“HALİÇ’İN ÜZERİNE TİTRİYORUZ”
İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu, projenin iptaliyle Haliç’e atık su deşarj edileceği yönünde beyanlarının doğruyu yansıtmadığı, aksine tesisin yapılması halinde kirlilik problemi oluşacağının altını çizdi. İSKİ’nin Haliç’i, denizleri ve Boğaz’ı koruma prensibinden hiçbir zaman vazgeçmediğini ifade eden Mermutlu, “Bazı tesislerin iptal edilerek Haliç’in, Boğazın ve Marmara Denizinin kirleneceği algısı oluşturulmak isteniyor. Bu son derece yanlış. En düşük kapasiteli atık su tesisi ile ilgileniyoruz. Marmara’ya, Haliç’e ya da Boğaz’a kirli su akmasını istemiyoruz” dedi.
Silahtarağa Tesisi projesinin barındırdığı sakıncalara dikkat çeken Mermutlu, “1999 İSKİ master planına göre Haliç’e arıtılsa dahi en küçük bir atık su girişinin olmaması gerektiği öngörülmüş. Arıtma tesislerinin giriş ve çıkış parametreleri vardır. Arıtma tesislerinden çok nadir örnekler dışında içme suyu elde edemeyiz. Birçok kademeden sonra su içilebilir kaliteye ulaşabilir. Burada böyle bir amaç yok. Burada tesisten çıkan suyla yeşil alanların ve ağaçların sulanması tasarlanmış. Başlangıçta 30 bin metreküp/gün olarak düşünülmüş fakat sonrasında kapasite 435 bin metreküp/güne çıkarılmış. Nedenini sorduğumuzda izah edebilen kimseyi bulamadık. Sulama sadece yaz aylarında yapılabilir. 30 bin metreküp/gün su sulamada kullanılsa bile geriye 400 bin metreküp/gün gibi büyük bir su miktarı kalıyor. Bu suyun çıkışı için Haliç’ten başka yol bulunmuyor. Haliç’e yıllardır atık su vermezken, 1,5 milyardan fazla para harcayarak Haliç’e atık su vermek hangi mantığa sığar” ifadelerini kullandı.
“HALİÇ BÖLGESİ’NİN İHTİYACI ZATEN KARŞILANIYOR”
Haliç’e vereceği zararın yanı sıra bölgenin de bu tesise ihtiyacı olmadığını belirten Mermutlu şöyle konuştu:
“Tesis yaklaşık iki buçuk yıldır ihale görüşmeleri devam eden membran teknolojili bir tesis. 435 bin metreküp/gün kapasiteli bir membran tesis ülkemizde bulunmuyor. Aynı zamanda dünyada da yok. Bu tesis ilk kez Silahtarağa’da inşa edilecekti. Ne gibi zorluklara sebebiyet vereceği bilinmiyordu. 1999 İSKİ master planına göre Haliç’in kenarında böyle bir tesise ihtiyaç yok. Bu bölgedeki atık sular güney tünel ve kollektörleri vasıtasıyla Yenikapı Atıksu Arıtma Tesisi’ne, kuzey kollektörleri vasıtasıyla da Baltalimanı Atıksu Artıma Tesisi’ne taşınıyor. Bu iki tesisimiz ön arıtma tesisi. Ancak ilerleyen yıllarda ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek. 22 yıldır bu sistem çalışıyor. Haliç’e en küçük atık su deşarjı söz konusu değil.”
