HABERMAX. Yusuf Tekin’in son açıklamalarının laiklik kavramını çarpıttığına dair yaptığınız eleştiriler oldukça önemli bir noktaya değiniyor. Gerçekten de laiklik, hem tarihsel hem de teorik olarak, dinin devlet işlerinden ayrılması, dini inançların devlet politikalarına etki etmemesi ve tüm vatandaşların inanç özgürlüğünün güvence altına alınması anlamına gelir. Bu, evrensel bir ilke olarak kabul edilir ve pek çok ülkede demokratik bir düzenin temel taşlarından biridir.
Tekin’in açıklamalarıyla ilgili birkaç ana nokta şunlardır:
1. Laiklik Kavramının Çarpıtılması:
Tekin, laikliği yalnızca “dini inanç ve ibadet özgürlüğü” ile tanımlayarak bu kavramı daraltıyor. Ancak laiklik, aynı zamanda devletin dini inançlardan bağımsız olması gerektiğini de ifade eder. Laiklik, devletin herhangi bir din ya da mezhep lehine tavır almasını engelleyen ve aynı zamanda toplumsal farklılıkların, inançların, kültürlerin ve düşüncelerin özgürce ifade bulmasını sağlayan bir ilke olarak evrensel bir kavramdır. Tekin’in açıklaması, laikliği yanlış anlamış veya kasıtlı olarak yanlış ifade etmiştir.
2. Feodalizme Karşı Laiklik:
Laiklik, tarihsel olarak feodal toplumlarda dinin, toplumsal eşitsizliği ve sömürüyü meşrulaştırmak için kullanıldığı bir dönemin sona erdiği ve bunun yerine toplumda eşitlikçi bir yapı kurulması amacıyla ortaya çıkmıştır. Fransız Devrimi ve Türkiye Cumhuriyeti Devrimi gibi olaylar, laikliğin toplumsal eşitlik ve özgürlük açısından ne kadar önemli bir ilke olduğunu ortaya koymuştur.
3. **Eğitimdeki Dini İçerik ve Gericilik:**
Tekin’in açıklamaları, aynı zamanda Türkiye’deki eğitim sistemindeki sorunlara da ışık tutuyor. Laikliğin gereği olarak eğitim, bilimselliğe dayanmalı ve dinin siyasete alet edilmesinin önüne geçilmelidir. Ancak son yıllarda, eğitim müfredatındaki dini içeriklerin artışı ve bilimsel düşüncenin arka planda bırakılması, toplumda gerici bir eğilim yaratmaktadır. Bu da, çocukların ve gençlerin zihinsel gelişimini olumsuz etkileyen bir durumdur.
4. Toplumsal ve Siyasal Manipülasyon:
Türkiye’de özellikle son yıllarda, halkın dini duygularının manipüle edilmesi ve bu duyguların siyasi amaçlar için kullanılması giderek yaygınlaşmıştır. Laiklik ilkesinin çarpıtılması, aslında bu tür bir manipülasyonu kolaylaştırır. Tekin’in sözleri, dinin politikada bir araç olarak kullanılmasını teşvik eden bir bakış açısını ortaya koymaktadır.
**Sonuç ve Çağrı:**
Eğitimde bilimsel ve laik bir yaklaşım benimsenmeli, dini inançların siyasal amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmelidir. Laikliği doğru anlamak ve savunmak, sadece dini özgürlükleri korumakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal eşitliği ve özgürlüğü güvence altına almak anlamına gelir. Bu nedenle, Tekin’in açıklamalarına karşı yapılacak eleştiriler ve halkı eğitimde gericiliğe karşı örgütleme çağrısı, toplumun eğitim politikalarındaki yanlış yönelimlere karşı güçlü bir karşı duruş olacaktır.
**Yusuf Tekin’in istifası** talebiniz de, bu tür yanlış anlamaların ve uygulamaların önüne geçilmesi gerektiği konusunda güçlü bir mesaj taşıyor. Eğitimde laiklik, bilimsellik ve eşitlik ilkesinin savunulması, sadece bireysel haklar için değil, toplumsal barış ve özgürlük için de kritik bir öneme sahiptir.