Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 17°C
Çar 19°C
Per 19°C

Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’ye yönelik 4 temel saldırının olduğunu görüyoruz.

Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’ye yönelik 4 temel saldırının olduğunu görüyoruz.
23 Ocak 2024 19:33 | Son Güncellenme: 23 Ocak 2024 19:34
115

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Türkiye içerinden ve dışarıdan ağır tehditler içeren saldırı sürecini yaşıyor. Bu saldırıların küresel gerilimle de yakından ilgili olduğunu düşünüyoruz. ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Çin arasındaki ittifakın dünya hegemonyası için yapmış olduğu mücadele ve bu küresel gerilimin kaçınılmaz olarak dünyanın değişik bölgelerine yansıması. Bir taraftan Rusya – Ukrayna savaşı bir sönümlemeye doğru gidiyor ama hala varlığını sürdürüyor. Gazze’de gerçekleşen ve soykırım boyutlarına ulaşan süreç şimdi İsrail’in çatışmayı bölgeye ve diğer ülkelere yayma çabası ile gelişiyor.

Gelecek ay içerisinde İsrail’in güney Lübnan’a, Hizbullah’a yönelik yeni saldırı süreci başlayacak. Çin’in, ABD’nin Orta Doğu’ya tekrar angaje olmasından istifade ederek hem Tayvan’da hem Çin denizinde ABD müttefiklerine yönelik bir gerilim politikasını tırmandırdığını görüyoruz. Bütün bunlar olurken Türkiye bir ateş çemberinin ve kuşatmanın altında. Bir yandan özellikle Azerbaycan – Ermenistan savaşının bitmesinden sonra sonuçtan memnun olmayan başta Fransa olmak üzere bazı ülkeler Ermenistan’ı Azerbaycan’a karşı yeni bir savaşa kışkırtmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun bir savaşa kadar gitmemesini umut ederiz. Kardeş Azerbaycan’ın buna hazır olduğunu da mutlulukla görüyoruz.

Türkiye’ye yönelik 4 temel saldırının olduğunu görüyoruz.

FETÖ’nün tekrar dirilmesi ve devlet içinde konumlanmasıdır. Bu konudaki uyarımızı önümüzdeki günlerde daha kapsamlı olarak tekrarlayacağız. FETÖ yapılan mücadelede gerçekleştirilen büyük hatalardan, eksikliklerden dolayı tekrar devlet içerisinde konumlanmaya ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için tehdit oluşturmaya başlamıştır. İçişleri Bakanının bu konu üzerinde daha kapsamlı durması gerektiğini düşüyoruz. Ali Yerlikaya, uyuşturucu ile mücadele doğrudur, destekliyoruz ama FETÖ’nün yeniden ve hızlı bir imkan ve kabiliyete kavuştuğunu biz görüyoruz. Sizin görmemenizin de mümkün olmadığını düşünüyoruz.

Ülkemizin değişik yerlerinde hilafet taleplerini gündeme getiren gruplar görmeye başladık. Bu grupların tamamının arkasında yabancı istihbarat servisleri vardır, bunlar ajandır. Yabancı servisler tarafından yönlendirilmektedir. Amaçları Türkiye’de iç karışıklık yaratmaktır. Bu, Devlet tarafından da görülmüş olacak ki açıklamaların gelmeye başladığını gördük. Umarım bunlar sadece içerikli yatıştırma değil samimiyet içeren açıklamalardır.

IŞİD tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan eylemler. Bunların birçoğunu duymuyorsunuz. Çünkü emniyet engelliyor. Terörün hedefi budur. Yüz tane eylem dener. 99’u gerçekleştirilemez, 1 tanesi gerçekleştirilir. Hepimizin onu duyarız. Başarısızlık olarak görülür. Evet, hiç gerçekleşmemeli. Şunu unutmayalım; birkaç yıldan bu yana emniyetin yapmış olduğu operasyonların en çoğu IŞİD operasyonlarıdır. 2019’dan beri IŞİD, Türkiye vilayeti programı çerçevesinde karargahını Türkiye’ye taşımış ve ana hedef olarak da Türkiye’yi almıştır. Sakallarına bakmayın, dillerindeki duaya bakamayın IŞİD’liler ajandır. İran’da yapmış oldukları saldırı da emperyalizm adına yapılmış bir saldırıdır. IŞİD, İslam dünyasının düşmanıdır.

