AHA.ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilmesi tartışılırken silahlanma ve uyuşturucu
gibi bildik iki konu, sanki “bilinmiyormuş” gibi yine gündeme geldi…
Silahlanmanın savaşla, hastalığın ve salgının ilaçla, uyuşturucunun uluslararası
işbirliği boyutunu “herkes” bilir ama o aynı “herkes” bilmiyor gibi davranır, tıpkı
Marquez’in Kırmızı Pazartesi’ndeki cinayet gibi!
Afganistan’da afyon yetiştirmek yasak olsa da dünyada afyon üretiminin yaklaşık
yüzde 90’ının Afganistan’da yapıldığını, “afyon ekonomisinin” yıllık 6,6 milyar dolar
olduğunu ve haşhaş üretimi sonrası ortaya çıkan ticaretten en büyük payı alanlardan
birinin Taliban olduğunu herkes biliyor!
Herkes dediğim de “herkes” değil. Örneğin BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ya
da ABD’ye kontrolündeki “Afganistan’ın Yeniden İnşası Özel teftiş Heyeti” SIGAR
yalnızca “yasak” olan afyon üretiminin Afganistan ekonomisindeki payının yaklaşık
yüzde 11 olduğunu bilmiyor, Taliban’ın haşhaş ekiminden de, afyonun işlenmesi ve
kaçırılması üzerinden de 400 milyon dolar para kazandığını da biliyor!
Saf eroine dönüşen bu üretimin yüzde 80’nin “uyuşturucu ile sürekli ve sıkı mücadele
eden” İran ve Türkiye üzerinden “elini kolunu sallayarak” Avrupa’ya sevk edildiğini de
biliyor. “Büyük mücadele” ile örneğin son 10 yılda yakalanan uyuşturucunun
Afganistan'da 2019 yılında üretilen afyonun yalnızca yüzde 8'i olduğunu, 2020 Mayıs
ayı rakamlarına göre Haşhaş ekiminin bir önceki yıla göre yüzde 37 arttığını da
herkes biliyor!
Aynı gerçekler silahlanma için de geçerli!
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna gore
dünyada askeri harcamalar 2020'de yaklaşık 2 trilyon dolar (tam tamına 1 trilyon
981 milyar dolar) olmuş! Üstelik pandemi nedeniyle dünya ekonomisi yüzde 4,4
oranında küçülürken, adına bir de utanmadan “savunma sanayi” denen silah
sanayi yüzde 2,6 oranında artmış! Yani dünyada krize neden olan, milyonlarca
insanın ilaca ve tedaviye ulaşamadığı için öldüğü bir ortamda askeri
harcamalar hız kesmek bir yana daha artmış! Nitekim SIPRI raporuna göre
yüzde 62'sine ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve İngiltere’nin hakim olduğu yaklaşık 2
trilyon dolarlık askeri harcamaların 1988'den bu yana ulaşılan en büyük rakam
olduğu belirtiliyor. Tabi Türkiye’de bu sürecin tam merkezinde yer almış. Yoksulluk,
yolsuzluk, işsizlik gerçekliğine rağmen Türkiye'nin de 2011-2020 arasındaki askeri
harcamalarının artış hızı yüzde 77 olmuş!
Silahlanmada ve silah ihracatında bir diğer gerçeklik ise aynı ülkelerin “savaşan
taraflara” sattığı silahlar!
Örneğin, 2020 Dağlık Karabağ savaşında Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı
kullandığı silahların yüzde 94’ünü, Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı kullandığı
silahların yüzde 60’ını Rusya satmış! Azerbaycan silahlarının yüzde 27’sini de
İsrail’den, yüzde 2,9’unu da Türkiye’den almış!
Benzer bir örnek Almanya ve Kanada için de geçerli. Almanya, Yemen ve Libya gibi
savaşın olduğu ve “düşman” olan ülkelere, örneğin Suudi Arabistan, Mısır, Katar,
BAE ve Türkiye’ye bir milyar Euro’dan fazla silah satmış!
Gerçek bu kadar çıplak ve acımasız; filler tepişirken olan hep çimenlere olacak!
ÇOK SORU TEK CEVAP!
Bu kadar çıplak bir gerçeklik karşısında, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de savaş durur
mu?
Savaş ve silahlanma küresel güçler tarafından desteklenmezse Taliban ve benzeri
örgütler yaşayabilir mi?
Dünya silah piyasasının yüzde 62’sini elinde tutan ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve
İngiltere olmadan Afganistan’da, Pakistan’da, Irak’ta, Suriye’de Taliban ya da İŞİD ya
da El Kaide ve türevi örgütleri savaşmak için silah bulabilir mi?
“Savaş sona ersin” diyen bir ülke, Afganistan’dan çekilirken 88 milyar dolarlık silahı
Taliban’a bırakır mı?
Afganistan kırsalında üretilen haşhaşın afyona, afyonun saf eroine dönüşmesine ve
bunun 5-10 bin km’lik büyük bir alana taşınmasına izin verir mi?
Silah üretenler barış ister mi?
Yalnızca ABD’nin sattığı silahların yüzde 47’sini alan Ortadoğu ülkelerinde barış olur
mu?
1 Eylül 2021, İstanbul
Necdet Saraç