Dolar 32,1739
Euro 34,9753
Altın 2.507,26
BİST 10.895,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Açık
İstanbul
24°C
Açık
Çar 22°C
Per 22°C
Cum 23°C
Cts 23°C

NECDET SARAÇ YAZDI: TARİKAT YURTLARI KAMULAŞTIRILMALI!

NECDET SARAÇ YAZDI: TARİKAT YURTLARI KAMULAŞTIRILMALI!
13 Ocak 2022 12:03 | Son Güncellenme: 13 Ocak 2022 23:38
260

HABERMAX.Cumhuriyetin ikinci yüzyılına bir yıl kalmışken, Türkiye ilerlemiyor, geriliyor! Oysa Cumhuriyetin ikinci yüzyılını yalnızca demokrasiyle taçlandırmak değil, gelir adaletinden eğitime, bilişim teknolojisinden yenilenebilir enerjiye kadar her alanda çok ilerlememiz ve en itibarlı ülkeler arasında olmamız gerekirdi.


Oysa gerçek, tıpkı futboldaki yerimiz gibi; Türkiye UEFA Uluslar Ligi’nde Lüksemburg, Litvanya, Fareo Adaları ile aynı grupta! “Keşke yerimiz yalnızca futbolda böyle olsaydı” desek de uluslararası endeksler bizi yalanlıyor. Örneğin, enflasyon oranı, basın özgürlüğü, yolsuzluk endeksi ya da kara para trafiği gibi birçok önemli endekste hep en sonlardayız…
İktidar bu gerçeklerle yüzleşmek ve sorumluluk kabul etmek yerine tam tersini yapmaya devam ettiği, akıldan bilimden, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştığı için ülke olarak çöküşümüz hızlanarak devam ediyor. Yaşadığımız son iki örnek yalnızca çöküşü değil, çürümüşlüğü ve vicdansızlığı da bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Biri Enes Kara, diğeri de Yusuf Yerkel!
TARİKATLAR BİLEREK KOLLANIYOR
Çürümedeki gerçek, Tıp öğrencisi Enes Kara’nın intihar eylemiyle bir kez daha gündeme geldi. Şimdiye kadar “Bir kereden bir şey olmaz” yaklaşımıyla çocuk istismarlarından intiharlara, ruhsatsız kullanımdan yangınlara kadar uzanan birçok alanda gündeme gelen ve hep geçiştirilen tarikat yurtları yine gündemde. Devleti tek adam devletine dönüştüren AKP halen en kullanışlı alan olarak dini gördüğü için 4 yaşındaki çocuklardan, okullara ve yurtlara kadar eğitimin her alanda bilimsel bir yaklaşım yerine dinci bir yaklaşımı öne çıkarıyor…
Kayırmacılık ve partizanlıkla bütünleşen bu süreç giderek büyük bir girdaba dönüşüyor. Uzunca bir süre besleyip büyüttükleri FETÖ gibi bir gerçeğe rağmen iktidar özellikle eğitim alanında, çocuklara ve gençlere yönelik olarak tarikatları kullanıyor… Her adım ülkedeki bütün kurumsal yapıların içini boşaltmakla kalmıyor, keyfiyeti güçlendirdiği gibi ülkeyi cemaatlerin, tarikatların, çıkar gruplarının, mafyanın gölgesine biraz daha fazla sokuyor. İktidar da bu gerçekler konuşulmasın, üstü örtülsün, bir sonraki bir “olaya” kadar unutulsun istiyor!
Enes Kara’nın “baskı görüyorum, her şey kontrol altında, kendime zaman ayıramıyorum” dediği ve iddialar göre yaklaşık bir milyon öğrencinin kaldığı ve benzer bir kaderi paylaştığı “cemaat evlerinin, tarikat yurtlarının” önemli bir bölümünün yasal olmaması da sonucu değiştirmiyor. Çünkü iktidar tarikatları koruyup kolluyor!
Enes Kara’nın kaldığı yurdun birçok yerde olduğu gibi daire olarak gösterilmeye çalışılması da bu yaklaşımdan kaynaklanıyor! Komşularının “buralar yıllardır yurt olarak kullanıyor” demeleri ortadayken, milyonlar bunu biliyorken, Enes’in vicdansız babası bile bunu teyit etmişken devletin ilgili kurumları bir türlü buna inanmak istemiyor! Çünkü Enes’in 4 öğrenciyle paylaştığı ve 2005’den bu yana “yurt” olarak kullanılan dairenin kapısına Risale-i Nur Mektubatı’ndan bir alıntının asılmış olması onlar için yeterli oluyor! Enes Kara’nın babası da devletin kurumları gibi davranıyor ya da devletin kurumları Enes Kara’nın babası gibi davranıyor!
Enes Kara’nın yaşadığı dramın ilk olmadığını ve maalesef son olmayacağını da biliyoruz! Eğitim kamucu ve bilimsel bir yaklaşımla yeniden yapılandırılmadan, “kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz” iddiası mahkum edilmeden, laiklik yeniden ayakları üzerine dikilmeden, devlet inançlara eşit mesafe de durmayı öğrenmeden, kamunun, belediyelerin olanaklarını ile serpilip, büyüyen dernek, vakıf ve şirket adı altındaki tarikat ve cemaat yurtları kamulaştırılmadan, Enesleri “evlatlarının katillerinin bıçağını yalayan babaların elinden kurtaramayız! Bunu yapabilmenin yolu ise “acaba ne derler” tereddüdüne girmeden, hayatın her alnında kısık sesle konuşmaktan kurtulup, gerçeği yüksek sesle haykırmaktan geçiyor!

BİZDE MAKBUL OLAN DIŞARIDA İSTENMEYEN KİŞİ!
Çürümenin son örneklerinden bir diğeri de Soma Katliamı’nın hemen sonrasında bir madenciyi tekmeleyen ve tekmeleme görüntüleri hafızalara kazınan Cumhurbaşkanı Danışmanı Yusuf Yerkel’in Frankfurt Başkonsolosluğu’na Ticaret Ataşesi olarak atanması! Ekonomi eğitimi de almadığı iddia edilen ama ne hikmetse 6 bin Euro maaşla Ticaret Ateşesi olarak atanan Yusuf Yerkel’e Türkiye’de yeterince oluşmayan tepki Frankfurt’ta oluştu. Frankfurt’lu 30’a yakın kuruluş “Bu insanlık düşmanını şehrimizde istemiyoruz” diye bir açıklama yaparak Yusuf Yerkel’i “istenmeyen kişi” ilan etmekle kalmadılar, bütün insani örgütlenmeleri destek vermeye davet ettiler!
13 Ocak 2021, İstanbul
Necdet Saraç

Paylaşın:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.