HABERMAX. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, siyaseti iki kutuplu hale getirip siyaset yapma zemininin yok edilmek istendiğini söyledi. Babacan “Türkiye’nin yeni bir soluğa ihtiyacı var. Ülkemizi iki kutuplu siyasete mahkûm bir biçimde yüzüstü bırakamayız. Milletimizi ‘Ya onu ya da bunu tercih edeceksin’ diyerek iki seçenek arasında çaresiz bırakamayız” ifadesini kullandı.
Yeni Yol’un ilk grup toplantısında konuşan Babacan, siyasetteki iktidar ve muhalefet tekeline dikkat çekerek bu modelin Türkiye’yi büyük kırılmalara götüreceği uyarısında bulundu.
“İktidar ve muhalefet tekeli kavga ve çatışma üretir”
Türkiye’yi siyah ve beyaz olarak sadece iki alana hapsetmek istediklerini vurgulayan Babacan, “Neden yeni bir yol? Çünkü bunlar siyaseti iki kutuplu hale getirip, Türkiye’de siyaset yapma zeminini yok etmek istiyorlar. Siyaseti iki kutba ayırıp milletimizi birbirine kırdırmak istiyorlar, birbirine düşürmek istiyorlar. Siyaset zeminini yok edip çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak, Türkiye’nin renkliliğini, siyah ve beyaz olarak sadece iki alana hapsetmek istiyorlar.Bir iktidar tekeli bir de muhalefet tekeli oluşturmak istiyorlar. Bu model kavga üretir, çatışma üretir. Çoğulculuğu yok eder, Türkiye’yi geriye götürür. Bu model ülkeyi büyük kırılmalara götürür. Toplumsal muhalefet refleksini yok eder” dedi.
“Ülkesini seven herkes için yeni bir yol inşa etmek, alternatif değil zorunluluktur”
Babacan, mevcut siyasetin tıkandığını belirterek, “İşte biz, tam da bu sebeple diyoruz ki milletimizi iki tercihten birine zorlayan bu dayatmaya itirazımız var. Demokrasimize nefes aldıracak, milletimizin gönül rahatlığıyla destek vereceği güvenli bir yeni yola ihtiyaç var. Ülkesini seven herkes için yeni bir yol inşa etmek, artık sadece bir alternatif değil bir zorunluluktur.Tarihimizde ne zaman mevcut yollar tıkansa, bu vatanın öz evlatları yeni bir yol açmışlardır. Bu yol, dayatılan siyaset kalıplarına sıkışıp kalmadan, farklı görüş ve düşüncelerin sentezinden oluşan, makulün yoludur. Bu yol, ülkenin yönetimini, yorgun ve yozlaşmış iktidardan kurtarmak, ancak beceriksiz muhalefete de bırakmamak isteyenlerin yoludur. Bu yol dosdoğru siyaset yapanların yoludur. Bu yol kürsüde de meydanda da tenhada da aynı sözü konuşanların yoludur” diye konuştu.
“İktidara demokrasinin dışında parmak sallamayı alışkanlık haline getiren muhalefet de bu durumdan sorumludur”
İktidar ve muhalefete yönelik eleştirilerine devam eden Babacan, “Ülkenin içine düştüğü durumun baş sorumlusu iktidardır. Çökmekte olan sağlık sisteminin, mahvolmuş eğitim sisteminin sorumlusu iktidardır. Art arda yaşanan ekonomik krizlerin, patlayan enflasyonun, artan faizlerin, yoksulluğun sorumlusu iktidardır. Ancak unutmayalım… Yıllarca, buldukları her fırsatta, yaşanan her toplumsal olayda, iktidara demokrasinin dışında bir parmak sallamayı alışkanlık haline getiren muhalefet de bu durumdan sorumludur. ‘İktidar sopasını biraz da ben ele geçireyim, biraz da ben sallayayım’ diyenler de sorumludur. ‘Kasayı ele geçireyim, biraz da