HABERMAX– Siyaset bilimci Sabri Şenel, Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Lozan Barış Antlaşması’na dair çarpıcı bir makale yayımladı. Şenel, Ağustos ayının Türk milleti için zaferler ayı olduğunu vurgulayarak, Lozan’ı bu zaferler silsilesinin mantıksal ve diplomatik finali olarak nitelendirdi. “Sevr kaybetti, Lozan kazandı” başlıklı yazısı, antlaşmanın tarihi önemine farklı bir bakış açısı getiriyor.

Lozan, Sadece Bir Antlaşma Değil, Bağımsızlık Belgesi
Şenel’in analizine göre, Lozan Antlaşması sadece bir barış anlaşması olmanın ötesinde, Türk milletinin ulusal bağımsızlık mücadelesinin uluslararası alanda tescilidir. Yazıda, Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan Sevr Antlaşması’nın bir “ölüm fermanı” olduğu belirtiliyor. Sevr’in toprakları parçalayan, egemenlik haklarını kısıtlayan ve kapitülasyonları sürdüren maddelerine karşılık, Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne tam bağımsızlık ve eşitlik getirdiği vurgulanıyor.
Şenel, yazısında “Sevr bir yenilgi, bir teslimiyetti. Lozan ise bir zaferdi, bir varoluş ilanıydı. Lozan masasında oturarak Sevr’in dayatmalarını yırtıp attık” ifadelerine yer vererek, iki antlaşma arasındaki temel farkı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Ağustos Ayı Zaferler Zincirinin Son Halkası
Şenel’in yazısının en dikkat çekici kısımlarından biri, Lozan’ı Ağustos ayının diğer büyük zaferleriyle birleştirmesi. Makalede, 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapılarının Türklere açıldığı, 1922’deki Büyük Taarruz ile işgalcilerin Anadolu’dan atıldığı hatırlatılıyor. Bu iki büyük askeri zaferin ardından Lozan’ın, diplomasi alanında kazanılan son ve en kritik zafer olduğu belirtiliyor.
Sabri Şenel, “Topla tüfekle kazanılan zaferlerin masada kaybedilmediğini, aksine diplomasiyle taçlandırıldığını Lozan bize gösterdi” diyerek, Lozan Antlaşması’nın Büyük Taarruz’un doğal bir sonucu olduğunu ifade ediyor. Bu yaklaşım, antlaşmanın sadece diplomatik bir başarı değil, aynı zamanda askeri mücadelenin de bir devamı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bin Yıllık Varlık: Anadolu’ya Sonsuz Dönüş
Makalede, 1071 Malazgirt zaferinin, Türklerin binlerce yıldır Sakalar, İskitler, Sümerler ve Hititler olarak var oldukları topraklara tekrar gelişine bugün bin yıl daha eklediği belirtiliyor. Şenel, bu tarihi sürekliliği vurgulayarak, “Daha nice bin yıllar eklenecek, sonsuza kadar buradayız. Bu toprakların ruhu, atalarımızın sesiyle yankılanır. Fırat’ın bereketi, Torosların heybeti, bozkırın sonsuz ufku bizim hikâyemizi fısıldar” ifadelerine yer veriyor. Yazı, Türk milletinin Anadolu’ya olan derin bağının sadece coğrafi değil, aynı zamanda manevi bir bağ olduğunu da vurguluyor.
Lozan’ın Mirası ve Günümüz Tartışmaları
Şenel, yazısında Lozan’a yönelik “gizli maddeler” ve “yüz yıllık süre” gibi spekülatif iddialara da değindi. Bu iddiaların tarihsel gerçeklikten uzak olduğunu belirterek, Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını, egemenlik haklarını ve uluslararası statüsünü belirleyen kalıcı bir anlaşma olduğunu savundu.
Sabri Şenel’in makalesi, Lozan Antlaşması’nı sadece hukuki bir belge olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin onurunu ve bağımsızlık ruhunu temsil eden bir sembol olarak ele alıyor. Yazı, Lozan’ın neden bir “kayıp” değil, bir “kazanç” olduğunu tarihi ve siyasi argümanlarla bir kez daha hatırlatıyor.