SARAÇHANE / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi ve siyasi yasak kararı alınmasının ardından Saraçhane’de on binlerce İstanbullu ile buluştu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de İmamoğlu’na destek için İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesine geldi. Akşener’i, yaşanan izdiham altında, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte İBB binası önünde karşılayan İmamoğlu, TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Muharrem Erkek ile de makam odasında bir araya geldi.
102 YAŞINDAKİ UNAT’TAN İMAMOĞLU’NA DESTEK
Altılı masa liderlerinden gelen dayanışma telefonlarını yanıtlayan İmamoğlu’na sürpriz bir destek de 102 yaşındaki yazar, çevirmen, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci Nermin Abadan Unat’tan geldi. Unat’ın İBB binasındaki kalabalık içinde bulunduğu bilgisini alan İmamoğlu, duayen ismi makamında ağırladı. Unat’ın, kendisini, “İyi ki geldiniz” sözleriyle karşılayan İmamoğlu’na yanıtı, “Oy verdim, oyum için geldim. Size gelmeyip de nereye gideceğim” oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da İmamoğlu’na destek veren isimler arasında yer aldı.
VATANDAŞLAR YOLU AYDINLATTI
Yaşanan izdiham altında, cep telefonu ışıklarının aydınlattığı yoldan geçerek, “Hak, hukuk, adalet”, “Hükümet istifa”, “Ekrem Başkan yalnız değildir” sloganları altında Saraçhane’de konumlandırılan otobüsün üzerine çıkan Akşener ve İmamoğlu, alanı hınca hınç dolduran vatandaşlara hitap etti. İmamoğlu, “Saraçhane’ye, evinize hoş geldiniz. İstanbullular, ‘İstanbul kimin’ demiştik? Sizin, sizin; 16 milyon İstanbullunun. Hangi çılgın, millete ait sürecin önüne bir set kurabilirmiş. Hiç kimse, hiç kimse. Hiç kimse vuramaz. Bu akşam biriz, birlikteyiz. Yarından itibaren çoğalarak, daha fazla bir arada olacağız. Daha fazla birlikte olacağız. Şimdi birlik ve beraberliğimizin güzel bir anını bu akşam başlatıyoruz. Yarın çok daha büyüyecek. Genel Başkanlarımız burada olacak; hepimiz olacağız. Ama bu akşamın taçlanması için, size hitap etmesi için İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i davet ediyorum” sözlerinin ardından mikrofonu Akşener’e verdi.
AKŞENER: EKREM KARDEŞİM İÇİN VERİLEN BU KARARIN ARKASINDA BİR BÜYÜK KORKU VAR
Akşener’in coşkulu kalabalığa karşı yaptığı konuşmanın tamamı şöyle oldu:
“Hey gidi Saraçhane; ne çektiniz be, ne çektiniz! Bundan yıllar evvel, burada okuduğu bir şiir yüzünden mahkum olan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. (Kalabalıktan ‘yuh’ sesleri.) Yok, yok, yok. Yok, biz yuhalamayız. Biz gereğini yaparız. Ve o Büyükşehir Belediye Başkanı buradan sizlere seslenip, İstanbul’a seslenip demişti ki; ‘Bu şarkı burada bitmez. Doğrudur, o şarkı orada bitmedi, ama bugün Meral Akşener olarak söz veriyorum; bu şarkı da burada bitmeyecek. Önce gereğini yapalım. Bugün iktidarda, yarından çok korkan bir irade var. İnsanlar, korktuğu zaman ceza verirler. İnsanlar, korktuğu zaman zulüm yaparlar. İnsanlar, korktuğu zaman haksızlık yaparlar. Onun için bugün, Ekrem kardeşim için verilen bu kararın arkasında bir büyük korku var. Size duyulan korku var. Demokrasiye duyulan korku var. Millet iradesine duyulan korku var. Evet bunlar korkuyor. Ama biz, korkmuyoruz. ‘Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet’ diyoruz. Yıllar evvel bu meydanda, şiir okuduğu için ‘Muhtar olamaz’ denilen, onunla ilgili manşet atılan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. Amma velakin, bakın o Cumhurbaşkanı oldu. Çünkü, millet iradesine el uzatılmıştı. O günün korkakları, o günün vesayetçileri, -Allah’ım ne büyüksün- kimler, kimlerle beraber. Kimler, ne hale geldi?”
“SİZ TÜRK MİLLETİSİNİZ; SANDIKTA GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ”
“(Hükümet istifa sloganları üzerine.) Bunlar istifa etmez kardeşim. Ne olacak biliyor musunuz? Bugün, bu kararı verenler, siyah cübbelerini haksızlığa kılıf edenler, verdikleri kararın başında ne yazacak biliyor musunuz? ‘Türk milleti adına’ diyecekler; Evet, siz Türk milletisiniz. Ve sandıkta gereğini yapacaksınız. Siz de o sandıkta hür iradenizle, helal oylarınızla, ‘Demokrasi’ diyeceksiniz. ‘Hadi bakalım sizi gönderiyoruz’ diyeceksiniz. Ve diyeceksiniz ki, ‘Korkunun ecele faydası yoktur.’ Şimdi bunları yaşadık biz. Asıl acı olanı; bunları yaşayanların Ekrem Başkan’a, sizin iradenizle, sizin gücünüzle, millet iradesiyle seçilen İBB Başkanı’na, şehriemine, bir tiyatro neticesinde bu cezanın verilmesi… Dün benzer cezayı, nasıl bu millet yırttıysa, bugün verilen o cezayı da yırtacaksınız, yırtacaksınız. Sandıkta yırtacaksınız, demokrasiyle yırtacaksınız.”
