İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen “C40 Belediye Başkanları Zirvesi”ne katıldı. İBB Başkanı İmamoğlu, zirve öncesinde “Ulusal Liderlerin Yardımı Olmaksızın İklim Eylemini Gerçekleştirmek” başlığıyla düzenlenen basın toplantısında Boston Belediye Başkan Marty Walsh, New Orleans Belediye Başkanı LaToya Cantrell ve Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile birlikte yer aldı. İmamoğlu, Tivoli Kongre Merkezi’nde David Miller moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler verilerine göre kentlerin dünyadaki enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 75’inden, iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının da yüzde 80’inden sorumlu olduğu bilgilerini paylaştı. İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:
“KARAR VERME MEKANİZMALARI YAVAŞ İŞLİYOR”
“Küresel ölçekte, kentlerde yaşayan nüfusun, toplam nüfusa oranı, 2018 verilerine göre yüzde 55 olup, dünya halkları daha çok aş, iş ve fırsat beklentisi ile kentsel alanlara göç etmeye devam etmektedir. Bu nedenle kentlerde iklim ve çevrenin korunmasına yönelik atılan adımlar, ülke hatta dünya çapında önem taşımaktadır. 82 milyon insanın yaşadığı ülkemizde ise toplam nüfusun yüzde 75’i kentlerde yaşamakta olup, yerel yöneticiler birçok yaşamsal konuda sorumluluğu ulusal yöneticiler ile paylaşmaktadır. Uluslararası ya da ulusal düzeyde iklim değişikliğine ilişkin karar verme mekanizmaları oldukça yavaş ilerlemekte bilimin ortaya koyduğu adımları atma konusunda çoğu zaman yetersiz ve yavaş kalabilmektedir. Toplum ile daha yakın temas halindeki yerel yönetimler, insanların yaşam kalitesini ve sağlıklarını çok yakından ilgilendiren bu soruna giderek daha fazla müdahil olmak zorundadırlar.”
“SORUMLULUĞUMUZ TÜRKİYE’NİN TAMAMINADIR”
1990’lı yıllardan itibaren bu eksikliği doldurmak amacıyla kentlerde iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak amaçlı C40, ICLEI ya da Covenant of Mayors gibi birlikler ve koalisyonlar kurulmaya başlandığını hatırlatan İmamoğlu, “2000’li yılların başlarından itibaren kendi hükümetlerinden daha ileri hedefler koyarak, iklim değişikliği ile mücadelede önemli roller almaya başlamışlardır. İstanbul özeline gelecek olursak, kentimiz 15 milyonu aşan nüfusu ile Türkiye’nin yüzde 19’luk nüfusuna sahip olup kültür, tarih, ekonomi ve ticaret başkenti olmanın yanı sıra gelişmiş hizmet sektörü ile tüm ülkeyi etkisi altına almış durumdadır. Bu nedenle sorumluluğumuz aslında Türkiye’nin tamamınadır. Bu nedenle gerektiğinde inisiyatif alarak gelecek nesiller için kentimizin sürdürülebilirliğini sağlamak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine ve afetlere karşı kentimizin geleceğini korumak zorundayız” dedi.
“İSTANBUL’UN GELECEĞİNİ YAŞAYANLARIYLA PLANLIYORUZ”
Belediye başkanlarının konuşmaları bittikten sonra soru-cevap bölümüne geçildi. İmamoğlu, İstanbul olarak iklim konusundaki hazırlıklarıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi:
“Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki; iklim değişikliğinin yarattığı tramvayı biz hepimiz, dünyada olduğu gibi, şehrimizde de yaşıyoruz. Bu bakış açısıyla baktığımızda bizim işimiz, şehrin gerçek sorunlarını çözmek ve bu konudaki tedbirleri almak, bu tedbirleri alırken bizim yüzümüz tamamen halka dönük olmalı ve muhakkak diyalog kurmalıyız. Örneğin; bu konuda, demokratik katılım çok önemli. Yeni dönemde, bo konudaki anlayışımızı yüzümüzü tamamen halka çevirerek yürütüyoruz ve milyonlarca insanın katılımını sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda yeni beş yıllık stratejik planımızı yapıyoruz ve tamamen bu stratejik planımızın vatandaşlarımızla üretiyoruz. Sadece tek bir oturumumuza 4000-5000 insan katılıyor ve beraber İstanbul’un geleceğini planlıyoruz.”
