HABERMAX. soL TV’de “Komünist Bakış” programında konuşan Okuyan, Türkiye’de yeni bir liberal dalganın saldırıya hazırlanıldığına işaret etti. Yeni çözüm süreci için “taraflar açık ve net ortaya konulmalı” dedi
Okuyan programda “İnsan sağlığı neden çetelere ve patronlara teslim edildi?”, “ABD işbirlikçisi Gülen sonuncu muydu?”, “‘Yeni Çözüm Süreci’nde kim, ne istiyor?” sorularını yanıtladı.
Fethullah Gülen’in ölümüyle ilgili konuşan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Gülen’in Komünizmle Mücadele Derneği çıkışlı olmasına vurgu yaptı. Gülen çizgisinin Türkiye’de çok geniş bir yelpazeyi kapsadığını söyleyen Okuyan, olayın aslında bir örgüte daraltılamayacağını söyledi:
“Fethullah Gülen’in ölümüyle değil 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığıyla beraber de bir dönemin sonu dediler ama hayır öyle değildi. Bu durumu açıklamak için aslında Fethullah Gülen Cemaati’nin öyküsüne ya da ‘Hizmet Hareketi’nden ‘FETÖ’ye nasıl geldi buna bakmamız gerekiyor.
Söyleyeceğim kimilerine iddialı gelebilir ama şimdilerde konuşuyoruz, bu yenidoğan çetesi, kadın cinayetleri dönüp dolaşım toplumsal çürüme meselesine geliyor. Ama öyledir, antikomünizm de çürütür. Bana göre aslında neoliberalizmin dinidir Fethullah Gülen. Belki neoliberal saldırının öncesinde başlıyor ama özünde anti-komünizm var.”
‘Antikomünizm suç, çürüme, ahlaksızlık üretir’
“Herkes komünist olmak zorunda değil ama antikomünizm suç üretir, çürüme üretir, ahlaksızlık üretir” diyen Okuyan, Türkiye tarihine bakınca “komünizmle mücadele” adı altında yapılan hiçbir şeyin dürüst ve ahlaklı olmadığını belirtti.
Gülen Cemaati’nin sola da etkide bulunduğunu hatırlatan Kemal Okuyan, “O sol da antikomünisttir. Antikomünizmden insanlığa ve memlekete hiçbir fayda gelmemiştir. O yüzden sağdan hep çürüme çıkar Türkiye’de çünkü sağın özünde anti-komünizm var” ifadelerini kullandı.
Ortada bir siyasal din olduğuna ve bu yaklaşımın şu anda iktidarda olmaya devam ettiğine, yeniden yeniden kendisini ürettiğine dikkat çekti. Okuyan, “Dolayısıyla asla bir dönem kapanmıştır denilemez. Evet hesap vermeden gitti ama hesap sorulabilecek çok fazla unsur var. Aynı suça ortak olan ya da aynı zihniyetin temsilcisi olan” dedi.
‘Türkiye’nin toplumsal ve siyasal bütün kanallarına aynı anda müdahale yapıldı’
TKP Genel Sekreteri şunları söyledi:
“Burada bir ayrım yapmak gerekiyor, Fethullah Gülen Cemaati eşitler arasında birinci değildi çünkü bizzat bu sistemin kendisi haline geldi. Baktığınız zaman bu öyküye, özellikle 1990’lardan itibaren Türkiye’de sistemin kendisini değiştirme ihtiyacı yani geçmişten gelen bazı ‘yüklerden’ kurtulma ihtiyacı, Türkiye’de hem ekonomide hem devlet sisteminde hem siyasal yapıda hem kültürel yaşantıda bir dönüşüm ihtiyacı ortaya çıkardı.
Fethullahçılar Türkiye’nin dönüşümünü olumsuz anlamda hızlandırmaya dönük bir iradeyle müdahale ettiler. Fethullah Gülen Cemaati, bizzat sistemin kendisidir. Paralel yapı, Fethullah terör örgütü devleti ele geçirmeye çalıştı falan bunlar hikaye…
Ortada bu örgütün bir şeması yok, çünkü örgüt değil. Bildiğimiz anlamıyla örgüt değil. Bir müdahale yapıldı ve bu müdahale Türkiye’nin toplumsal ve siyasal bütün kanallarına aynı anda yapıldı. Şunu unutmamak gerekiyor medyası, kültürü, futbolu, sporu, magazini örümcek ağı gibi sardı. Her tarafa müdahale etti ve aynı doğrultuda sola da müdahale etti.
