HABERMAX. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL Haber Portalı’ndaki köşesinde “İktidar nereye koşuyor?” başlıklı bir yazı kaleme alarak, son dönemdeki gözaltılar ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Okuyan, iktidarın “büyük oyunu bozuyoruz” söylemiyle elde ettiği olanakları bırakmak istemediğini, ancak AKP’ye olan toplumsal desteğin azaldığını ve iktidarın kendi kuralsızlığını dünyadaki tabloyla açıkladığını belirtti.
Okuyan, Ekrem İmamoğlu’na yönelik art arda gelen hamlelerin beşinci kol, yolsuzluk veya sahtecilikle ilgisi olmadığını, asıl nedenin “bu kadar seçim bize yeter” yaklaşımı olduğunu ifade etti.
Siyaset Alanının Daralması ve Sermaye Gruplarının Rolü
İktidarın tüm hamlelerinin kaosun yaşandığı, önemli değişimlerin olduğu ve işçi sınıfının devre dışı bırakıldığı bir dünyada yapıldığına dikkat çeken Okuyan, çatışan sermaye gruplarının özgürlüklerle ilgilenmediği için siyasetin alanının daraldığını vurguladı. AKP’nin sermayeye yönelik mesajları ve uluslararası aktörlerle yürüttüğü pazarlıkları da ele alan Okuyan, “Çatışan sermaye gruplarının hiçbiri özgürlüklerle filan ilgilenmeyeceği için siyasetin alanı bütün ülkelerde ciddi bir biçimde daralıyor” ifadelerini kullandı.
“Millet İradesi” İddiasının Terki ve Kırılganlığın Artması
Okuyan, iktidarın “ne dersem, ne yaparsam hazmedilir” anlayışının “kurucu önder” söylemi ve “diploma” tartışmalarıyla test edildiğini işaret ettiği yazısında, ihaleler, özelleştirmeler, teşvikler ve kamu kaynaklarının özel şahıslara aktarılması gibi konuların küçük bir bölümünün suç ilan edilmesinin asıl mesele olmadığını belirtti. Okuyan, AKP’nin “millet iradesi” iddiasını terk ederek kırılganlığını artırdığını şu sözlerle ifade etti:
“Sistem bütün dünyada burjuva diktatörlükleri “demokrasi”yi oynamaktan bir bir vazgeçtiği için rahatlamış gözükmektedir ama tam da bu nedenle, orman yasalarının hüküm sürdüğü bir dönemde kendisine güç veren “millet iradesi” iddiasını terk ederek kırılganlığını artırmıştır. Rekabet ve çatışmaların çok sert geçtiği bir konjonktürde.”
TKP’nin Pozisyonu ve Çağrısı
TKP’nin bu süreçteki pozisyonunu da açıklayan Okuyan, “Başkalarını bilmeyiz ancak TKP açısından bu süreç iktidarın seçme ve seçilme hakkını gasp etme girişimlerinin açık ve kararlı bir biçimde karşısında durmak ve bu duruş gereği kaçınılmaz olan anlık etkileşim ve yakınlıkların dışında, İmamoğlu ya da onun temsil ettiği çizgiyle mesafeyi mutlak olarak korumak, güçlendirmek ve anlamlandırmak gibi iki yönü olan bir görevi belirginleştirmektedir.” ifadelerini kullandı.
Okuyan, seçme ve seçilme hakkının gaspının da sermaye projesinin de karşısında hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sessiz ve seyirci kalmayız, dolmuşa da binmeyiz” cümleleriyle yazısını sonlandırdı.