“DÜNÜN KORKAKLARI GİBİ KAÇARAK GİDECEKLER”
“Sandıkta elbette hesap verecek. Ama dünün korkakları nasıl kaçarak gittilerse, bugünün korkakları da kaçarak gidecek. Kendinize güvenin, iradenize güvenin. Bakın 31 Mart 2019’u hatırlayın. Birinci turda ne yaptılar? Haksızlık yaptılar. Çirkeflik yaptılar. Abidik gubidik yaptılar. Ne oldu? 805 bin fark attınız. Dolayısıyla, korkunun ecele faydası yok. Şimdi bugün burada bir irade var. Bugün Başkan’a verilen cezanın karşılığı bir mahkeme kuruldu. Asıl mahkeme burası, Saraçhane’de kurulan mahkeme. O mahkemeden kardeşim, şimdi çok korkuyorlar. Yarın 6 Genel Başkan olarak burada olacağız. Ve bu haksızlığın karşısında duracağız. İstanbul, bu millet hiçbir zaman istimdada boyun eğmedi. Ne diyoruz? Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet…”
İMAMOĞLU: “BULUŞMAMIZIN SEBEBİ, BÜYÜK HUKUKSUZLUK”
Akşener’in ardından yeniden mikrofonu alan İmamoğlu’nun konuşması ise şöyle oldu:
“Bu akşam burada buluşmamızın temel sebebi, yaşadığımız büyük hukuksuzluk. Biz, hayatımızda aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkanımız bizimle beraber duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı ve yarın 6’lı Masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde, Saraçhane’de olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet ediyorum. Birlikte dertleşeceğiz, birlikte konuşacağız. Önümüzdeki aydınlık günlere birlikte bakacağız. Bu dava Türkiye’nin düştüğü durumun özetidir.”
“BU DAVA, TÜRKİYE’DE ADALETİN KALMADIĞININ İSPATI”
Ezan nedeniyle konuşmasına bir süre ara veren İmamoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ezan sırasında edilen dualar, kabul olur. Ben, buna inanıyorum. Ve gerçekten bugün utanç duyduğumuz bu anı, bu ortamı bize yaşatan bu sürecin, o kötü kararını yaşayıp, sizleri buraya davet etmeyi elbette istemezdim. Ama bu dertleşmeyi, sizin kararınızın yok sayıldığı bir ortamda yapmasaydık, bu şekilde bir alışkanlık haline getirerek, gerçekten bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurduk. Onun için sizi buraya davet ettik ve sizinle dertleşiyorum. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatı. Bu dava, ülkeye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir davadır. Hatta ‘Devlet biziz, millet biziz. Her şeyin sahibi biziz’ diyen insanların aymaz, utanmaz bir biçimde süreci etki altına alıp, karar verdikleri bir davadır. Millet iradesiyle kavga ederek, bu süreci bir avuç insanın istediği yörüngeye oturtmak isteyenlerin ortaya koyduğu bir davadır. Keşke bu dava, bir hukuk davası olsaydı, adalet önünde bir yargılanma süreci olsaydı. Aslında bu dava, var olan süreçte ‘bozuk düzen’ diye tarifleyeceğimiz bir düzenin davasıdır.”
“ALDIKLARI HER KARAR, KENDİ ÇIKARLARI İÇİN”
“Aldıkları her karar, kendi çıkarları için kıymetli hemşehrilerim. Milletimizin yaşadığı zorluklar, yoksullaşması, eğitimden adalete birçok sorunun üstünü kapatmak için ortaya koydukları çirkin bir irade sürecinin sonucudur. Çocuklarımızın gelecekle ilgili umudunun kalmadığı bir ortamda, ortaya sudan sebeplerle, uydurma gerekçelerle dava üreterek, hukuku da zedeleyerek, hepimizi yaralayan bir süreçtir bugün. Bu bozuk düzeni kuran, bu bozuk düzenin sahibi olan o bir avuç insan, artık mertçe, dürüstçe, cesurca mücadele etmeyi de bırakmışlardır. Kendi düzenlerini korumak için alavereye, dalavereye başvurarak, akla hayale gelmeyen iş ve işlemleri yürürlüğe koyan insanların sürecidir. Bu bozuk düzen, aslında 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı üzerinde o verileri kapatıp seçimi elimizden almaya cesaret ettikleri gün başlamıştır. Hukuka karşı, demokrasiye karşı asla ve asla mücadele edemeyecekler.”
“BU KARARI ALDIRAN ZAT; BU SÖZLER SENİN DEĞİL Mİ”?”