Bunun özünde ne vardı? Türkiye’de kapitalizmin ihtiyaç duyduğu yeni birikim modelinde ve Türkiye kapitalizminin bölgesel açılımları, uluslararası iddiası, emperyalist sistem içerisindeki rolü, bütün bunlara dair daha elverişli bir iklim yaratmaya dönük bir müdahaleydi. O yüzden de biraz zaman aldı. Baktığımız zaman bugün diğer cemaatler bu rolü oynayabilir mi? Bunu bilemeyiz. Bu diğer cemaatlerin daha az tehlike olduğu anlamına gelmez ama Fethullah Gülen meselesi tamamen farklıydı ve bizzat sistemin içerisine yerleşti.”
‘Devletin bütün olanakları kullanıldı’
Gülen Cemaati’nin Türkiye kapitalizmine büyük hizmetleri dokunduğunu anlatan Kemal Okuyan, yalnızca islamcı sermaye değil, diğer büyük holdinglerin uluslararası bağlantıların kurulmasında, Türkiye’nin bölgesel ağırlığının artmasında -olumsuz anlamda- etkisi olduğunu kaydetti. “Mesela Sudan’ı kim keşfetti, yeni mi keşfedildi? Hayır, 160 tane ülkede okul kuran bir sistemden söz ediyoruz” diye konuştu.
“Öyle cüretliler ki, öyle hesap yapıyorlardı ki, emperyalizm adına her tarafa girerken Küba’yı bile pas geçmediler girmeye kalktılar. Küba kabul etmedi elbette” diyen Okuyan, Gülen Cemaati’nin 2 bini aşkın okulu olduğunu hatırlattı. “Böyle örgüt olmaz, burada devletin bütün olanakları kullanıldı” ifadelerini kullanan Kemal Okuyan, Gülen Cemaati’nin Türkiye’ye “muazzam bir zarar verdiğini” şu sözlerle anlattı:
“Türkiye’de kültür sanat geriye gitti, spor geriye gitti, siyaseti saymıyorum. Bütün siyasi partilere sızmaya çalıştılar büyük bölümüne sızdılar, medya rezalet, bir utanç vesikasıdır. Taraf gazetesi diğer gazeteleri saymıyorum, bazı solcu bilinen gazetelerin hali… Resmen bu operasyonun parçası haline geldiler. Burada dediğim gibi altını çizmek gerekiyor ortada sinsi bir örgüt bir planlama dahilinde Türkiye’de devlet kurumlarını falan ele geçirmeye kalkmış değil. Bizzat sistemin bir parçası olarak Türkiye toplumuna, halkımıza bir saldırı olarak örgütlendi. Bu arada da engel gördükleri kim unsurları, silahlı kuvvetlerdeki tasfiyeler, yargı, akademi buralarda çok büyük operasyonlar yapıldı.
Karşı devrim evladını yedi. Şimdi herkes Fethullah Gülen’e küfrediyor arkasından ama bu iki yüzlülük. Çok net söyleyeyim kadir bilmiyorlar, bu sömürü düzeninin, bu alçak düzenin çıkarları için çok büyük hizmetleri olmuştur. Emperyalizmin çıkarları için çok büyük hizmetleri olmuştur, bugün Türkiye’de NATO’culuk yapan birinin Fetullah Gülen’i eleştiri hakkı yoktur.”
‘Türkiye’de yeni bir liberal dalga saldırıya hazırlanılıyor’
“Kandırıldık” çıkışının temelsiz olduğunu iktidarın uyguladıklarıyla Türkiye’ye şekil verdiğini söyleyen Okuyan, bu zihniyetin ve tekrar karşımıza çıkma olasılığına dikkat çekti.
“Türkiye’de yeni bir liberal dalga saldırıya hazırlanılıyor yine karşılaşacağız bunlarla dolayısıyla. Bu asla bitmez” şeklinde konuşan Okuyan düne kadar AKP’ye “yeni anayasa yapamaz” diyenlere el uzatıldığını hatırlattı.
‘Sağlık sistemi baştan aşağı bu tür olaylara zemin hazırlayacak şekilde tasarlanmış durumda’
Yenidoğan çetesiyle ilgili de konuşan Kemal Okuyan, eski İstanbul İl Sağlık Müdürü ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun açıklamasına tepki gösterdi. “Biliyordun, bunun önemini almadın o tarihten bu yana bebekler öldü, hastaneler de açık kaldı” diye konuşan Okuyan, bir taraftan devletin parasının çalındığını bir yandan da bebeklerin öldüğünü, başka yerlerden de birtakım iddialar gelmeye başladığını kaydetti.
