Dolar 32,2619
Euro 34,7680
Altın 2.413,30
BİST 10.267,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Açık
İstanbul
22°C
Açık
Sal 25°C
Çar 20°C
Per 17°C
Cum 16°C

Yazar baba küçük kızına dünyayı anlatıyor

Nedim Gürsel’in ‘Baba Bak Deniz’i bir baba-kız öyküsü olarak başlayıp anılarla, gözlemlerle, öngörülerle gelişen, masal ve öykülerle zenginleşen, yer yer hüzünlü hoş bir anlatı.

Yazar baba küçük kızına dünyayı anlatıyor
10 Şubat 2020 18:07
330

‘Baba Bak Deniz’ türlerarası ilginç bir kitap. İlk bakışta Nedim Gürsel küçük kızı Dilay’la yaşadıklarını anlatıyor gibi. Bu yönüyle otobiyografik. “Onunla günlerimi anlatacağım bu kitapta” diyor Gürsel ama hemen ardından ekliyor: “Anlattıklarıma dikkat et ve elekten geçir. Hepsine de kanma. Kalemime inan, bana inanma!”
Bir açıdan bakarsanız haklı; hiçbir anı, yaşamöyküsü birebir yazıya geçirilemez. Mutlaka yazarken değişir, farklılaşır. Ama Nedim Gürsel biraz daha farklı bir şeyden söz ediyor. “Her şeyi olduğu gibi anlatmayacağım” diyor. Kendi anılarına kendisi müdahale edecek. Çünkü anlatılan sadece bir baba-kızın birlikte yaşadıkları değil, o birliktelikten doğan anılar bir dizi çağrışım ve düşünce yaratıyor, Nedim Gürsel onları da yazıya katmış.
İsim koyma öyküsünü anlatarak başlıyor kitap. Doğuma çok az kalmış, ama bir isim bulamamışlar, çünkü anne Aylin kendi adıyla uyumlu olarak içinde ‘ay’ olan bir isim koymak istiyor kızına. Sonunda ve başında ‘ay’ olan birçok isim var ama bir türlü birini beğenemiyorlar. Nedim Gürsel, Farsça kökenli ‘Dilay’ adını buluyor. ‘Dil’ gönül anlamında, ‘ay’ ise ‘güzellik’. Anne Alin’i ekliyor bu ada. Kızın adı Dilay Alin oluyor ve babasından başka hiç kimse onu Dilay diye çağırmıyor.
Dilay, 16 Ağustos 2013 doğumlu. O doğduğunda babası Nedim Gürsel 62 yaşında. Aralarında sadece büyük bir yaş farkı yok, mekân farkı da var. İzmir’de doğan Dilay annesiyle birlikte Ankara ve sonra İstanbul’da yaşıyor. Baba Nedim Gürsel’se akademik görevleri ya da yazarlığı nedeniyle aldığı davetlerle dünyanın bir ucuna gitmemişse Paris’te. Mekân farkının baba-kızın ilişkisini etkileyeceği, en azından hep bir özlem olacağını öngörebiliriz. “Yazıya adamıştım kendimi. Ne baba olmak umurumdaydı ne çocuklar! Varsa da yoksa da edebiyat, yani kitaplar” diye anlatıyor durumunu.
60 yaşından sonra gelen babalık farklı bir ruh haline sokuyor yazarı. Dilay’ın varlığı “Varsa da yoksa da edebiyat” demesini engelliyor. Kızıyla olabildiğince vakit geçirmek istiyor. Dilay’ın büyümesi, yürümesi, koşması, konuşması başka bir heyecan veriyor. Onunla olmak bile içinin sevinçle dolmasına yetiyor. Kızının büyümesini birlikte yaşamak için olabildiğince çok zaman yaratmaya çalışıyor. Ama hem işi, üniversitedeki görevleri, hem yoğun yazarlık eylemi bu buluşmaları seyreltiyor. Her buluşma da yakında ayrılacağız düşüncesiyle daha baştan biraz buruk. Kızıyla yaşadığı her yakınlaşma ayrılığı da içeriyor.
Nedim Gürsel baba olmanın anlamı üzerine de düşünüyor, uzaktaki babalık halini de sorguluyor. Anne-kız yalnız yaşadıkları hayatı da anlamlandırmaya çalışıyor. Birlikte yaşayabilselerdi bile aradaki büyük yaş farkı nedeniyle nihai ayrılığın kesin olduğunu düşünüyor.
Nedim Gürsel’in kızıyla yaşadıkları bir yandan kimi hoş, kimi hüzünlü anıları canlandıracaktır. Annesiyle, babasıyla yaşadığı ayrılıkları anımsar örneğin. İzmir’de bir otel odasında kızının öğle uykusunu izlerken babasının Paris’ten bir otel odasından yolladığı kartpostalı düşünür. Birlikte yaşadıkları her şey geçmişten bir anının canlanması demektir, onları da anlatıya katar.
Anlatının diğer boyutunu kaygılar oluşturur. Kızına nasıl bir dünya bırakacaktır? Geç gelen babalık erken veda demektir. Kızının gençlik çağlarında çoktan bu dünyadan ayrılmış olacağını düşünür. Baktığı Ege Denizi, Dilay’la birlikte ziyaret ettikleri denizaltı bile bitmek bilmeyen savaşları, savaşların yarattığı acıları, ölümleri anımsatır. Ülkenin de dünyanın da gidişatı kötüdür. “Hangimizin bahtı daha kara, Dilay’ın mı, yoksa benim mi!” diye sorar kendi geçmişine bakıp kızının geleceği için endişelenirken.
‘Baba Bak Deniz’ bir baba – kız öyküsü olarak başlayıp anılarla, gözlemlerle, öngörülerle gelişen, araya masallar, öyküler de giren, tatlı dille anlatılmış ama kaçınılmaz olarak buruklaşan hoş bir anlatı.

BABA BAK DENİZ  Yazar baba küçük kızına dünyayı anlatıyor


Nedim Gürsel
Doğan Kitap, 2020
216 sayfa, 35 TL.
Paylaşın:
Objektif, tarafsız, şeffaf, hakaret olmadıkça her görüşe saygılı olmaya çalışıyoruz, sağı solu olmadan bütün siyasi haberlerinizi yayınları...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.