HABERMAX.Barselona Vall d’Hebron Üniversite Hastanesi Tıp Fakültesi ve Vall d’Hebron Kanser Enstitüsü’nden Medikal Onkolog Prof. Dr. Mafalda Oliveira İstanbul’da fikir lideri hekimlerle buluştu. Gilead Türkiye’nin düzenlediği toplantıya katılmak üzere Türkiye’ye gelen, Dr. Oliveira, meme kanserinin zorlu bir alt türü olan “üçlü negatif meme kanseri” alanında dünyadaki bilimsel gelişmeleri meslektaşlarıyla tartıştı.
Meme kanseri alanında pek çok yenilikçi ilacın araştırma geliştirmesi sırasında fazI-II-III klinik çalışmalarda baş araştırmacı olarak görev alan ve birçok başarı ödülüne layık görülen Prof. Dr. Mafalda Oliveira, Gilead Türkiye’nin İstanbul’da düzenlediği toplantıda meslektaşlarıyla bir araya gelerek bu alanda dünyadaki bilimsel gelişmeleri tartıştı.
Yeni ilaçların klinik geliştirilmelerine, likit biyopsilerin meme kanserinde tanısal, prediktif ve prognostik araçlar olarak uygulanmasına yönelik araştırmalar yapan Prof. Dr. Mafalda Oliveira, TNBC’ye yönelik dünyadaki bilimsel gelişmeler ışığında şu bilgileri paylaştı:
“Üçlü negatif meme kanseri, tüm meme kanseri vakalarının yalnızca yaklaşık %15’ini oluşturmasına rağmen buna orantısız şekilde meme kanseri ölümlerinden ve meme kanseri olan genç kadınlarda orantısız sayıda vakadan sorumlu bir türdür.
İnanılmaz derecede heterojen olması hastalığın tedavisini zorlaştırmaktadır. Genellikle cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve daha yakın zamanda bazı vakalarda immünoterapi ile tedavi edilen bu hastalık için son dönemde hastalığı kontrol altına almak ve hastaya sağlanan faydanın iyileştirilmesine yardımcı olan yeni nesil tedaviler de geliştirilmektedir.
TNBC’li hastalar genellikle genç ve sıklıkla ailelerinde meme kanseri öyküsü olan kadınlardan oluşmaktadır. Hastalık genellikle daha ileri evrede teşhis edilir ve bu tümörler çoğunlukla yüksek gradeli tümörlerdir. TNBC hastalarının %60’ından fazlası kür edilebilse de metastatik hastalık teşhis edildiğinde 5 yıllık genel sağkalım istenen seviye değildir. Hastalığın genç yaştaki kadınlarda, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyirle ilerlemesi nedeniyle bu alandaki karşılanmamış ihtiyaçlara odaklanılması ve hastaların yeni tedavilere erişiminin sağlanması önem arz etmektedir.”
Bilgi için:
Betül Albayrak – Mena Stratejik İletişim Danışmanlığı
betul.albayrak@menailetisim.com – 05305620831
Gilead Hakkında
Gilead, henüz karşılanmamış tıbbi ihtiyaçlar alanında yenilikçi tedaviler keşfeden, geliştiren ve bunları hastaların kullanımına sunan araştırmaya dayalı bir biyofarmasötik ilaç şirketidir. Şirketin misyonu, tüm dünyada yaşamı tehdit eden hastalıklara yakalanmış hastaların bakımında gelişme sağlamaktır. Merkezi Foster City, Kaliforniya’da olan Gilead dünya genelinde 38 ülkede faaliyetlerini yürütmektedir. Gilead, 35 yılı aşkı süredir HIV/AIDS, hepatit B, hepatit C, enflamasyon, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları alanlarında yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklanarak bu hastalıkların yaşamı tehdit eden hastalıklar olmaktan çıkıp, yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesi yolundaki çabalara destek olmaktadır. Gilead, ilaca erişimin sınırlı veya olmadığı bölgeler de dahil olmak üzere, dünyanın her yerinde yaşamı tehdit eden hastalıklarla mücadele eden milyonlarca hastaya sunulan bakımı iyileştirmek için çalışmaktadır. Bu ülkelerle yürütülen ortak programlar sayesinde dünya genelinde 14 milyondan fazla kişinin Gilead’ın veya şirketin üretim ortaklarından birinin sağladığı tedaviye eriştiği tahmin edilmektedir.
60 milyon dolarlık yerelleşme yatırımıyla portföyündeki en yeni Hepatit B tedavisini ve en yenilikçi HIV ilaçlarını Türkiye’de üretmeye başlayan Gilead, klinik çalışmalarla birlikte ülkemize son 6 yılda 7.2 milyon dolar değerinde Ar-Ge desteği sağladı. Türkiye, yerel üretim yatırımlarıyla Almanya, Kanada ve İrlanda’dan sonra Gilead’ın yenilikçi tedavilerini ürettiği 4. üretim ülkesi oldu.