HABERMAX. ANKARA – Türkiye’de milyonlarca çalışanı doğrudan ilgilendiren yıllık ücretli izin hakkı, Anayasa ve İş Kanunu ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Ancak bu hakkın doğru kullanılmaması durumunda, işçilerin yıllık izin ücretleri yanabilir.

Yıllık izin hakkı, bir işyerinde en az bir yıl çalışan tüm işçilere tanınır. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Kullanılmayan izinlerin karşılığı olan ücretler, sadece işten ayrılma durumunda talep edilebilir. İşveren, çalışan iş yerindeyken yıllık izin ücreti ödeyemez. Rızaya dayalı özel anlaşmalar da bu kuralın dışına çıkamaz.
Kullanılmayan izinlerin paraya dönüşmesi için işten ayrılmak gerekir. Ancak bu hakkın da 5 yıllık zaman aşımı süresi vardır. İşten ayrıldıktan sonra 5 yıl içinde izin ücretleri için başvuru yapılmazsa, bu hak tamamen kaybedilir.
EKOTÜRK’ün haberine göre işveren, çalışanlarının iznini kullandığını belgelemekle yükümlüdür. Aksi halde işçinin beyanı esas alınır. Bu nedenle işverenin, izin defteri veya imzalı belgeleri saklaması gerekir. Basit “izin kullandım” yazıları ise hukuken geçerli sayılmaz.
Yıllık izin ücreti, işçinin işten ayrılmadan önceki son brüt maaşı esas alınarak hesaplanır. Bu tutar, SGK ve işsizlik primi kesintileri sonrası gelir ve damga vergisi düşülerek net ödeme olarak belirlenir.
Ayrıca şu hususlar da önemlidir:
Çalışanın aynı iş yerindeki hizmet süresine göre yıllık izin hakkı şöyledir:
Ayrıca, 18 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlara her koşulda en az 20 gün izin verilmesi zorunludur.
Yıllık izin hakkı bir lütuf değil, yasal bir haktır. İşçiler bu haklarını kullanmaktan kaçınmamalı ve işten ayrıldıklarında geçmiş yıllara ait izin ücretlerini 5 yıllık süre içinde talep etmelidir. Zaman aşımı dolduğunda bu hak geri alınamaz.