HABERMAX. Günlük hayatta kaçınılmaz bir hale gelen stres, tüm yaşam rutinini sekteye uğratıyor. Ruhsal sağlığı doğrudan etkileyen kaygı durumu, çocukların akademik hayatını olumsuz etkiliyor. Özellikle öğrencilik döneminde en sık rastlanan sınav kaygısı, öğretmen ve aile baskısı gibi nedenlerle daha çok ortaya çıkıyor. Odağına travmatik deneyimlere maruz kalmış ve ruh sağlığı erişimine kısıtlı çocukları alan Maya Vakfı, belirli bir düzeyde seyreden sınav kaygısının normal bir tepki olduğunu ifade ediyor. Travmatik deneyimlerin sınav kaygısı üzerine olumsuz etkileri olabileceğini belirten Maya Vakfı psikologları, öğrencilere ve ebeveynlere sınav kaygısını azaltacak ipuçlarını açıklıyor.
Günümüzde stres ve kaygı, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Fiziksel sağlık sorunlarına ek olarak ruhsal sağlığını da olumsuz yönde etkileyen stres, bireylerin iş, okul performansında ve genel yaşam kalitesinde düşüşe neden oluyor. Özellikle öğrencilik döneminde en yaygın görülen stres türü olan sınav kaygısı, okul, aile baskısı ve başarısız olma korkusu gibi nedenlerle meydana geliyor. Çoğunlukla sınav öncesi, sırası ve sonrası olmak üzere üç periyotta ilerleyen sınav kaygısı, zihni negatif düşünceleri tekrarlamaya iterken iletişim sorunları, özgüven düşüklüğü ve okuldan kaçma gibi durumları da beraberinde getiriyor. Odağına travmatik deneyimlere maruz kalmış ve ruh sağlığı erişimine kısıtlı çocukları alan Maya Vakfı, belirli bir seviyede seyreden sınav kaygısının olağan bir tepki olduğunun altını çiziyor. Kişinin geçmiş dönemde yaşadığı travmatik deneyimlerin sınav kaygısı üzerinde etkili olabileceğini belirten vakfın uzman psikologları, öğrenci ve ebeveynlerle sınav kaygısıyla baş etmenin yollarını paylaşıyor.
“Sınav Döneminde Ebeveynler Kıyaslamadan Kaçınarak İyi Bir Dinleyici Olmalı”
Sınav kaygısı yaşayan çocukların bu dönemde daha fazla psikososyal desteğe ihtiyaç duyduğunu belirten Maya Vakfı’nda görev alan Kıdemli Klinik Psikolog Melisa Varol, “Özellikle bu dönemde çocuk ve gençlerin akademik başarılarına yönelik negatif inançları olabileceğinden, ebeveynlerin kıyaslama yapmamaları, iyi bir dinleyici olmaları ve olabildiğince daha olumlu bir düşünceye yöneltme konusunda destek olmaları gerekiyor. Bu dönemde kaygılarını yönetmelerine yardımcı olmak için sınavların olası sonuçları ile ilgili konuşmak ve beraber aktiviteler yapmak destekleyici olacaktır. Eleştirinin yanı sıra övgüde de aşırıya kaçmayarak çocuğun kişiliğine değil davranışına vurgu yapılmalı. Diğer yandan gençlerin, akranlarından ve çevrelerinden sosyal destek almaları da önem taşıyor. Çocuklar bu noktada kaygıyla başa çıkmak için oyun, resim, müzik, spor ve drama gibi kaynaklara başvurabilir. En dikkat etmemiz gereken konulardan biri ise eğitim sisteminin sadece akademik başarıya odaklanmaması ve öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak şekillenmesidir.” ifadelerini kullanıyor.
“Öğrenciler Sınav Sürecinde Düzenli Bir Rutin Oluşturmalı”
Çocukların sınav kaygısıyla baş ederken ebeveynlerin gerçekçi ve sakin bir şekilde davranması gerektiğini söyleyen Maya Vakfı’nda görev alan Kıdemli Klinik Psikolog Lal Uzun, “Çocukları kaygılarını paylaşmak konusunda cesaretlendirerek her koşulda onların yanında olacağınızı hissettirmek önemli. Duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade etmekte zorlanan çocuklar için resim, müzik, oyun gibi yaratıcı ve çocuğu güvende hissettirici yollardan yararlanmak olumlu etkiler sağlar. Bir diğer taraftan öğrencilerin bu süreçte kaliteli bir uyku, sağlıklı beslenmek ve fiziksel egzersiz gibi düzenli rutin oluşturması da önem taşıyor. Zihnin sürekli olarak tekrarladığı “sınavdan düşük not alacağım”, “beceriksizim” gibi çıkmazda hissettiren kötü düşünceler için günlük tutmak, mutlu anları hatırlamak ve bu duyguları sesli olarak dile getirmek öğrencileri rahatlatacaktır.” yorumlarında bulunuyor