HABERMAX. Siyaset bilimci, eğitimci ve iş insanı Sabri Şenel, kaleme aldığı duygu yüklü yazısında Gümüşhane’nin Kabaköy’ünden başlayarak Türkiye’nin farklı bölgelerine yayılan örnek bir yaşam ve mücadele öyküsünü kamuoyuyla paylaştı. Şenel’in anlatımı, yalnızca bir aile hikâyesi değil; aynı zamanda Cumhuriyet’in eğitim anlayışının, özellikle kız çocuklarının eğitimi üzerinden nasıl toplumsal dönüşüm yarattığının somut bir belgesi niteliğini taşıyor.
Sabri Şenel yazısında, amcası Rahmi Hafız’ın Gümüşhane Kabaköy ve çevre köylerde uzun yıllar imamlık yaptığını, zor ekonomik koşullara rağmen ailesini ve çevresini eğitimle aydınlatan bir rol model olduğunu vurguluyor. Altı kız, üç erkek olmak üzere dokuz çocuklu bu kalabalık ailenin neredeyse tamamının üniversite mezunu olması, dönemin şartları düşünüldüğünde dikkat çekici bir başarı olarak öne çıkıyor.
Bu başarının ardında, fedakârlıklarıyla öne çıkan yenge ile birlikte Rahmi Hafız’ın aydın kişiliği ve kararlılığı bulunuyor. Küçük yaşta babasını kaybeden Rahmi Hafız, yalnızca kendi ailesi için değil, çevresindeki çocuklar için de bir umut kapısı olmuş; sevgi, merhamet ve şefkatle anılan bir din görevlisi olarak hafızalarda yer edinmiş.
Türkiye’de kız çocuklarının okula gönderilmesinin dahi tartışma konusu olduğu bir dönemde, Rahmi Hafız yalnızca sözle değil, fiilen örnek olarak bu tabuları yıkan isimlerden biri oldu. Kendi kız çocuklarını ortaöğretim ve yükseköğretime yönlendirdi; civar köylerdeki aileleri de çocuklarını okula göndermeleri için ikna etti. Bu duruş, dönemin yerleşik önyargılarına karşı cesur bir meydan okuma anlamı taşıyordu.
Bu sürecin en somut örneklerinden biri, kuzeni Saliha Abla oldu. Kabaköy’ün ilk kadın öğretmeni olarak tarihe geçen Saliha Abla, yalnızca bir meslek sahibi olmakla kalmadı; köyde ve çevre yerleşimlerde pek çok kız çocuğuna ilham kaynağı oldu.
Saliha Abla’nın öğretmenlik serüveni Gümüşhane ile sınırlı kalmadı. Bingöl’ün Genç ilçesinde görev yaptığı dönemde, okuma yazma bilmeyen kız çocukları için kurslar açtı; aileleri ev ev dolaşarak ikna etti. Biçki-dikiş kurslarıyla başlayan bu süreç, kız çocuklarının eğitime kazandırılmasında önemli bir rol oynadı.
Daha sonra Kahramanmaraş Elbistan’daki Kız Meslek Lisesi’ne atanan Saliha Abla, burada da iz bırakan çalışmalara imza attı. Bugün hâlâ kullanılan Elbistan Festivali logolarının tasarımını yapması, onun sanatsal yönünü ve üretkenliğini de ortaya koydu.
Görev hayatının ilerleyen dönemlerinde Kocaeli Gölcük’te çalışan Saliha Abla, bu kez cehaletin farklı biçimleriyle mücadele etti. 28 Şubat sürecinde, başörtüsü nedeniyle yaşanan gerilimlerde uzlaştırıcı, insan odaklı ve çözümcü yaklaşımıyla dikkat çekti; demokratik itirazlarıyla kamuoyunda takdir topladı.
Sabri Şenel yazısında, Cumhuriyet’in kazanımlarının kendiliğinden oluşmadığını; büyük bedeller, fedakârlıklar ve emeklerle inşa edildiğini vurguluyor. Kadın ve erkek öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin bu süreçteki rolünün altını çizen Şenel, özellikle kız çocuklarının eğitiminin toplumların kaderini değiştiren bir anahtar olduğuna dikkat çekiyor.
Şenel, yazısını hem bir vefa çağrısı hem de bir uyarıyla tamamlıyor: Cumhuriyet’in aydınlanmacı mirasına sahip çıkılmaması hâlinde, bugünlerin dahi özlenebileceği karanlık tabloların ortaya çıkabileceğini hatırlatıyor.
Yazının sonunda yer alan “Kabaköyüm” başlıklı şiir ise, bu uzun mücadelenin duygusal bir özeti niteliğinde. Gurbetle geçen yılların ardından Kabaköy’e duyulan derin özlemi anlatan dizeler, bireysel bir hasreti aşarak, köklerle bağın ve aidiyet duygusunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sabri Şenel’in kaleminden çıkan bu anlatı, bir köyden başlayıp ülke sathına yayılan eğitimin, inancın ve insan sevgisinin dönüştürücü gücünü bir kez daha hatırlatıyor.