“16 MİLYON İNSANIN SESİNİN GÜR ÇIKTIĞI YERDE PARTİ POLİTİKASI DÖNEMEZ”
Toplumsal bir seferberlik ruhuyla hareket ettiklerini belirten İmamoğlu, “Bu duyguyla hareket ettiğinizde, kimse buna karşı gelemiyor ve gelemez. Biz, demokratik katılımı çok önemsiyoruz. 16 milyon insanın sesinin gür çıktığı bir yerde, bu bir parti politikasına dönemez. Biz buna inanıyoruz, bu yolda devam edeceğiz. Dünya, bütün şehirler, iyi bir dayanışmayla iyi bir yöne evrilebilirler. Çünkü biz gerçek sorunlarla konuşuyor ve uğraşıyoruz. Onlara çözüm üretiyoruz. O bakımdan mümkün olduğu kadar halka açık bir demokratik süreci yönetiyoruz” dedi.
“YETER Kİ SİZ BELEDİYE BAŞKANI OLARAK HALKA KENDİNİZİ SEVDİRİN”
İmamoğlu’na, “Kentlerin gelişiminde yaşanan sorunlarda medya tarafından zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Bununla nasıl baş edeceksiniz” sorusu da yöneltildi. İmamoğlu, bu soruya, “Aslında günümüzün teknolojisi ve haber alma yöntemleri, işimizi, sorunumuzu kolaylaştırıyor çözüm adına. İstanbul’dan bir örnek vermek isterim, buradaki değerli belediye başkanlarına. Biz, tüm meclislerimizi ve büyük toplantılarımızı canlı yayında İstanbul halkıyla paylaşıyoruz. Bütün tartışmalar açık. Bizim sadece bir meclis toplantımızı, 3,5-4 milyon insan aynı anda izliyor. Bu, demokrasi adına müthiş bir takip ve satın alma operasyonu. Bu iletişimle, karşımızda duran ve bizi engellemeye çalışan ya da sağlıklı iletişimimize sıkıntı yaratan tüm medya kanallarını aslında kenara itmiş oluyor halk. Yeter ki siz belediye başkanı olarak halka kendinizi sevdirin. Doğruları yaptığınıza inandırın ve onlarla diyalog kurmayı sürekli hale getirin, gerisini çözersiniz” yanıtını verdi.
“YEREL YÖNETİMLER BİRÇOK KONUYU ÇÖZEBİLİR”
İmamoğlu, iklim sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini de şöyle paylaştı:
“Dünyanın yüzde 55’i artık kentlerde yaşıyor. Bazı ülkelerde şehirlerde yaşayan insan oranı çok daha yüksek. Benim ülkemde de yüzde 85’leri bulmak üzere. Burada özellikle belediye başkanlarından ve yerel yönetimlerden olan beklenti oldukça yüksek. Bu manada bizim ortak çalışma, bir arada çok aksiyon alma ve iş üretme kapasitemizi büyütmeliyiz. Dünya bizden bunu bekliyor. Belki de yerelde aldığımız oyların sebebi de bu. O bakımdan beraber çalışmalı, beraber üretmeli ve dünyaya iklim adına, iklim değişimi adına ve yaşadığımız bu dünyanın daha uzun ve daha güzel bir yaşam çevresine ulaşması adına iş birlikleri yapmalıyız. Özellikle yerel yönetimlerle dünyadaki birçok sorunun, sadece iklimle ilgili değil, demokratikleşmeden tutun birçok sorunu çözebileceğine inananlardanım. Burada olmamızın sebebi bu ve çok faydalı bir iş birliği sürecine bizler de İstanbul adına dahil olup, güzel işlere imza atacağımızı düşünüyorum.”
C40 NEDİR?
C40 Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu (C40 Cities), iklim değişikliğine karşın sera gazı emisyonlarının azaltılması için Ekim 2005’te Londra’da dünya kentlerinin bir araya gelerek oluşturdukları bir ağdır. Bu oluşumun amacı, iklim üzerine çalışmalar yürüten lider kentleri bir araya getirmektir. C40, etkili bir iş birliği, bilgi paylaşımı ve iklim değişikliği ile ilgili anlamlı, ölçülebilir ve sürdürülebilir politikalar belirleyen kentleri destekleme amacı gütmektedir. C40 Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu, son 10 yılda 90 üzerindeki kenti bir araya getirmiş ve bu kentler sayesinde 700 milyonluk nüfusu temsil etme hakkına sahip olmuştur. C40 Kentleri’nin Afrika’dan 11, Asya’dan 31, Avrupa’dan İstanbul dahil 19, Amerika’dan 27 ve Okyanusya’dan da 3 kent üyesi bulunmaktadır. C40’ın mega kentler, yenilikçi kentler ve gözlemci kentler olmak üzere üç tür üyelik statüsü bulunmaktadır. C40 Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu, 2005 yılındaki Londra zirvesinden sonra sırayla 2007’de New York’ta, 2009’da Seul’de, 2011’de São Paulo’da, 2014 yılında Johannesburg’da ve 2016 yılında ise Mexico City’de olmak üzere dünya yerel yöneticilerini C40 Belediye Başkanları Zirvesi’nde bir araya getirmiştir. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo C40 Başkanlığını ve eski New York Belediye Başkanı Michael R. Bloomberg Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir