye başkanına kayyım getiriyorsanız samimiyet yok demektir”
“Yumuşama, normalleşme paravanında ana muhalefet partisi lideriyle görüştüğünüz günün ertesi günü, ülkenin bir başka köşesinde seçilmiş belediye başkanına kayyım uygulamasını tekrar getiriyorsanız bu normalleşmede samimiyet yok demektir.
Zira mevcut yasalar zorlanarak, bu ülke kanun devleti olarak yönetilemez. Tam mânâsıyla hukuk devleti olursa ancak demokratik normalleşme olur.
‘Kanunda bir yetki var bunu kullanıyorum’ diye yasadaki en ayrıntıyı keyfi olarak kullanıyorsun, ama hukuk hiç aklına gelmiyor. Batı’da görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının yerine nasıl doğrudan Belediye Meclislerinden belediye başkanı seçiliyorsa Doğu’da da pekâla milletin irâdesi esas alınmak suretiyle Meclis’ten seçilmek suretiyle halkın irâdesi devam ettirilebilir. Ne yazık ki bile bile bu yapılmıyor.
Biz hiçbir suçluğunun arkasında değiliz, suçluluğu da kayırmıyoruz. Ama eğer birinin bir suçu var ve bunun karşılığında hukuken bir tasarrufta bulunuyorsanız devamını da hukuki yollardan getirmeniz gerekir.”
“Sayın Erdoğan’ın siyaseten çıkmazda olması nedeniyle normalleşmeyi tercih ettiğini görüyoruz”
“Olup bitenlerle ispatlıdır ki Sayın Erdoğan en zayıf kaldığı noktada normalleşme adımları atar. Biraz güçlenip palazlandığı anda da demir yumruğu gösterir. Biz normalleşmeyi şu an itibariyle Sayın Erdoğan’ın siyaseten çıkmazda olması nedeniyle tercih ettiği bir yöntem olarak görüyoruz.
Bireysel taleplerin karşılanmış olması yumuşama ve normalleşme değildir.
Rahip Brunson’un Amerikan Başkanı’nın tweet tehditleriyle talebiyle serbest bırakılması sözünü tutmak gibi, Sayın ana muhalefet liderinin talebiyle 28 Şubat paşalarını serbest bıraktım demiş olmak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Hukuktan ve adâletten sapmadır ve keyfi uygulamalarla yargıya müdahaleyi alenileştirmektir.
Aslında bağımsız yargıdan adâlet beklemeyip, sadece güçlü otoriter yapıdan ve Beş Tepe’den bunların salıverilmesini talep etmek muhalefeti de küçültür. İktidarın keyfi uygulamalarını meşrulaştırır. O yüzden bu talep ve müdahaleyi son derece tehlikeli buluyoruz.”