“İHTİYAÇ OLSA BİLE YER YANLIŞ SEÇİLMİŞ”
Bu kapsamda düşünülen bir tesis için Haliç’in yanlış seçim olduğundan söz eden Mermutlu, “Buradaki yer altı su seviyesi yaklaşık 3 metre. Bu tür atık su tesislerinin 8 ila 10 metre yer altında olması gerekir. Projeyi gerçekleştirseydik her türlü inşaat ve zemin güçlükleriyle karşılaşacaktık. Bu durum aynı zamanda maliyeti de yükseltecekti. Diğer yandan, günde 500 ton çamurun nasıl bertaraf edileceği konusu belirsiz bırakılmış. İhtimallerden biri çamuru Yenikapı’daki tesise göndermek. Ancak bu tesisimizin çamur bertaraf etme olanağı bulunmuyor. Çünkü tesis bu imkana sahip değil. Yenikapı’ya nasıl pompalanacağı da belirlenmemiş. Bu tür mahsurlarını görerek arıtma tesisini iptal ettik. Hem doğru proje değildi hem de İSKİ’ye mali yük getiriyordu. Kamu görevlileri kamu kaynaklarını verimli kullanmak zorundadır. Biz de önceliklerimizi buna göre belirliyoruz. 1,5 milyar gibi bir tutarı getirisi olmayan bir işe yatırmak doğru değil. Bunu hiçbir iş insanı ve kamu görevlisinin yapacağını sanmıyorum.
“İTÜ’NÜN RAPORU BİZİ DOĞRULUYOR”
Mermutlu, İTÜ’nün raporuyla ilgili basına yansıyan değerlendirmeler için şunları söyledi:
“Projenin yanlış olduğu ve yapılmaması gerektiği hususunda kendimizden çok emindik. Ancak atladığımız konu olmaması adına İTÜ’ye müracaatta bulunduk. İTÜ, bu konuda bilimsel olarak güvendiğimiz, benim de mezunu olmaktan gurur duyduğum bir üniversitemiz. 31 Ekim 2019’da müracaat ettik. İTÜ, 6 Kasım 2019’da İnşaat Fakültesi sekreterliği vasıtasıyla bize 708323 kayıt numaralı bir rapor ulaştırdı. Dileyenler fakülteye başvurarak ulaşabilir diye tahmin ediyorum. Raporda, projenin İstanbul master planında benimsenen arıtma stratejileriyle uyumlu olmadığı, Haliç’e arıtılmış olsa dahi atık su deşarjının yapılmaması gerektiği ve mevcut sistemin devam ettirilmesinin doğru olacağı saptanmış. Biz de aynı kanaatteyiz. Rapora göre, bölgede 2,5 milyon nüfus artışı olsa dahi mevcut kapasite yeterli olacak. Ayrıca çok daha yüksek bir nüfus artışı olsa bile yine Haliç’in kıyısında bir arıtma tesisi düşünülemez. Baltalimanı ve Yenikapı gibi bu bölge için iki önemli alan var. Buraların kapasitesi artırılarak deniz kıyısında bir alan düşünülmelidir.”
“KAPASİTEMİZİ ARTTIRIYORUZ”
Raif Mermutlu, mevcut, devam eden ve proje aşamasında olan atık su artıma tesisleri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“İstanbul’da 88 adet atık su arıtma tesisi mevcut. Bunlar toplam günde 5 milyon metreküp arıtma kapasitesine sahip. 4 adet ileri biyolojik su arıtma tesisi inşaatımız devam ediyor. 3 yeni ileri biyolojik arıtma tesisini de planlıyoruz. İnşası devam eden tesislerimizden Tuzla’nın 3. kademesi yaklaşık 400 bin metreküp, Ataköy’ün 2. kademesi 240 bin metreküp, Baltalimanı 600 bin metreküp ve Yenikapı 450 bin metreküp kapasiteye sahip olacak. Bu tesisler tamamlandığında günde 1 milyon 700 bin metreküp yeni atık su arıtma kapasitesine sahip olacağız. Dolayısıyla mevcut 5 milyon 800 bin metreküp kapasite, inşaları tamamlandığında 8 milyon 100 bin metreküpe ulaşacak. Ek olarak Başakşehir, Sarıyer ve Paşaköy’de üç yeni tesisin yapımını da planlıyoruz.