AKP ile beraber sağlığın piyasalaştırılmasının, özelleştirilmesinin bu duruma yol açtığını bunun da bir çürüme olduğunu dile getiren TKP Genel Sekreteri, “Kriminal boyutu çok fazla öne çıkıyor ya çıkması gerekir tabii ortada bebek ölümleri var yani bunun mutlaka sorgulanması cezalandırılması gerekir ama unutulan bir şey var, Türkiye’deki sağlık sistemi neredeyse baştan aşağı bu tür olaylara zemin hazırlayacak şekilde tasarlanmış durumda” dedi.
Okuyan şunları söyledi:
“Biz boşuna bu sistem sorunudur kapitalizmi yıkmak gerekir demiyoruz. AKP bile isteye hastayla hekimin birbirine girmesi için uğraştı. Devlet hastanelerini batırdılar. Neyle, piyasanın kurallarını uygulayarak. Korkarım burada mesele 3 hemşirenin başına patlayacak, buna izin vermemek gerekiyor.
Türkiye’de yaklaşık 600 özel hastane var ve buralara deli gibi para aktarılıyor. Bu işin suçlusu olarak sadece bazı hekim ve hemşireler gösterilmemeli. Devletçiliğe ihtiyacımız.”
‘Görüşmeler, taraflar açık ve net ortaya konulmalı’
Yeni çözüm sürecine ilişkin gazeteci yazar Zülal Kalkandelen’in sorusununu yanıtlayan Kemal Okuyan “basit anlamıyla buradan bir şey çıkmaz” anlayışında olmadıklarını söyledi. TKP’nin sistem içerisinde konunun çözüme kavuşamayacağı yaklaşımını da tekrarlayan Okuyan, aktörlerin, görüşmelerin içeriğinin açık ve net ortaya konulmasınınsa önemli olduğunu vurguladı.
“Bu mesele bütün ülke ilgilendiriyorsa bunun kamuoyunda yapılması lazım, bu teknik bir detay değildir ve bu konuda herkes sözü ne ise söylemelidir” diyen Okuyan, Türkiye’de yerelleşme adı altında özerklik, federasyon gibi anlayışlardan Kürt halkı için de Türkiye’de yaşayan herkes için de iyi bir şey çıkmayacağını belirtti. Herkesin kardeşlik içerisinde eşit ve özgür yaşayabileceği bir anlayışı kongre metinlerinde ortaya koyduklarını dile getiren Okuyan, şunları söyledi:
“‘Türkiye’nin sınırlarının gevşemesi ve Kürt sorununu çözen Türkiye’nin güçlenerek bölgesel bir hakimiyet sağlamaya başlaması anlayışı’ iki taraftan da söylendi. Kimileri, ‘Türkiye böyle yapmazsa parçalanır parçalandığını büyüyerek genişlesin, bu sorunu çözsün bunu da islamcı temelde yapsın çünkü etnik kökenler ayrıştırır islam birleştirir’ dedi. Bunun Anayasa karşılığı nedir? Laikliğin üzerinde tepinmektir.
‘Türkiye’ye barış gelmesine itirazınız mı var?’ Hayır, ne münasebet. Türkiye’de haksız yere ya da saçma sapan siyasi nedenlerle tutuklanmış bir sürü insan var.
Türkiye’de ciddi bir şekilde İran’la bir gerilimi arttırmaya tırmandırma türünden şeyler var yani bunlar çok tehlikeli süreçler. ‘Türkiye’de barış olacak, çözüm olacak diye çok kanlı bir sürecin parçası haline de getirebilirler. Bir başka olgu daha var; İsrail tehdidi diyorlar, gereğini de yapmıyorlar, aslında İsrail’le aynı doğrultuda bölgesel bazı hamleler yapmak anlamına gelebilecek hazırlıklar seziyoruz, buna karşı da toplumu uyarıyoruz. Özellikle Suriye konusunda. Bunları izleyeceğiz. ‘AKP’nin anayasa yapma ehliyeti yoktur’ sözümüzü geri alacak falan değiliz, bizim tutumumuz net. Bu anlamda iyi bir şey çıkmaz. Biz mücadelemize devam edeceğiz ama bazı şeyleri söylemek için erken.”