PKK’nın Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye yönelik gerçekleştirmiş olduğu yabancı destekli terör saldırıları da Türkiye’ye yönelik yeni bir saldırının ilk ve kıyaslarsak 1991 – 1992 dönemindeki saldırılara benzer nicelik taşımasa bile nitelik taşıyan saldırılardır. Bu fotoğrafın etrafına Türkiye etrafındaki ABD üs konumlanmasını yerleştirirsek bütün bunlar şu anda devleti yönetme sorumluluğunu üstlenmiş olan kadronun yani AKP’nin durumun ne kadar vahim olduğunu görerek buna göre hızlı ve doğur kararlar alması gereğini ortaya koymaktadır.

Bundan birkaç gün önce NATO’dan bir sözcünün yapmış olduğu açıklama, Alman Genelkurmayı’nın yapmış olduğu açıklama yani Avrupa’da bir savaşa hazırlık gibi çağrılar halkları test etmek için yapıldığı gibi uyanık tutmak için yapıldığı gibi aslında dünyanın, bölgenin nereye gideceğini göstergesi niteliğindedir.

Eğer barış istiyorsanız savaşa hazır olmalısınız. TSK’nın emir komuta zinciri kurulmalı. Başta Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ona bağlı, kuvvet komutanları da Genelkurmay Başkanına bağlı şekilde bir zincir derhal oluşturulmalıdır. Askeri hastanelerimizin hızla tesis edilmesi, askeri tabipliğin devreye sokulması kaçınılmazdır. Yaralanan askerlerimizin sivil hastanelere getirilmesinin bir bölümünün de teröre müzahir sağlık personeline bırakılmasının anlaşılabilir olması mümkün değildir. Biz, askeri hastaneleri istiyoruz. Askeri yargının hızla kurulması gerekiyor. Askere alım sisteminin değiştirilmesi gerekiyor. Bunları biz Zafer Partisi olarak Türkiye’nin gündeminde tuttuk ve tutmaya devam edeceğiz.

Hatay pahalılığının insanları Anadolu’da nasıl ezdiğini görüyoruz. İktidarın siyasi, bürokratik baskılarının nasıl vatandaşların üzerinde bir korku iklimi yarattığını görüyoruz. Açıklama yapan insanların polis tarafından sorguya çekildiğini, insanların bundan dolayı siyasete girmeye korkar hale getirildiğini görüyoruz. Süngüyle her şeyi yaparsınız fakat süngünün üzerinde uzun süre oturamazsınız.

Geçtiğimiz günlerde Kulp’ta Diyanet’in yayınlamış olduğu hutbedeki şehitlerle ilgili bölümü okumayan imama tepki gösteren Kaymakamın da arkasında hala devletin durduğunu göremedik. Bir kısım vali, vali yardımcısı ve kaymakam sosyal medya üzerinden bu kaymakam kardeşimize destek açıkladılar. Onlara da bu destek mesajlarınızı geri çekin telkinlerinin yapıldığını utançla duyduk. Ne yapacaksınız? Boğazlıyan Kaymakamı gibi asacak mısınız? Bu devletten maaş alan, memuru olan bir imam eğer bu devletin askeri, polisi şehit olduğu zaman onun için dua okuyamıyorsa onun ne imamlığı kalır ne Müslümanlığı kalır. Canı cehenneme! Hangi siyasilerin şimdi bu imam bozuntusunun arkasında olduğunu görüyoruz. Onların Türk askerinin, polisinin Türk şehidinin yanında olmadığını da görüyoruz. Bu kaymakam arkadaşa dokundurtmayız. Yapılması gereken bu imamın görevden alınması ve dışarı atılmasıdır. Bu konuda zaaf kabul edilemez. Yarın dağda terör örgütü ile mücadele ederken şehit, olacağını bilerek mücadele eden askerlerimiz şehit olduklarında camide kendilerine bir duanın bile çok görüleceğini düşünerek nasıl savaşacaklar? Kaymakam kardeşimize bir Türk kaymakamına yakışır şekilde davrandığı için kamuoyu önünde Zafer Partisi olarak teşekkür ediyoruz.

Paylaşın:
Objektif, tarafsız, şeffaf, hakaret olmadıkça her görüşe saygılı olmaya çalışıyoruz, sağı solu olmadan bütün siyasi haberlerinizi yayınları...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.