HABERMAX. Türkiye’deki siyasi atmosfer giderek daha sertleşiyor. AKP iktidarı, her zaman gericilik sopasını elinde tutmuş olsa da son dönemde artan baskılar, bir savaş ilanına dönüşmüş durumda. Bu durum, 2013’te başlayan Gezi Direnişi ile halkın büyük bir kesiminin sokaklara dökülüp karşı duruş sergilemesinin ardından daha da belirginleşti. Şimdi, bu direnişin izleri birer birer yok edilmeye çalışılıyor.
İktidar, özellikle Gezi Direnişi’nin başlangıcından bu yana halkın birleşme ve direnme ruhunu engellemeye çalışıyor. Mezuniyetlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anılmasının, bir tehdit olarak görülüp bu şekilde cezalandırılmasına varan bir noktaya gelindi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden teğmenlerin uzaklaştırılması ve Mustafa Kemal’i sahiplenmek gibi girişimler, “millet nezdinde itibarını zedeleyici” olarak değerlendiriliyor.
Medya da sürekli bir tehdit altına alınıyor; basın özgürlüğü darbe alırken, gazeteciler kişisel olarak tehdit ediliyor ve iktidarın yönlendirdiği yargı ise muhaliflere saldırmaya devam ediyor. Aynı şekilde muhalif belediyeler, siyasal motivasyonla soruşturmalara tabi tutuluyor ve seçilmiş yöneticiler keyfi biçimde görevden alınıyor. Tüm bu hareketler, siyasi iktidarın toplumun her kesimine karşı savaş ilanı olarak değerlendiriliyor.
Sertleşmenin Arka Planı:
Siyasi iktidarın giderek sertleşen politikalarının birkaç temel nedeni bulunuyor:
Baskı ve Terörün Arka Yüzü:
Siyasi iktidarın iktidarda kalabilmek adına halkı daha da yoksullaştırmaya, Cumhuriyet’in kazanımlarına saldırmaya, yayılmacı politikaları hızlandırmaya devam etmesi ve tüm bunları bir baskı ve terör rejimi altında sürdürme çabası, tek bir amacı taşır: Hesap vermemek, suçları gizlemek. Ancak, bu baskı ve zulmün bir sonu var: Ters tepen bir etkisi.
Sonuç ve Umut:
Ancak, emekçiler, aydınlar, gençler ve halk boyun eğmeyecek. İktidarın topyekûn saldırısı, ters teperek halkın daha fazla direniş göstermesini sağlayacak. Toplumun özgürlük ve adalet talepleri daha güçlü bir şekilde haykırılacak. Bu baskılar karşısında toplumu sindirme çabaları başarısız olacak. Türkiye’nin geleceği, bu sürecin sonunda barış ve adaletin kazanacağı yönünde şekillenecek.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, tüm Cumhuriyetçileri birleşmeye çağırıyor ve bu karabasana son vermek için halkın gücüne güveniyor. Birlikte bu zulmü sonlandırma gücüne sahip olduklarını belirtiyor.