HABERMAX. CHP öncülüğünde Beşiktaş’ta düzenlenen Demokrasi Mitingi, sadece kalabalık katılımıyla değil, öne çıkan sloganları ve verilen mesajlarla da dikkat çekti. Mitingde en çok konuşulan sloganlardan biri, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını ima eden “Halkın Umudu İmamoğlu” oldu. Bu slogan, geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu için atılan benzer sloganın bir versiyonu olarak mitinge damgasını vurdu.
İstanbul’da Demokrasi Mitingi ve Direniş Hattı: İmamoğlu Öne Çıkıyor
Mitingde taşınan “Seçimle geldik, kumpasla gitmeyiz” pankartı ise, CHP’nin son dönemde Parti Meclisi’nde benimsediği “direniş hattı” mantığını özetledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşmaları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çağrıları ve mitingde yükselen toplumsal dayanışma mesajları, halkın geniş kesimlerinde yankı buldu.
İmamoğlu El Yükseltiyor: “Zaman Hep Birlikte Ses Yükseltme Zamanıdır”
Son dönemde yaptığı konuşmalarla siyasi söylemini sertleştiren Ekrem İmamoğlu, mitingde bir kez daha cesur mesajlar verdi. “Adalet talep ediyorsanız hepimiz için bir dönüm noktasındayız” diyen İmamoğlu, halkı birlik olmaya çağırdı.
Konuşmasında, “Bu saatten sonra ne yapacaksak milletçe hep beraber yapacağız” diyen İmamoğlu, yalnızca CHP tabanına değil, tüm toplumsal kesimlere seslendi:
“Bu yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu değil. Bu, hepimizin sorunu. Sanatçılar, sporcular, iş dünyası… Yarın sizin de başınıza gelecek! Ya bekleyeceğiz ve hepimizin başına gelecek ya da birlikte mücadele edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
İstanbul Barosu’ndan Tarihi Meydan Okuma
Demokrasi Mitingi’nde yankılanan dayanışma mesajlarının bir diğer odağı ise İstanbul Barosu’na yapılan müdahalelerdi. 12 Eylül darbesi sonrası kapısına mühür vurulan İstanbul Barosu, 45 yıl sonra bir kez daha siyasi baskıyla karşı karşıya. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, baro yönetimine “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açarak baro yönetiminin görevden alınmasını talep etti.
Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bu durumu “hukukun üstünlüğüne ve savunma hakkına açık bir tehdit” olarak nitelendirerek olağanüstü kongreye gitme kararı aldı. Kaboğlu, “Bu müdahale yalnızca baroya değil, tüm demokratik değerlere karşı bir saldırıdır” diyerek tüm toplumsal kesimleri dayanışmaya çağırdı.
Muhalefetsiz Türkiye Çabası ve Direniş Hattının Önemi
Necdet Saraç’ın analizine göre, CHP’li belediyelere yapılan itibarsızlaştırma operasyonları, kayyum atamaları ve demokratik kurumlara yönelik müdahaleler, iktidarın “muhalefetsiz Türkiye” inşa etme hedefinin bir parçası. İmamoğlu’nun söylemleri ve İstanbul Barosu’nun meydan okuması, bu süreçte direniş hattının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Saraç, yazısında şu ifadelerle muhalefete çağrıda bulunuyor:
“İktidar, kendisiyle hizalanmayan herkesi tasfiye etmeye çalışıyor. Ancak bu baskılara karşı halkın tüm kesimlerinin birleşmesi, dayanışma hattının güçlenmesi gerekiyor. Ya hep beraber mücadele edeceğiz, ya da hiçbirimiz kazanamayacağız.”
Türkiye siyasetinde tansiyonun yüksek olduğu bu dönemde Beşiktaş’taki Demokrasi Mitingi, sadece CHP’nin değil, tüm toplumsal muhalefetin bir araya gelmesi gerektiğini bir kez daha gösterdi. Ekrem İmamoğlu’nun cesur söylemleri ve İstanbul Barosu’nun direnişi, demokrasi mücadelesinde önemli birer kilometre taşı olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki süreçte muhalefetin birlik ve dayanışma mesajlarının ne kadar geniş kitlelere ulaşabileceği, Türkiye’nin siyasi geleceğinde belirleyici olacak gibi görünüyor.