
Açıklamada, Türkiye’nin ABD, İngiltere ve İsrail’in girişimleri ve dayatmasıyla “malum bir sürece” sürüklendiği ve bu sürecin yeni bir aşamaya geldiği ifade edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, laikliği, bağımsızlığı, eşitliği ve kardeşliği sorgulayan bir düzlem inşa edilmeye çalışıldığı öne sürüldü.
Ağustos ayında kurulan ve sessiz sedasız 17. toplantısını geride bırakan komisyonun ne bir gündem ne de toplumsal bir temsiliyet yaratabildiği belirtildi. Şimdi bu komisyonun, İmralı’ya gitme hedefiyle ikinci kez gündeme geldiği vurgulandı.
TKP, sürece dahil olan siyasi aktörlerin pozisyonlarını sert bir dille eleştirdi:
TKP, tüm bu tartışmalar karşısında başından beri aynı tutumu sergilediklerini belirterek asıl sorunun ne olduğunu açıkladı:
“Önemli olan nereye gittiğiniz ve kimle konuştuğunuz değil, ne konuştuğunuz!”
Açıklamada, sürecin temelinin sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığı ve emperyalizmin bölge projeksiyonu ile uyumlu politikaların barışa değil, felakete ve daha büyük savaşlara yol açacağı uyarısı yapıldı.
TKP, Cumhuriyet Devrimi ve Lozan Barışı ile hesaplaşmanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyeti ile hesaplaşmak anlamına geldiğini belirterek, etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı projenin varabileceği tek durağın İslamcılık olduğunu savundu.
Açıklama, keskin bir çağrıyla sona erdi: “Evet gidişiniz gündemde ve gideceksiniz. Fakat barış ve kardeşliğin yolu sizin aşındırdığınız kapılardan geçmiyor… Nereye giderseniz gidin. Bu memleketin başına sardığınız belalarla birlikte gidin ve bir daha dönmeyin!”