benim eşim dostum yesin’ diyenler de sorumludur. İşte tam da bu sebeple yeni bir yol açıyoruz. İşte bu sebeple ‘Yeni Yol’ diyoruz. ‘Bu yolu güç birliğiyle, hep beraber yürüyelim’ diyoruz. Milletimize ‘Artık çaresiz değilsin’ deme fırsatı elimizde. Bu fırsatı iyi kullanmak zorundayız.Milletimizin gönül kapılarını açmak için canla başla çalışmak zorundayız. Kuvvetle inanıyorum ki, ‘Yeni Yol’ hak ettiği yeri bulacak; bu birlik, beraberlik milletimizin teveccühüne mazhar olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“Ülkemizin gerçek gündemi ‘ekmek kavgasıdır’, ‘derin yoksulluktur’”
Türkiye’nin gerçek gündeminden uzaklaştırılmaya çalışıldığını ve yoksullar toplumu haline geldiğini dile getiren Babacan, “Ülkemizin gerçek gündemi ‘ekmek kavgasıdır’, ‘derin yoksulluktur’. Mutfak yanıyor, çarşı pazar yanıyor, cüzdan yanıyor. Gelin görün ki hükûmet elindeki iletişim aygıtıyla sürekli olarak bu gündemin üzerini örtmeye çalışmakta. Sokağa çıkın, 100 kişi sorun ‘En büyük derdin nedir?’ diye… En az 50-60 tanesi ‘Geçim sıkıntısı’ diyecektir.Ekonomi konuşulmasın diye her hafta, her ay başka bir gündem üretiyorlar. Ama beyhude. Ekonomiyi unutmayacağız, unutturmayacağız. İşte biz buradan haykırıyoruz. Arkadaş, siz bu ülkenin ekonomisini mahvettiniz. İnsanları perişan ettiniz. Türkiye bir yoksullar toplumu haline geldi. Bugün vatandaşlarımızın nerdeyse tamamı; aşırı yoksul, çok yoksul, orta yoksul, az yoksul, yoksul gibi ‘yoksulluk derecesine’ göre tanımlanır hale geldi. Gıda yoksulluğu, barınma yoksulluğu, enerji yoksulluğu, öğrenci yoksulluğu, çocuk yoksulluğu… Yoksulluğun her türü en ağır biçimde yaşanır hale geldi” dedi.
“Hadi at imzayı enflasyon düşsün; 5 yıldır düşmüyor, olmuyor”
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?‘Ekonomist’ olmak bu mu? ‘Alanı ekonomi’ olmanın neticesi bu mu? Kimi aldattığınızı sanıyorsunuz? Çarşıya pazara giden herkes ekonomi ne halde görmüyor mu? Genel seçimlerden bu yana tam 19 ay geçti. Seçimin olduğu 2023 Haziran sonunda enflasyon %38 idi. Tam 19 ay sonra, 2024 sonunda, enflasyon %44. E ne anladık bu işten? Son seçimlerden sonra 39, Aralık sonunda 44. Neymiş? Bu yıl sonunda %20’lere düşecekmiş. Yahu arkadaş, vaktiyle bu ülkede 34 yıllık yüksek enflasyon sadece 2 yılda tek haneye düştü ve yıllarca tek hanede kaldı. Bu nasıl oldu, anlamamışlar. Anlasalar yeniden yaparlardı. Ben imza attım, enflasyon düştü demiyor muydu? E hadi yine at imzayı da düşsün. 5 yıldır düşmüyor, olmuyor” ifadelerine yer verdi.
“Erdoğan ‘Vatanı satmak yüksek faizle, enflasyonla olur’ demişti, nereden nereye!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert eleştirilerde bulunan Babacan, “Bugün Türkiye dünyadaki en yüksek Merkez Bankası faizine rağmen, enflasyonun en yüksek olduğu 6. ülkedir. Sayın Erdoğan ne demişti? ‘Vatanı satmak; yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur’ demişti. Nasıl hesap ederseniz edin, yakın tarihimizin en yüksek faizinin ödeneceği bütçe, Sayın Erdoğan’ın imzasıyla meclise sevk edilip geçen 2025 bütçesidir. Nereden nereye, değil mi?” diye konuştu.
“Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun; ne kadar adalet, o kadar ekonomi”
Babacan, hukuk ve ekonomi vurgusu yaparak, “Gelir ve servet dağılımı yakın tarihimizin en kötü noktasında. Mahkemelerde tam 23 milyon icra dosyası var. Düşünün 85 milyon ülkede… Konkordato sayısı, kapanan şirket sayısı rekor seviyede. 18 milyon gencin tam 5 milyonu, yani %28’i ne işte, ne eğitimde. OECD ülkelerinde en berbat durumda olan ülke biziz. Ev gençleri diye bir tabir oluştu. Ve arkadaşlar, bunların hepsinin tek bir sebebi var… Kötü yönetim. Evet, kötü yönetim. O kadar. Şeffaflık yok, hesap verme alışkanlığı yok. Bu yeni ekonomi yönetimi! Şeffaflık olmadan ekonominin düzeleceğini anlamadılar galiba. Ya eskiden siz bu işin içinde değil miydiniz arkadaş? TÜİK şeffaf değil miydi, TÜİK’in alışveriş sepetini her ay açıklamıyor muyduk? Niye şimdi kapattınız? Niye örtüyorsunuz? TÜİK’in alışveriş sepetinde ne var kimsenin haberi yok, örttüler kapattılar… Merkez Bankası ne kadar döviz alıyor satıyor, açıklayan yok. Sonradan dolaylı hesaplarla bulabiliyorsunuz. Niye örtüyorsunuz, niye kapatıyorsunuz? Doğru hesaptan kaçmaz. Doğruysa açıkla arkadaş! Adalet yok, hukuk yok. Adalet olmayınca, hukuk olmayınca, ekonomi olmazzz! Anlamadılar, anlamıyorlar! Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun! Ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Ne kadar hukuk, o kadar ekonomi. Bu kadar basit” ifadelerini kullandı.
“İktidar herkesin cebine kumar makinesi koydu”
Sosyal dokunun tehdit altında olduğunu kaydeden Babacan, “Bakın, ekonomideki bu berbat durum derin sosyal sorunlara da yol açıyor. Her türlü yasadışı kumar, fuhuş ve bahisler tavan yaptı. Bu iktidar herkesin cebine bir kumar makinası koydu. Kumarhane açmak yasak ama herkesin cebinde kumar var. Yasal olsun yasadışı olsun ne fark ediyor… Yasal olandan yandaşın, yasal olmayandan başkaları kazanıyor. Kaybedenler kim? Gençler! Gayri meşru olup olmadığına bakmaksızın hızla zengin olma, köşeyi dönme anlayışı yaygınlaştı. Karaborsacılık, tefecilik, dolandırıcılık, kara para aklama gibi ahlaki olmayan yollara tevessül, bir virüs gibi sosyal dokumuzu tehdit etmekte… Uyuşturucu ve madde bağımlılığı çocuk denecek yaşa kadar indi artık. İlkokulların etrafında bunlar satılıyor. Hem de çok ucuza satılıyor. Organize suç örgütleri ile siyaset iç içe geçmiş durumda. Öfke, nefret ve tahammülsüzlük topluma egemen hale geldi. Yazık, gerçekten çok yazık” uyarısında bulundu.
“Emekli yılında emekliyi perişan eden iktidar, bu yılı da ‘Aile yılı’ ilan etti; Allah muhafaza”
Babacan, “İktidar 2024 yılını ‘Emekliler yılı’ ilan etti, 2024 yılında emekliyi perişan etti. Şimdi de tuttular 2025 yılını ‘Aile yılı’ ilan ettiler. Allah muhafaza… Ne diyeyim? Allah aileleri korusun. İşte aile kurumunun geldiği nokta… Doğan çocuk sayısı son yılların en düşük noktasında. Gençler evlenemiyor. Evlenseler dahi çocuk sahibi olmaktan korkuyorlar. Gelişmiş ülkelerde zenginleşirken yaşlanan toplumlara şahit oluruz. Oysa Türkiye’de toplumumuz yoksulken yaşlanmakta. Bu gerçekten bir beka meselesidir. Bakın nüfusun ortalama yaşı, sıhhatli oluşu, sıhhatli şekilde büyümesi bir ülkenin temel kaynağıdır. Kim ne derse desin. Yakın tarihimizde bu işlerde yanlışlar yapılmıştır ama bugün bu işlere farklı bakmak gerekiyor. Açıkladıkları teşvik paketine baktık, gerçeklerden uzak…” diye konuştu.
“Paris Olimpiyatları‘nın açılışına uyarı üzerine gitmeyen Erdoğan’ı dizilerLS����