“İstanbul; büyük bir irade ortaya koydunuz. İstanbul’da kocaman bir demokrasi tokadı attınız. Seçimi vermek istemediler. Söke söke aldınız. 6 Mayıs’ta seçimi iptal ettiler. Tokatı misli misli attınız. Ama doymadılar, doyamadılar. Değerli hemşehrilerim, bugünkü davada ceza ortaya koydukları irade, çirkin bir sonuçtur. Bakın size bir okuyacağım sözü lütfen dinleyin: ‘Görüyoruz ki yargı, gerçekten bağımsız değil. Böylece yargının işleyişine, adaletin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları, seçimde sandıkta karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Çünkü adalet, gün gelecek yargıyı, siyasallaştıranlara da lazım olacaktır.’ Ne kadar doğru cümleler. Ben de aynen öyle düşünüyorum. Ama yahu bu kararı aldıran zat; bu sözler senin değil mi? Bu sözler, bu belediyenin başkanı iken sizinle ilgili alınan kararla ilgili yaptığınız konuşmadan. Görüyorsunuz değil mi? Nereden nereye…”
“BU MEYDANA 3 BİN KİŞİ TOPLAYABİLDİLER”
“’Millet, millet’ diye yola çıkanlar, bugün ‘Millet bizi istiyor, devlet bizim’ diyorlar. Sonuç alamayacaklar. Size bir şey söyleyeyim mi? Kıymetli hemşerilerim, bu sabahki umudum bir ise, şu anki umudum bin bir. Bugün milletin canı yanmış. On binlerce insan burada. Bir araya gelmek için, ben sizi nereye davet edeceğim? Elbette ki Saraçhane’ye. Milletin evine, milletin yuvasına. Bakın şurada bile bozuk düzen, benim emniyet mensubu kardeşlerimi zor durumda bırakıyor. ‘Müsaade edin’ dememize rağmen, o aklın buradaki yansımaları, ‘Yolu kapatma’ diyorlar. Yani ne için biliyor musun? Buraya gelen, zor durumda kalsın diye. Bir örnek vereyim mi size? Burada, sözüm ona kendi ittifaklarının liderleri, 15 gün önce de çağrı yaparak, bir toplantı yapacaklarını dile getirdiler. Ta bu yoldan Fatih Cami’ne kadar, bu caddeyi kapattılar. Ben de herhalde dedim; ‘On binlerce, yüz binlerce demiyorum, on binlerce vatandaş gelecek. Ben de İstanbul halkı adına yine onlar için ikram araçlarımı yüz metrede bir sıraladım. Üç bin kişiyle miting yaptılar; üç bin kişi. Bunu şundan anlatıyorum: Bakın siz, gücünüzü bizi zora sokmak için, bizi sıkıntıya sokmak için mahkemede, orada burada kullanarak, demokrasiyi sıkıntıya uğratarak bulunuyor olabilirsiniz. Ama nafile, nafile, nafile, nafile.”
“YARIN, ALTILI MASANIN LİDERLERİYLE YİNE BURADA OLACAĞIZ”
“Değerli dostlar; yarın, yine burada olacağız. Sizleri davet edeceğiz ve dertleşeceğiz. Başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, çok kıymetli İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve altılı masanın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte, bir arada olacağız. Demokrasi için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var. Bu ülkenin vicdanına ihtiyacı var. Bu ülkenin umudu, umudunuz eksilmesin. Kıymetli hemşehrilerim, ben buradan sadece İstanbul’a değil; başkentimiz Ankara’ya, İzmir’e, Hakkari’ye, Edirne’ye, Sinop’a, Adana’ya, Diyarbakır’a bütün şehirlere sesleniyorum. Trabzon’a sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. Niye biliyor musunuz? Bugün burada yaşatılan şeyi, ülkemizin her yerinde insanlarımıza yaşatılabilir. Milletçe ayağa kalkacağız. Bizi mahkum etmeye kalkanları pişman edeceğiz. Nerede edeceğiz? Sandıkta edeceğiz, sandıkta. Onlar, bizi germek istiyorlar. Onlar, bizi kızdırmak istiyorlar. Onlar, bizi öfkelendirmek istiyorlar. Ama biz ne yapacağız biliyor musunuz? Bizim ideallerimiz var. Bizim 2023 ideallerimiz var. Hep birlikte, omuz omuza, gece gündüz çalışacağız. Milletimizi aydınlık günlere taşımak adına, 2023 yılında seçimlerde bu ülkenin üstüne çökmeye çalışan zihniyeti, hep birlikte göndereceğiz. İstanbul’da başardık, Türkiye’de başaracağız. Bizi yıldırmak isteyenlere buradan söyleyeyim: Aradan 3,5 sene geçmiş olabilir. Ama benim hala gençliğim var, gençliğim. Hala umudumuz yüksek. Benim gibi, milyonlarca ceketini çıkarıp, kollarını sıvayacak Türk milleti var. Adalete susamış, Türk milleti var. Sizden, söz almak istiyorum. 2023’te her şey çok güzel olacak. Ankara duysun; bugün o mahkemeye müdahale eden akıl duysun. Allah’a emanet olun.”