HABERMAX. Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, yazar Haluk Hepkon’un sorularını yanıtladığı “Cumhuriyet ve Komünistler” adlı kitabı üzerine soL’a önemli açıklamalarda bulundu. Kitap, TKP’nin Cumhuriyet’e, Mustafa Kemal Atatürk’e ve sol siyasete ilişkin yaklaşımını tartışmaya açan bir eser olarak, son dönemde Türkiye’nin siyasal gündeminde geniş yer buldu. Okuyan, kitabın ne anlama geldiği ve TKP’nin genel stratejisi hakkında kapsamlı bir değerlendirme yaptı.
Kemal Okuyan, kitabın yayımlanmasının ardından TKP’nin Cumhuriyetçi bakış açısının daha da netleştiğini belirtti. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal çalkantılara, sermayenin etkin olduğu yapısal problemlere ve birbiriyle çelişen güç odaklarına karşı TKP’nin pozisyonunu açıkça ortaya koydu.
Okuyan, “Cumhuriyetin bir karşı-devrim olarak nitelendirildiği” tartışmalarına tepki gösterdi. Bu görüşlerin aksine, TKP’nin Cumhuriyetçi birikimle etkileşime girdiğini ve Cumhuriyet’in tarihsel olarak önemli bir adım olduğunu ancak bu değerlerin son yıllarda “sarsıldığını” ifade etti. Cumhuriyetin, özellikle 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, bazı kesimlerce yetersiz bulunduğu ve modern dünya koşullarına uyum sağlamak adına yeniden şekillendirilmesi gerektiği fikrinin savunulduğunu vurgulayan Okuyan, bu durumu eleştirdi.
Okuyan, “Komünistler her zaman Cumhuriyetçi olmuştur. Bu noktada ne kadar ileri gidilmesi gerektiği ve ne tür değişikliklerin yapılması gerektiği bizim için önemli. Ancak bu Cumhuriyetçi anlayış, halktan yana bir Cumhuriyet olmalıdır. Bizim görüşümüz, Cumhuriyet’in halkçı bir yönü olması gerektiği üzerinedir” şeklinde konuştu.
Okuyan, TKP’nin sosyalizm ve Cumhuriyet üzerine olan stratejisinin temelinde kapitalizme karşı duruşun bulunduğunu vurguladı. Bu noktada, TKP’nin bir “taktik icabı” politikalar izlemediğini, aksine kendi bağımsız stratejisini benimsediğini ve bu stratejinin uzun vadeli sosyalist hedeflere dayandığını ifade etti.
“Sermaye uzlaşısı ve kapitalist sistemle barışma gibi bir hedefimiz yok. Bizim amacımız bu düzenden kurtulmak ve sosyalizmi kurmaktır” diyen Okuyan, bu bağlamda partilerinin tüm politikalarını kapitalizm karşıtlığı temelinde şekillendirdiğini belirtti. Ayrıca, Cumhuriyet’in halkçı bir yapıya kavuşabilmesi için sermaye karşıtlığının bir zorunluluk olduğunu, bu bakış açısının hem Cumhuriyetçi hem de sosyalist değerlerle uyumlu olduğunun altını çizdi.
Okuyan, Türkiye’deki iktidarların özellikle son 20 yıldır bir arayış içinde olduklarına dikkat çekerek, “Yeni-Osmanlıcılık” gibi sermaye destekli uzlaşıların, Türkiye’nin daha fazla yayılmacı bir politika izlemesini gerektirdiğini ifade etti. Bu süreçte, Cumhuriyet’in değerlerinin adım adım aşındığını belirten Okuyan, TKP’nin bu sürece karşı durmaya devam edeceğini belirtti.
Kemal Okuyan, AKP içindeki güç mücadelesine de değindi. Türkiye’deki siyasal sistemin çözülmeye yüz tuttuğuna ve özellikle AKP’nin içinde 8-9 farklı odaktan oluşan bir yapının var olduğuna dikkat çekti. Bu unsurların birbirleriyle ciddi bir kavga içinde olduğunu belirten Okuyan, “Bu iç mücadeleyi, sermaye sınıfı da, TÜSİAD başta olmak üzere bir uzlaşma zorluyor. Ancak bu uzlaşı hala sağlanmış değil. Birkaç yıl içinde AKP’nin içine düştüğü kriz, Türkiye’nin sistemsel bir çöküşüne yol açabilir” dedi.
Okuyan, AKP’nin sadece siyasi değil, ideolojik olarak da sıkıştığını belirterek, yeni bir devlet anlayışının inşa edilmeye çalışıldığını söyledi. “Yeni bir devlet modeli inşa edilmeye çalışılıyor, ancak bu sürecin sonunda toplumun büyük bir kısmı mağdur olabilir. Sermaye sınıfı, AKP ve MHP’nin içindeki hizipler bir araya gelmeye çalışıyor, fakat bu kısa vadede başarılı olamayabilirler. Türkiye’nin geleceği bu yönlü bir uzlaşıyla şekillenemez” diye ekledi.
Okuyan, TKP’nin siyaset anlayışını şöyle özetledi: “Biz, bağımsız bir strateji izliyoruz. Hangi rüzgarın estiğine bakmaksızın, kendi yolumuzu takip ediyoruz. Bu yolun sonunda sosyalizme ulaşmak için halkımızla birlikte mücadele edeceğiz. TKP’nin en temel özelliği, halkın gerçek çıkarlarını savunmak ve bunun için sürekli olarak bir duruş sergilemektir.”
Cumhuriyet’i sahiplenen ancak modern kapitalist yapıdan ve sermaye düzeninden bağımsız bir Türkiye isteyen TKP, sosyalist değerlerle Cumhuriyet’in kurumsal temellerini sağlamlaştırmak istiyor. Ancak bu yolun önünde, özellikle sermaye sınıfı ve iktidarın ideolojik hegemonyası gibi büyük engeller bulunuyor.
Okuyan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun bir arıza olmadığını, aksine halkçı bir temel üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Biz bu ülkeyi seviyoruz ve değişmesini istiyoruz. Ama bu değişim, sermaye ve kapitalist çıkarların korunması için değil, halkın ve emekçilerin yararına olacak bir değişim olmalıdır.”
Sonuç olarak, Kemal Okuyan ve TKP, hem Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmakta hem de sosyalizme yönelik bağımsız stratejilerini uygulamakta kararlı. Bu kitapla birlikte, partinin Cumhuriyetçi birikimle etkileşimini tartışmaya açan TKP, Türkiye’nin geleceği için farklı bir yol haritası sunuyor.